3. Hukuk Dairesi 2014/1851 E. , 2014/8947 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 15. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/10/2013
NUMARASI : 2013/342-2013/836
Taraflar arasında görülen yardım nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili, davalının babası B.. S.. "in 01.11.2001 tarihinden itibaren Darülacizede kaldığını, davalının babasının emekli olduğunu ve aylık 900,00 TL emekli maaşı aldığını, maaşının bakım masraflarını karşılamadığını, davalının kanunen babasına bakmakla yükümlü olduğunu ileri sürerek, aylık 600,00 TL yardım nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesini ve nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı, herhangi bir işte çalışmadığını, babasının maaşının Darülacize tarafından alındığını, nafaka ödeyecek gelire sahip olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 300,00 TL yardım nafakasının dava tarihinden itibaren davalıdan alınarak, davalının babasının kaldığı davacı kuruma babasının infak ve iaşelerinde harcanmak üzere verilmesine, nafakanın her yıl TEFE-TÜFE oranında artırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; yardım nafakası talebine ilişkindir.
TMK."nun 364/1.maddesinde; "herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür".
TMK."nun 365/2 maddesinde; "dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir" düzenlemesi yer almaktadır.
Hukuk Genel Kurulunun 07.06.1998 tarih, 1998/656 E; 688 K.sayılı ilamında da; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği..." vurgulanmıştır.
Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.
Kişi, kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise anılan yasa maddesinde sayılan kişilerden yardım nafakası isteyebilir. Ne varki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde TMK. 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.
Somut olayda, davalının babası Burçin Soyuer"in 01.11.2001 tarihinden itibaren Darülacizede kaldığı, davalının babasının emekli olduğu ve aylık 900,00 TL emekli maaşının bakım ve iaşesi karşılığında Darülacize tarafından alındığı, davalının babasına kurum tarafından aylık 180,00 TL aylık verildiği; davalının ise boşanmış olduğu, herhangi bir işi ve geliri bulunmadığı, annesiyle birlikte yaşadığı, geçiminin annesi tarafından sağlandığı, üç ayda bir Anadolu Emeklilikten 370,00 TL maaş aldığı anlaşılmıştır.
Davalının babası Burçin Soyuer"in emekli maaşının bulunduğu ve kurumdan her ay düzenli olarak aylık aldığı dikkate alındığında, kendi geçimini sürdürmekten yoksun olmadığı, davalının ise işi ve gelirinin olmadığı ve annesi tarafından geçiminin sağlandığı dikkate alındığında, davalı aleyhine hükmedilen aylık 300,00 TL yardım nafakasının davalıyı geçim sıkıntısına düşüreceği anlaşıldığından, TMK"nun 364/1. vd. maddeleri gereğince koşulları oluşmadığından yardım nafakası talebinin mahkemece reddedilmesi gerekirken, yasa hükümleri ile delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.