
Esas No: 2017/429
Karar No: 2019/84
Karar Tarihi: 07.02.2019
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/429 Esas 2019/84 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Konya 1. Tüketici Mahkemesince davanın görev nedeniyle usulden reddine dair verilen 23.10.2014 tarihli ve 2014/1037 E., 2014/1292 K. sayılı karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 27.01.2015 tarihli ve 2015/42 E., 2015/413 K. sayılı kararı ile,;
“…Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağa ilişkin olup, davalı şirket ile davacıya ait konutun parke zemin kaplaması konusunda sözlü olarak anlaşılmasına karşın, edimini yerine getirmediğini, bu nedenle bedelin iadesi istemiyle açılmış olup, mahkemece, ticaret mahkemesinin görevli olduğundan bahisle Konya Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmiş, verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 28.11.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmış ve Kanun"un 87. maddesi uyarınca, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Kanun"un "amaç" başlıklı 1. maddesinde; "Bu kanunun amacı, kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarının koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmelerini teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemelidir" denildikten sonra, tanımlar bahsini düzenleyen 3. maddesinin (ı) "Sağlayıcı; Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi", (k) "tüketici; ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi" (l) bendinde ise, "Tüketici işlemini" tanımlarken ise, "mal ve hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi" ifade eder denilmiştir.
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde ve yukarıda tanımları verilen sözleşme ve hukuki işlemin olması gerekir. Yani tüketici mahkemesinin görevi belirlenirken sözleşmenin niteliğine ve tarafların sıfatına bakılması gerekmektedir. Öte yandan Anılan Yasa"nın 73. maddesinde, "Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir" düzenlemesi bulunmaktadır. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi re"sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak sözkonusu olmaz.
Somut uyuşmazlıkta ise; davacı, şahsına ait adreste konutun lamine parke zemin kaplaması yapılması hususunda davalı şirket ile sözlü anlaşma yapıldığını, bu amaçla 15.000,00 TL gönderdiğini, ancak edimin ifa edilmediğini ileri sürerek ödenen bu bedelin davalıdan tahsilini istemiştir. Davanın ileri sürülüş biçimine göre, Yasada tanımlanan biçimde davacının "tüketici", davalının ise "sağlayıcı" olup, taraflar arasında, tüketici işlemi anlamında "eser" sözleşmesi kurulduğu iddiasının bulunduğu ve bu durumda tüketici mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece bu nedenlerle davaya bakılması gerekirken, Ticaret Mahkemesi"nin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, kararın bozulması gerekmiştir…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin kendisine ait konutunun lamine parke zemin kaplaması yapılması işine dair davalı şirket ile sözlü olarak anlaştıklarını, müvekkilinin toplam 21.000,00TL olarak kararlaştırılan malzeme ve işçilik bedelinin 5.000,00TL"sini 23.10.2013 tarihinde, 10.000,00TL"sini ise 06.12.2013 tarihinde davalıya ödediğini, ödemelerin müvekkilinin şahsına ait kredi kartı ile yapıldığını, kalan bakiyenin ise iş bitiminde ödeneceğinin kararlaştırıldığını, yapılan ödemelere rağmen davalı şirketin edimini yerine getirmediğini, davalıya gönderilen ihtarname ile seçimlik haklarından olan sözleşmeden dönme hakkını kullandığını ve toplam 15.000,00TL"lik ödemenin iadesini talep ettiğini ancak davalı şirketin bedeli iade etmediğini, yapılan icra takibine de haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %20 oranındaki icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu, davacının yetkilisi olduğu Ece Ortopedi Ltd. Şti. ile müvekkil şirket arasında zemin kaplama ürünlerinin satımına ilişkin ticari ilişkinin bulunduğunu, davanın Ece Ortopedi Ltd. Şti. tarafından müvekkiline yöneltilmesi gerektiğini, davacının müvekkili ile kurulduğunu iddia ettiği sözleşmenin varlığını yazılı delil ile ispatlaması gerektiğini, uyuşmazlıkta davacının taraf sıfatı bulunmadığı için davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini, bu taleplerinin kabul edilmemesi hâlinde de davanın esastan reddi ile % 20 kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, yanlar arasında sözlü anlaşmanın bulunduğu, davaya konu alım satımla ilgili olarak getirtilen belgeler arasındaki 23.10.2013 ve 06.12.2013 tarihli faturaların Ece Ortopedi Ltd. Şti. adına düzenlendiği, ticaret sicil gazetesindeki bilgilere göre de davacının bu şirketin büyük ortağı olduğu ve davacının anlaşmayı büyük ortağı durumunda bulunduğu Ece Ortopedi Ltd. Şti. adına yaptığı, yanlar arasındaki uyuşmazlığın ticari nitelikte olduğu, davacının yaptığı işlemin tüketici sıfatı ile yapılmadığının davalının kestiği fatura içeriği ve ticaret sicil kaydından anlaşıldığı, bu nedenle görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu gerekçesiyle görev nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece, önceki gerekçeler yanında davacının şirketine ilişkin yevmiye defterinin incelenmesi sonucunda, dava konusu işle ilgili düzenlenen 06.12.2013 tarihli faturanın davacının ortağı bulunduğu Ece Ortopedi Ltd. Şti"nin yevmiye defterine kaydının yapıldığının anlaşıldığı, her ne kadar davacı evinin zemin kaplaması için bu anlaşmanın yapıldığını iddia etmiş ise de piyasa şartlarında lamine parkenin m2 fiyatının ortalama 21,00TL olduğu, davacının 21.000,00TL ödeme yaptığını iddia ettiği, belirtilen ödeme ile 1000 m2 lamine parke ve döşeme işçiliği yaptırılabileceği, ortalama bir evde 70 m2 lamine parke işi olduğu kabul edildiğinde davacının evine yaptırdığını iddia ettiği parke işi ile on dörtten fazla dairenin zemin kaplamasının yapılabileceği, davacının yaptığı işlemin tüketici sıfatı ile yapılmadığının davalı tarafından kesilen fatura içeriği, ticaret sicil kaydı ve davacının ortağı bulunduğu şirketin yevmiye defterinin yapılan incelenmesinden de anlaşıldığı gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda görevli mahkemenin tüketici mahkemesi mi yoksa asliye ticaret mahkemesi mi olduğu noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, dolayısıyla temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
Bilindiği üzere direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme, bozma kararından esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
Diğer bir deyişle mahkemenin yeni bir delile dayanmak veya bozmadan esinlenmek suretiyle gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda yerel mahkemece önceki kararda, 23.10.2013 tarih ve 06.12.2013 tarihli faturaların Ece Ortopedi Ltd. Şti. adına düzenlediği, ticaret sicil gazetesinde de davacının bu şirketin büyük ortağı olduğu, davacının anlaşmayı büyük ortağı durumunda bulunduğu Ece Ortopedi Ltd. Şti. adına yaptığı, bu nedenle yanlar arasındaki uyuşmazlığın ticari ilişkiden kaynaklandığı, görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Özel Daire bozma kararı sonrasında ise; 07.05.2015 tarihli duruşmada, davacı vekiline müvekkilinin ortağı olduğu şirketin 2013 yılına ait yevmiye defterini sunması için süre verilmiş ve davacı vekilince 12.05.2015 tarihli dilekçe ekinde dava dışı şirkete ait yevmiye defterinin sunulması üzerine, mahkemece önceki gerekçeler yanında davalı şirket tarafından kesilen 06.12.2013 tarihli faturanın davacının ortağı olduğu şirketin yevmiye defterine kaydedildiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Bu durumda, mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda tartışılıp değerlendirilmemiş yeni bir delile dayalı, yeni hüküm niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.
Hâl böyle olunca, yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil Özel Daireye aittir.
Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 15. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 07.02.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.