4. Hukuk Dairesi 2021/485 E. , 2021/1540 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 25/06/2015 gününde verilen dilekçe ile haksız fiilden kaynaklanan manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 22/10/2020 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından adli yardım talepli olarak süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1) Davalı asıl temyiz dilekçesi ile birlikte adli yardım isteminde bulunmuştur. Adli yardım istemi kanun yoluna başvuru sırasında istendiğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 336. maddenin 3. fıkrası uyarınca davalı asılın adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.
6100 sayılı Kanun’un 334. maddesinde “(1) Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuka korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler. (2) Kamuya yararlı dernek ve vakıflar, iddia ve savunmalarında haklı göründükleri ve mali açıdan zor duruma düşmeden gerekli giderleri kısmen veya tamamen ödeyemeyecek durumda oldukları takdirde adli yardımdan yararlanabilirler. (3) Yabancıların adli yardımdan yararlanabilmeleri ayrıca karşılıklılık şartına bağlıdır” hükmü getirilmiştir. Aynı Kanun’un 336. maddesinde ise “(2) Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali duruma ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır. (3) Kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebi bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya yapılır. (4) Adli yardım talebine ilişkin evrak, her türlü harç ve vergiden muaftır.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davalı asılın yukarıda belirtilen kanun hükmünün öngördüğü şartları taşıdığı anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar verilerek işin esasının incelemesine geçildi.
2) a)Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
b) Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, haksız fiilden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; davalının, davacıya karşı alıkoymak suretiyle nitelikli cinsel saldırı fiilini işlediğini, olay nedeni ile davalının mahkumiyetine karar verildiğini, davalının eyleminin davacının akıl ve ruh sağlığını bozduğunu, bu durumun ceza mahkemesi dosyası ile sabit olduğunu belirterek oluşan manevi zararın tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili; davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne dair verilen ilk kararın Dairemizin 18/04/2018 tarihli 2016/10217 esas ve 2018/3142 karar sayılı ilamı ile bozulması üzerine, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından; Dairemizin 18/04/2018 tarihli 2016/10217 esas ve 2018/3142 karar sayılı bozma ilamı öncesinde, Erzurum 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/10/2015 tarihli 2015/598 Esas ve 2015/931 Karar sayılı kararında davacı lehine 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiği, anılan kararın davacı tarafından temyiz edilmediği, davalı vekilinin temyizi üzerine kararın bozulduğu, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda 100.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiği anlaşılmaktadır. Buna göre; Erzurum 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/10/2015 tarihli 2015/598 Esas ve 2015/931 Karar sayılı kararında hükmedilen 50.000,00 TL manevi tazminat miktarı, davacı tarafından temyiz edilmediği için bozmaya uyma ile birlikte davalı yönünden usuli kazanılmış (müktesep) hak oluşmuştur. "Bir usul işlemi ile taraflardan biri yararına doğmuş ve uyulması zorunlu olan hak" olarak tanımlanan usuli müktesep hakkın çeşitlerinden biri de hükmün taraflardan birinin temyizi ile gerçekleşir. Bu nedenle taraflardan birinin temyizi üzerine kararın bozulması ve mahkemece bu bozma kararına uyulması durumunda artık o tarafın aleyhine hüküm verilemez.
Şu halde; mahkemece, davalının usuli kazanılmış (müktesep) hakkı olan 50.000,00 TL manevi tazminattan daha üst düzeyde olan 100.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi, davalı yararına oluşan usuli müktesep hakkın ihlaline neden olmuştur. Anılan yön gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının adli yardım talebinin kabulüne, temyiz edilen kararın yukarıda (2/b) numaralı bentte belirtilen nedenle BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının (2/a) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine 24/05/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.