10. Hukuk Dairesi 2016/18730 E. , 2017/571 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Asıl dava, hak sahibine ödenen ölüm aylığının 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince kesilmesine yönelik kurum işleminin iptali, birleşen dava ise, hak sahibine yapılan yersiz ödemelerin tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali, takibin devamı ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne, icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı (birleşen dava davalısı) vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen hak sahibi kız çocuğu konumundaki davalıya (asıl dava davacısına) yersiz ödenen ölüm aylıklarının yasal faiziyle birlikte kendisinden geri alınması için başlatılan icra takibine yönelik itiraz üzerine açılan birleşen davanın yasal dayanaklarından olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun icra takip tarihi itibarıyla yürürlükte olan 67. maddesinin 2. fıkrasında, borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse alacaklı yararına ve istem üzerine tarafların durumuna, davanın ve hüküm altına alınan şeyin tahammülüne göre, hükmolunan meblağın %20’sindan aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata karar verileceği yönünde düzenleme öngörülmüştür.
İtirazın iptali davalarında icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, diğer koşulların yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Anılan tür bir alacaktan söz edilebilmesi için ise gerçek tutarın belli ve sabit olması veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için alacağın tüm unsurlarının bilinmesi ya da bilinebilecek durumda bulunması gereklidir. Buna göre, alacağın likit nitelikte olduğunun kabulü için borçlu tarafından tutarın araştırılarak belirlenmesi olanağının varlığı yeterlidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, yersiz ödenen aylıklar toplamı olan asıl alacağın, icra takip ve dava tarihi itibarıyla varlığı ve tutarının belli ve sabit, dolayısıyla likit nitelikte olduğu belirgin bulunduğundan, takibe haksız itiraz eden borçlunun, alacaklı kurum yararına hüküm altına alınan meblağın %20’si oranında tazminatla sorumluluğuna karar verilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu, davanın kısmen kabulü yönünde hüküm kurulması isabetsizdir.
3-Birleşen davada, Mahkemece ... 2. İcra Müdürlüğü"nün 2014/5023 E. sayılı takibe yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmiş olup, davalı aleyhine hükmolunan tutar üzerinden karar tarihinde yürürlükte olan Harçlar Tarifesi"nde belirlenen binde 68,31 oranında nisbi harca hükmedilmesi ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre bu tutar üzerinden nispi vekalet ücreti hesaplanması gerekirken, harcın ve vekalet ücretinin eksik hesaplanması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: 1-Hükümde yer alan “Mahkememizin iş bu dosyasıyla birleşen 2014/451 E. sayılı dosyasında ise;” kelimelerinden sonra gelen “Davanın Kısmen Kabulü İle” kelimelerinin silinerek yerine “Davanın kabulü ile;” kelimelerinin yazılmasına,
2-Hükmün 6. bendinin tamamen silinerek yerine “Takip tarihi nazara alınarak hükmolunan meblağın %20’si oranında icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacı kuruma verilmesine,” cümlesinin yazılmasına,
3- Hükmün 7. bendinin silinerek yerine “Alınması gerekli 1.299,10 TL karar harcının davalı ...’tan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Hükmün 9. bendinde yer alan “1.500” rakamlarının silinerek yerine “2.282,13 TL nisbi” rakam ve kelimesinin yazılmasına,
5- Hükmün 10. bendinin silinerek hükümden çıkarılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davacı-birleşen dava davalısından alınmasına, 26.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.