3. Hukuk Dairesi 2014/9387 E. , 2014/9018 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADANA 1. TÜKETİCİ MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/05/2012
NUMARASI : 2010/244-2012/242
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı Avea İletişim Hizmetleri A.Ş vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Her ne kadar, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması talep edilmiş ise de, temyize konu miktar gözetildiğinde, duruşma isteminin reddine karar verildi.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dava dilekçesinde, 2009 yılı Haziran ayında, ismini bilmedikleri şahıslar tarafından, müvekkilinin rızası dışında kimlik fotokopisi kullanılmak suretiyle adına hatlar alındığını, müvekkili adına kullanılan bu hatların borçları olduğu gerekçesi ile GSM şirketince arandığını, müvekkilinin manevi olarak zarara uğradığını, belirtilen hatların müvekkili tarafından kesinlikle kullanılmadığını, bu hususta Adana C.Başsavcılığına şahısların tespiti ile cezalandırılması istemiyle suç duyurusunda bulunduklarını, müvekkili adına GSM hattı çıkaran davalıların sorumlu olduklarını, müvekkilinin yaşamış olduğu sıkıntıya karşılık olmak üzere 5.000 TL manevi tazminatın karar tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Avea İletişim Hizmetleri A.Ş vekili cevap dilekçesinde; davacının kişisel ve kimlik bilgilerini yeterince koruyamaması nedeniyle olayın meydana geldiğini, davacının bizzat sorumluluğunun bulunduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 2.000TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı A.. A..den alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı A.. A.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davacı adına yapılan abonelik sözleşmesinin davacının adı ve imzası kullanılmak suretiyle gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Bu haliyle uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişki "haksız fiilden" kaynaklanmaktadır. Davalı ile sözleşmeyi akdeden davacı değil, davacının imzasını taklit ederek imza atan 3.kişilerin olduğunun anlaşılması karşısında taraflar arasında bir sözleşme ilişkisinin varlığından söz edilemeyeceği açıktır. (HGK"nun 17.02.2010 tarihli ve 2010/4-61Esas ve 2010/84 Karar sayılı ilamı)
Dava konusu yapılan ve mahkemece de aynı şekilde kabul edilen olguların, 4077 sayılı Yasa’nın 2.maddesi gereğince “tüketici işlemi” ve 3/h maddesi kapsamında “ hukuki işlem” olarak kabul edilmesi olanağı bulunmamaktadır. Taraflar arasında 4077 sayılı Yasa’dan kaynaklanan bir uyuşmazlık söz konusu değildir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir.
Hal böyle olunca, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığından ve uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişki "haksız fiil"den kaynaklandığından, eldeki davaya genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılması gerekirken Tüketici Mahkemesince davanın esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.