10. Hukuk Dairesi 2015/18534 E. , 2017/668 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, 29.01.2013 tarihli Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; bozma ilamına uyularak ilamında belirtildiği şekilde yetkisizlik kararı verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki belgeler okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İlk Olarak, Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan ve Mahkemenin vermiş olduğu yetkisizlik kararından sonra, 4. HD’nin 09.12.2013 tarihli kararıyla iş mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle mahkeme kararının bozulduğu mahkemenin bozmaya uyarak görevsizlik kararının verildiği bu kararında temyiz edilmesi üzerine 4. HD tarafından ilamın onandığı bu haliyle davaya iş Mahkemesi sıfatıyla bakılan davada, davacı tarafça, usulsüz reçete yazıldığı gerekçesiyle, Elif Eczanesi’nin Kurum ile yapmış olduğu protokole aykırılıktan doğan cezai şartın, eczacı Elif Ünsal ile davacının da sorumlu olduğu belirtilerek davacıya, Kurumca 29.01.2013 tarihli borç bildirim belgesinin gönderildiği ve iş bu işlemin iptalinin istendiği, davalı Kurum’a dava dilekçesinin 26.02.2013 tarihinde tebliğ olduğu ve 28.05.2013 tarihinde verilen cevap dilekçesi ile, Kurum işlemini yapan yer yani İzmir İş Mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik itirazında bulunulduğu ve Mahkemece yazılı şekilde hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır. Dava, haksız fiilden kaynaklanmaktadır.
6100 sayılı HMK’nin 127. maddesinde, cevap dilekçesini verme süresinin, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki hafta olduğu, 116/1-a maddesinde kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazının ilk itirazlar içinde sayıldığı ve 117/1.maddesinde de ilk itirazların hepsinin cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorunda olduğu belirtilmiştir.
Eldeki davada, kesin yetkinin söz konusu olmadığı belirgindir. Yetki itirazında bulunan davalıya, dava dilekçesinin 26.02.2013 tarihinde tebliğ olduğu, davalı yanca, 28.05.2013 tarihinde süresi dışında verilen cevap dilekçesinde, yetkisizlik itirazında bulunulduğu bu haliyle davalının usulüne uygun ve süresinde yetki itirazının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
./..
Kabule göre de, davacının, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6. maddesi gereğince; davalı işverenin ikametgahının bulunduğu yer mahkemesine veya aynı kanunun 16. maddesinde yer alan; “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” düzenlemesi gereğince bu konuda var olan seçimlik hakkına dayanarak zararlandırıcı sigorta olayının meydana geldiği yer mahkemesinde dava açması mümkündür. Mahkemece, haksız fiilin meydana geldiği yer olan Aladağ İş Mahkemesi’nin yetkili olduğunu gözetmeyerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Mahkemece, eldeki davada, kesin yetki kuralları bulunmadığı, davalı yanca süresinde ve usulüne uygun bir yetkisizlik itirazı ileri sürülmediği dikkate alınarak davanın esasına girilmesi gerekirken, davanın usulden reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 06.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.