3. Hukuk Dairesi 2014/1641 E. , 2014/9004 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : GÖNEN(BALIKESİR) ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/09/2013
NUMARASI : 2012/349-2013/411
Taraflar arasında görülen iştirak ve yoksulluk nafakasının artırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı dilekçesi ile; davalı ile 2009 yılında boşandıklarını, boşanma davasında hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakalarının yetersiz olduğunu iddia ederek, 150 TL olan yoksulluk nafakasının 300 TL"ye, müşterek çocuk(Yusuf ) lehine hükmedilen 125 TL iştirak nafakasının 300 TL"ye yükseltilmesini ayrıca nafakanın Devlet İstatistik Enstitüsü"nün açıkladığı TÜFE oranında her yıl artırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesi ile; öğretmen olduğunu, diğer müşterek çocuk T.. G.. "in velayetinin kendisinde olduğunu, T.. G.. için yıllık 1000 TL yurt ücreti, 600 TL dershane ücreti ödediğini, davacının çalışmaya başladığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacı Ayşe için 150 TL yoksulluk nafakası ve davacı Yusuf için 125 TL olan iştirak nafakasının karar tarihinden itibaren her yıl Devlet İstatistik Enstitüsünün yayınladığı ÜFE oranında (her yıl bir önceki yılın karar tarihi olan Eylül ayına göre değişim oranında) artırılmasına karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
TMK"nun 175.maddesine göre; ""Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.""
TMK."nun 176/4. maddesine göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.
Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası DİE’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.
Yine; TMK.nun 182. maddesine göre; boşanma kararı ile velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.
TMK.nun 330.maddesindeki düzenleme, nafaka miktarının çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçlerine göre belirlenir şeklindedir.
TMK"nun 331.maddesi uyarınca da; durumun değişmesi halinde hakim nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırabilir.
Dosya kapsamına göre; tarafların 2009 yılında boşandıkları müşterek çocuklardan Yusuf "un velayetinin davacı anneye, T.. G.. "in velayetinin davalı babaya verildiği ve davacı annenin boşanma kararıyla hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakasının yetersiz olduğu gerekçesiyle 16.07.2012 tarihinde iş bu nafaka artırım davasını açtığı anlaşılmaktadır.
Yargılamanın 02.07.2013 tarihli celsesinde, davacı, davalının yanında kalan oğlunun dershaneye gidebildiğini, Yusuf Talha"nın ise maddi imkansızlıklar nedeniyle dershaneye gidemediğini belirtmesi üzerine davalının Yusuf u dershaneye yazdıracağını beyan ettiği ve mahkemece tarafların anlaşmaları için süre verildiği, 24.09.2013 tarihli son celsede, davacının “biz davalı ile anlaştık, ben oğlum Yusuf"u dershaneye yazdırdım, ayrıca karar tarihinden itibaren her sene ÜFE oranında nafakaların artırılmasını talep ediyorum” beyanı üzerine mahkemece, yoksulluk ve iştirak nafakasında artırım yapılmadan mevcut nafakaların karar tarihinden itibaren her yıl DİE"nin yayınladığı ÜFE oranında artırılmasına karar verilmiştir.
Davacı her ne kadar 24.09.2013 tarihli celsede davalı ile anlaştık şeklinde beyanda bulunmuş ise de, davacı açıkça yoksulluk ve iştirak nafakasının artılması talebinden vazgeçtiği yönünde bir beyanda bulunmamıştır. Bu durumda mahkemece, davacının ve davalının duruşmaya tekrar çağrılarak tarafların anlaştıkları hususların ihtilafa neden olmayacak şekilde ayrı ayrı tespiti ile neticesine göre karar verilmesi gerekirken, belirtilen hususlar açıklığa kavuşturulmadan, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.