8. Hukuk Dairesi 2013/7920 E. , 2014/2213 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Adana 6. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 15/02/2013
NUMARASI : 2012/650-2013/167
H.. B.. ile M.. Ü.. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Adana 6. Aile Hukuk Mahkemesi"nden verilen 15/02/2013 gün ve 650/167 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, dava dışı eş T.. B.. adına tapuya kayıtlı taşınmazların muvazaalı olarak davalılara devredildiğini, söz konusu devirlerin boşanma davasında olası talepler nedeniyle mal kaçırmaya yönelik bulunduğunu, alıcı davalıların durumdan haberdar olduklarını, vekil edeninin yasal mal rejiminden kaynaklanan haklarından yararlanmasını engellemek için gerçekleştirildiğini ileri sürerek, 8315 ada ve 5804 ada parsele ilişkin tapu kayıtlarının iptaliyle dava dışı eş adına tesciline ve aile konutu olarak kullanılan taşınmazın tapu kaydına bu yönde şerh düşülmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı H.. ve H.. A.. vekili, alımların gerçek olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı M.. Ü.. vekili, 8315 ada parselde vekil edeninin 1991 yılından bu yana paydaş olduğunu açıklayarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, dava dışı eş adına tescil isteğinde bulunulduğu gerekçesiyle davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyize konu dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 19.maddesi uyarınca açılmış şahsi hakka dayalı muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil isteği ile TMK"nun 194.maddesine dayalı aile konutu şerhi verilmesi isteğine ilişkindir. Muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karsısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. Davacı, şahsi hakkına dayanarak ileride açabileceği mal rejiminin tasfiyesi ile hak edebileceği alacağının tahsilini sağlamak amacıyla eldeki davayı açmış, tapu kaydının iptali ile dava dışı eş adına tescile karar verilmesini istemiştir. Her ne kadar adına tescil talep edilen eş davada taraf olarak gösterilmemiş ise de, dava uyuşmazlık konusu taşınmazların dava tarihi itibariyle tapu kayıt maliklerine yöneltilmiş bulunduğuna ve davanın hukuki niteliğine göre nizalı taşınmazları devrettiği bildirilen eşe davanın yöneltilmesi mümkün bulunmaktadır. Öte yandan davacının böyle bir davayı açmakta hukuki yararının bulunduğunun da kabulü gerekir. Muvazaa nedeniyle açılmış bulunan temyize konu davanın kanuni dayanağı TBK"nun 19.maddesi olduğuna, dava dışı eş ile davalılar arasında gerçekleştirildiği ileri sürülen muvazaalı işlem davacı yönünden haksız eylem niteliğinde bulunduğuna göre, buna ilişkin uyuşmazlığın çözüm yeri dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK.nun 2.maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir. Görev kamu düzeni ile ilgili olduğundan iddia ve savunma olarak ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önünde bulundurulur. Mahkemece tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirmeyle Aile Mahkemesi sıfatıyla görülen davada yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Ne var ki, davacı dava konusu 8315 ada parsel üzerinde aile konutu olduğunu ileri sürerek, aile konutu şerhi verilmesini de istemiştir. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun"un 4.maddesinde aile hukukundan doğan dava ve işlerin Aile Mahkemelerinde görüleceği hükme bağlanmıştır. Mahkemece yapılacak iş, davanın dava konusu taşınmazların adına dönüşü istenen T.. B.."a yöneltilmesinin sağlanması, tapu iptali ve tescile ilişkin davanın tefriki ile görevsizlik kararı verilmesi, aile konutu şerhi isteği yönünden boşanma davasının akıbetinin araştırılması, boşanma davasının reddedildiği ve kesinleştiği belirlendiği takdirde tapu iptali ve tescile ilişkin davanın sonucu beklenerek işin esası yönünden inceleme yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi; boşanma davasının kabul edildiği ve kesinleştiğinin anlaşılması halinde aile konutuna ilişkin davanın reddine karar verilmesidir. Mahkemece hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasa hükümlerine aykırı bulunan yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyannca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususlann şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 13.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.