10. Hukuk Dairesi 2015/9229 E. , 2017/579 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı Kurumun 12.08.2003 tarihinde meydana gelen trafik-iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirler nedeniyle oluşan kurum zararının tahsilini talep ettiği iş bu davada, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalı ...’in % 40, sigortalının %60 kusurlu olduğu belirlenmiştir.
Kusur raporlarının, 506 sayılı Yasa, 4857 sayılı Yasanın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. 4857 sayılı Yasanın 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar...” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır. İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar, özellike kaza mahallinin yeterince aydınlatılıp aydınlatılmadığı ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.
Somut davada, mahkemece alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporu ile davalı sürücü ..."in kusursuz olduğu, müteveffa sürücü ..."ın % 100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu tespit edilmiş, davalı hakkında kesinleşen ceza dosyasında alınan raporda davalının 3/8 oranında kusurlu olduğu anlaşılmış, bunun üzerine mahkemece, kesinleşen ceza dosyasına göre davalıya bir miktar kusur verilmesi göz önünde bulundurularak trafik bilirkişinden kusura ilişkin rapor alınmış, trafik bilirkişi tarafından düzenlenen kusur raporu ile müteveffa sigortalının % 60, davalının ise olayda % 40 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiş ve bu rapor hükme esas alınmış ise de raporlar arasında çelişki olduğu anlaşılmakla, trafik kazası konusunda uzman kişilerden oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden oluşa uygun bir kusur raporu alınarak ve mevcut çelişkiler giderilerek sonucuna göre karar vermek gerekir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 26.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.