Ceza Genel Kurulu 2014/261 E. , 2016/117 K.
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 14. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sanık ..."in çocuğun cinsel istismarı suçundan 5237 sayılı TCK"nun 103/2, 43, 62 ve 53. maddeleri uyarınca sekiz yıl dört ay hapis; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 109/1, 109/3-f, 109/5, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis; sanıklar ..., ... ve ..."in çocuğun cinsel istismarı suçuna yardım etmekten 103/2, 43, 39/1, 62 ve 53. maddeleri gereğince 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluğuna ilişkin, Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 08.05.2009 gün ve 344-255 sayılı hükmün sanıklar ..., ... ve ... müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 12.09.2013 gün ve 13530-9034 sayı ile;
“Kayden 01.01.1993 doğumlu olup suç tarihi itibarıyla 14 yıl 8 aylık olan mağdurenin babası sanık ... ve annesi sanık ..."in mağdurenin evlendiğinde 16 yaşında olduğuna ve nüfusa kayıtlı olduğu yaşın gerçek yaşından bir yaş küçük olduğuna ilişkin beyanları, kovuşturma evresinde Denizli Devlet Hastanesi bünyesinde oluşturulan kurulca düzenlenen 16.02.2009 günlü rapora göre mağdurenin rapor tarihi itibarıyla klinik ve radyolojik olarak 17 yaş sonlarında olduğunun bildirilmesi karşısında, suç niteliğine etkisi nazara alınarak mağdurenin yaş tespitine esas olacak şekilde kemik grafileri ve dava dosyasıyla birlikte İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kuruluna sevk edilerek suç tarihi itibarıyla gerçek yaşının duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanmasından sonra suç niteliğinin ve sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi" isabetsizliğinden bozulmasına, 1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 325. maddesi gereğince bozmanın aynı hukuki durumda bulunan ve hakkındaki hükmü temyiz etmeyen sanık ..."e teşmiline karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 11.02.2014 gün ve 327- 41 sayı ile;
"Isparta Doğum ve Çocuk Bakımevi Baştabipliğinin 25.05.2009 tarihli yazısı ekinde gönderilen hastane poliklinik kayıt defteri ilgili sayfasına göre mağdurenin 16.11.1992 tarihinde dünyaya geldiği, buna göre suç tarihi itibariyle 15 yaşını doldurmadığı, mağdurenin ailesi ve düğün yapacak sanık ... ve ailesinin mağdurenin yaşını bilmemesinin hayatın olağan akışına uygun bulunmadığı, ayrıca resmi yerde doğmuş olan birisinin doğum tarihinin ihtilaflı olmaması karşısında düzeltilmesi yoluna gidilemeyeceği, yaş konusunda rapor aldırılması yönündeki bozmanın mahkememiz dosyası içeriğine göre usul ve yasaya uygun olmadığı” gerekçesiyle direnerek önceki hükümde olduğu gibi sanık ..."in çocuğun cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, sanıklar ..., ... ve ..."in de çocuğun cinsel istismarı suçuna yardım etme suçlarından mahkûmiyetlerine karar vermiştir.
Bu hükmün de sanıklar ..., ... ve ... müdafileri ile sanık ... müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25.04.2014 gün, 139857 sayı ve “onama-bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- İlk hükmü süresinde temyiz etmeyen sanık ... müdafiinin direnme kararını temyize hakkı bulunup bulunmadığı,
2- Eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığı,
Noktalarında toplanmaktadır.
1- İlk hükmü süresinde temyiz etmeyen sanık ... müdafiinin direnme kararını temyize hakkı bulunup bulunmadığı;
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel mahkemece 26.06.2009 tarihinde sanık ... ve müdafiinin yüzüne karşı verilen hükmün temyiz edilmediği, Özel Dairece 1412 sayılı CMUK"nun 325. maddesi uyarınca diğer sanıklar yönünden verilen bozma kararının sanık ...’ye de teşmil edildiği ancak yerel mahkemenin bozma kararına uymayarak direnme kararı verdiği ve sanık ... hakkında da yeniden hüküm kurduğu anlaşılmaktadır.
1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan “Hükmün bozulmasının diğer maznunlara sirayeti” başlıklı 325. maddesi;“Hüküm, cezanın tatbikatında kanuna muhalefet edilmesinden dolayı maznun lehine olarak bozulmuşsa ve bozulan cihetlerin temyiz talebinde bulunamamış olan diğer maznunlara da tatbikı kabil olursa bu maznunlar dahi temyiz talebinde bulunmuşcasına hükmün bozulmasından istifade ederler” şeklinde,
Benzer düzenlemeyi içeren 5271 sayılı CMK"nun “Hükmün bozulmasının diğer sanıklara etkisi” başlıklı 306. maddesi ise; “Hüküm, sanık lehine bozulmuşsa ve bu hususların temyiz isteminde bulunmamış olan diğer sanıklara da uygulanması olanağı varsa, bu sanıklar da temyiz isteminde bulunmuşçasına hükmün bozulmasından yararlanırlar” biçiminde düzenlenmiş olup, hükmü temyiz etmeyenlerin veya temyiz istemi reddedilenlerin, temyiz edenlerden daha ağır bir ceza ile cezalandırılmaları adaletsizliğini gidermek amacı ile kanuna konulmuştur. Bu suretle temyiz edenler lehine oluşacak durumdan, temyiz etmeyenlerin de istifadesi sağlanmış olacaktır. Bozmanın sirayetinde, yerel mahkeme hükmü, temyiz etmeyen sanık yönünden bozulmamakta, sadece anılan maddeler uyarınca sanık, bozma kararının sonucundan yararlandırılmaktadır.
Hükmü temyiz etmeyen ya da temyiz istemi reddedilen sanık, bozma kararının sonucundan yararlanacağı için, öncelikle bozmaya uyulması ve cezanın uygulanmasında temyiz eden sanık lehine yeni bir karar verilmesi zorunludur. Lehe bozma bu takdirde, adaleti sağlamak amacıyla hükmü temyiz etmeyen sanığa sirayet ettirilecektir. Bunun sonucu olarak önceki kararda direnilmesi halinde, sirayetten sözedilemeyecektir. Aksi takdirde temyiz davası açan sanık için kabul edilmeyen bir bozma nedeninin, kanun yoluna başvurmayan sanık lehine kabulü gibi bir sonuca ulaşılacaktır. Bu sonuç ise, temyiz edenin aleyhine, temyiz etmeyenin lehine olup çelişkili bir uygulamaya neden olacağından sirayet müessesesinin amacına aykırıdır. Ceza Genel Kurulunun süreklilik gösteren kararları da bu doğrultudadır.
Bu nedenle, bozma kararına uyulmadığı takdirde bozmanın hükmü temyiz etmeyen sanığa sirayeti mümkün olmadığından, ilk kararı temyiz etmeyen ya da temyiz istemi reddedilen sanığın direnme kararını temyiz etme imkânı bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık ... hakkında verilen ilk hüküm süresinde temyiz edilmediğinden kesinleşmiştir. Sanıklar ..., ... ve ... müdafilerinin temyizi üzerine hüküm, eksik araştırma nedeniyle lehe bozulmuş, yerel mahkemece bozmaya karşı direnilmiştir. Bozmaya uyulmaması nedeniyle, son kararda sanık ... hakkında yeniden kurulan hüküm hukuki değerden yoksun olduğundan bu hükmün, olağan kanun yoluyla incelenmesi mümkün değildir.
Bu itibarla sanık ... hakkında yerel mahkemece kurulan hüküm hukuki değer taşımadığından, sanık ... müdafiinin temyiz inceleme isteğinin 1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 317. maddesi gereğince reddine karar verilmelidir.
2- Eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığı,
İncelenen dosya kapsamından;
Sanık ... ile mağdure Gözde’nin aynı sokakta oturdukları, 2007 yılı başında tanışarak arkadaş oldukları, arkadaşlıklarının ilerlemesi üzerine evlenmeye karar verdikleri, ailelerinin de rızası ve muvafakati ile 09.09.2007 tarihinde düğün yaparak evlendikleri, ancak mağdurenin yaşı küçük olduğundan resmi nikâh yapamadıkları, evlendikleri tarihten itibaren sanık ... ile mağdurenin birlikte ikamet ettikleri, yaklaşık bir yıl sonra 01.09.2008 tarihinde sanık ... ile mağdurenin babası olan sanık ... arasında tartışma yaşanması üzerine tehdit ve hakaret iddiasıyla şikayet edilmesi sırasında mağdurenin evlendikleri tarihte 15 yaşından küçük olduğunun anlaşılması üzerine soruşturmaya başlandığı,
Mağdure Gözde’nin kayden 01.01.1993 doğumlu olup evlendikleri tarih itibariyle 14 yaş 8 ay 8 günlük olduğu,
16.02.2009 tarihli Denizli Devlet Hastanesinin raporuna göre mağdurenin klinik ve radyolojik olarak 17 yaş sonlarında olduğunun bildirildiği,
Sanık ...’ın duruşmada, mağdurenin 16.11.1992 tarihinde hastanede doğduğunu bildirmesi üzerine mahkemece hastaneden mağdurenin doğumuna ilişkin belgelerin istendiği, Isparta Doğum ve Çocuk Bakımevi Baştabipliğinin 25.05.2009 tarihli yazısı ve ekindeki belgelere göre; mağdurenin annesi Elif Bozkurt’un 16.11.1992 günü kız çocuğu dünyaya getirdiğinin görüldüğü,
Sanıkların soruşturmada mağdurenin yaşının küçük olması nedeniyle resmi nikah yapılmadığını söyledikleri, duruşmada ise mağdurenin 15 yaşından büyük olduğunu ileri sürdükleri anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Özel Dairece, kayden 01.01.1993 doğumlu olup suç tarihi itibarıyla 14 yıl 8 aylık olan mağdurenin babası sanık ... ve annesi sanık ..."in mağdurenin evlendiğinde 16 yaşında olduğuna ve nüfusa kayıtlı olduğu yaşın gerçek yaşından bir yaş küçük olduğuna ilişkin beyanları, Denizli Devlet Hastanesinde düzenlenen 16.02.2009 günlü rapora göre mağdurenin rapor tarihi itibarıyla klinik ve radyolojik olarak 17 yaş sonlarında olduğunun bildirilmesi karşısında, mağdurenin dava dosyasıyla birlikte İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kuruluna sevk edilerek suç tarihi itibarıyla gerçek yaşının duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanması gerekçesiyle eksik araştırmayla hüküm kurulduğundan bahisle bozma kararı verilmiş ise de; mağdurenin babası Yaşar"ın, kızının 16.11.1992 günü hastanede doğduğunu bildirmesi, Isparta Doğum ve Çocuk Bakımevi Baştabipliğinden gönderilen doğum belgelerine göre de mağdurenin hastanede belirtilen tarihte doğduğunun anlaşılması karşısında, resmi kurumda doğan bir kimsenin doğum tarihi konusunda bir ihtilaf bulunmayacağından eksik araştırma ile hüküm kurulması söz konusu değildir.
Bu itibarla, yerel mahkeme hükmündeki direnme gerekçesinin isabetli olduğuna ve hükmün esasının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Sanık ... hakkında verilen hüküm hukuki değerden yoksun olduğundan sanık ... müdafiinin temyiz talebinin 1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2- Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.02.2014 gün ve 327-41 sayılı hükmündeki direnme gerekçelerinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
3- Dosyanın, hükmün esasının incelenmesi için Yargıtay 14. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.03.2016 tarihinde yapılan müzakerede her iki uyuşmazlık konusu yönünden de oybirliğiyle karar verildi.