1. Ceza Dairesi 2013/2789 E. , 2014/184 K.- KATEN ADAM ÖLDÜRME
- KARDEŞİNİ KASTEN ÖLDÜRME
- TÖRE SAİKİYLE ADAM ÖLDÜRME
- CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 231
- TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 82
- ATEŞLİ SİLAHLAR VE BIÇAKLAR İLE DİĞER ALETLER HAKKINDA KANUN (6136) Madde 13
"İçtihat Metni"1) Sanık Ramazan hakkında 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan kurulan hükümde, CMK’nun 231/5.maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar aynı Yasanın 231/12. maddesi uyarınca itiraza tabi kararlardan olduğundan ve temyiz kabiliyeti bulunmadığından, bu suçtan kurulan hükmün mahallince incelenmek üzere temyiz incelemesi dışı tutulmasına karar verilmiştir.
2) Oluş ve kabule göre, mahkemenin delilleri takdirinde isabetsizlik bulunmadığından, tebliğnamedeki sanık Metin’in 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan cezalandırılması gerektiğinden bahisle bozma isteyen düşünce benimsenmemiştir.
3) Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıklar Ramazan ve Metin’in maktüllere yönelik eylemlerinin sübutu kabul, takdire ilişen cezayı azaltıcı sebeplerin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, sanık Metin’in 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçu yönünden elde edilen delillerin hükümlülüğe yeter nitelik ve derecede bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bozma nedeni dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık Ramazan müdafiinin maktül sayısınca ceza verilemeyeceğine, tahrikin varlığına, sanık Metin müdafiilerinin sübuta, iştirak iradesi bulunmadığına ilişen, Cumhuriyet Savcısının sanık Metin yönünden 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçunun oluşacağına yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle,
a) Sanık Metin"in 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan verilen beraat hükmünün tebliğnamedeki düşünce hilafına (ONANMASINA),
b) Sanık Ramazan’ın maktül Cemile’ye karşı töre saiki ile kardeşini öldürme ve maktül Mehmet’e karşı töre saiki ile öldürme suçları ile sanık Metin’in maktüller Cemile ve Mehmet’i töre saiki ile öldürme suçları yönünden;
Maktüller Cemile ve Mehmet’in nikahsız olarak birlikte yaşadıkları, 4 tane müşterek çocuklarının bulunduğu, sanık Ramazan’ın Cemile’nin kardeşi, sanıklar Ramazan, Metin ve maktül Mehmet’in de amca çocukları oldukları, olaydan önce Cemile’nin fuhuş yapan kadınların evine girip çıktığı, onun da fuhuş yaptığı yönünde dedikoduların duyulması üzerine sanıkların maktülleri uyardıkları, sonrada maktüleyi köydeki evine götürdükleri, bir süre köyde kalan maktülenin düzenli hayat yaşayacağı yönünde ailesine söz vermesi üzerine, tekrar Mehmet’in evine dönmesine izin verdikleri, bundan sonra da Cemile"nin fuhuş yaptığı yönündeki dedikoduların sürmesi nedeniyle olay günü, maktüllerin evine gece saat:02.00 sıralarında gelen Ramazan ve Metin’in maktullerle sohbet ettikleri sırada, dedikodulardan bahsederek ikaz ettikleri, Cemile ve Mehmet’in de karşı çıkarak "siz karışamazsınız" dedikleri, bunun üzerine Ramazan"ın üzerinde taşıdığı tabancayı çıkartarak Mehmet"e birden fazla ateş ettiği, bu sırada Metin’in de Ramazan’ın elindeki tabancayı alarak birden fazla sayıda Cemile’ye ateş ederek maktülleri yaraladıkları, sanıkların olay yerinden birlikte kaçtıkları, Cemile’nin olay yerinde, Mehmet’in ise tedavi gördüğü hastanede vefat ettiği olayda;
Her ne kadar sanıklar hakkında "töre saikiyle öldürme" suçundan hüküm kurulmuş ise de;
Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğü"nde "töre" kelimesinin; "bir toplulukta benimsenmiş, yerleşmiş davranış ve yaşama biçimlerinin, kuralların, görenek ve geleneklerin, ortaklaşa alışkanlıkların, tutulan yolların bütünü, adet, bir topluluktaki ahlaki davranış biçimleri, adap" olarak tanımlandığı, ayrıca "saik” kelimesinin, "sebep, güdü, kasta öngelen ve onu hazırlayan düşünce", "öldürmenin töre saikiyle gerçekleştirilmesinin" ise "öldürmeye yönelik kastın, töre anlayışının etkisi altında şekillenmesi" anlamlarına geldiği, genelde iyi davranış biçimlerini ifade etmek için kullanılan "töre" kavramının zaman zaman "kötü" davranış biçimlerini ifade etmek için de kullanılabildiği, bu anlamda, Türk Ceza Kanunu’nun 82. maddesinin 1. fıkrasının (k) bendinin konusunu oluşturan "töre"nin, "belli bir davranışı gerçekleştirenin veya belli bir yaşam biçimini tercih edenlerin öldürülmesini gerektiren", "kötü bir töre"yi ifade ettiği, bir davranışın töreden kaynaklandığını söyleyebilmek için, bu davranışın "bir toplulukta genel olarak benimsenmiş, yerleşmiş yaşam biçimlerinden veya değer yargılarından kaynaklanmasının" gerekli olduğu, yasal düzenlemede geçen "saik" kelimesinin, öldürme fiilinin fail tarafından "başka her türlü etkiden uzak olarak sırf toplumda benimsenmiş olan genel bir davranış veya yaşam biçimine aykırı davranılmış olmasını cezalandırmayı görev addedip onun etkisiyle" işlenmesini, başka bir deyişle, "öldürme kastının, kötü törenin etkisiyle oluşması lüzumunu" ifade ettiği, bu durumdaki failin "öldürme eylemini" gerçekleştirirse toplum tarafından "saygınlık" ile ödüllendirileceğini, gerçekleştirmediği takdirde ise "kınanacağını düşünmesi ve bu eylemi saygınlık kazanmak ya da kınanmamak için işlemesi gerektiği, dolayısıyla "töre saikiyle öldürme" den bahsedilebilmesi için, öncelikle mağdurun "toplumda genel olarak benimsenmiş olan bir davranış veya yaşam biçimine aykırı davranmış olmasının, ikinci olarak bu aykırı davranışın "ölümle" cezalandırılması gerektiğinin o toplumda yaşayanlar tarafından beklenen bir tepki olduğunun kabul edilebilmesinin, üçüncü olarak ise öldürme fiilinin fail tarafından toplumun öldürme beklentisinin yönlendirmesiyle sırf aykırı davranışın cezalandırılması görevi üstlenilerek işlenmesinin" şart olduğu, burada "toplumdan" kastedilenin "tüm ülke" olabileceği gibi "köy, mahalle, geniş aile gibi" küçük bir topluluk da olabileceği, "töre saikiyle öldürme" suçunun oluşması açısından bunlar arasında fark bulunmadığı, "töre" kavramıyla sık sık karıştırılan "namus" kavramının ise "bir toplum içinde ahlak kurallarına ve toplumsal değerlere bağlılık, iffet, doğruluk, dürüstlük" olarak tanımlandığı, bu anlamda, töre ile namusun benzer ancak farklı kavramlar oldukları, törenin belli koşullarda namusu da içine alan üst bir kavram olarak ortaya çıkabileceği durumlar var ise de, diğer koşulların bulunmadığı hallerde, sırf kişilerin sübjektif namus anlayışından, kıskançlıktan, cinsel arzu ve isteklere karşılık alamamaktan, kınamaktan, hoşlanmamaktan, tasvip etmemekten, söz geçirememekten kaynaklanan öldürme fillerinin "töre saikiyle öldürme" olarak nitelendirilemeyeceği, aynı şekilde, toplumun tasvip etmediği veya kınadığı davranışları işleyenlerin ya da yaşam biçimini tercih edenlerin öldürülmesi" biçiminde gerçekleştirilen her fiilin de toplumdaki öldürme beklentisi açıkça ortaya konulmadan", sırf bu nedenle "töre saikiyle öldürme" olarak değerlendirilemeyeceği, buna göre, "töre cinayeti ile namus cinayetinin" aynı kavramlar olduğunun söylenemeyeceği, zira, suçta ve cezada kanunilik prensibi ile ceza hukukundaki kıyas yasağının, "töre saikiyle öldürme" suçunun uygulanma alanını bu şekilde genişletmeye izin vermeyeceği,
Bu açıklamalar ışığında, somut olayda;
Sanıklar Ramazan ve Metin’in, Cemile hakkında çıkan dedikodular nedeniyle, Cemile ve Mehmet’i ikaz etmelerine rağmen Cemile’nin kendilerinin dayattığı yaşam biçimine uymadığı için "toplumda bu şekilde davrananların öldürülmesi gerektiği yönünde herhangi bir beklenti bulunmadığı halde", sırf kendi sübjektif değerlendirmelerine dayalı olarak maktulleri öldürmelerinin, töre saikiyle öldürme biçiminde nitelendirilmesinin mümkün olmayacağı gibi, başkasıyla resmi nikahlı evli olan Mehmet"le 15 sene önce gayri resmi olarak birlikte yaşamaya başlayan ve reşit olan Cemile’ye kendi tercih ettikleri yaşam biçimini dayatma hakkı bulunmayan sanıkların bu yöndeki davranışlarına karşı, Mehmet ve Cemile’den "siz karışamazsınız” şeklinde gelen tepkinin de sanıklar açısından "haksız tahriki oluşturmayacağı" cihetle,
Sanık Ramazan hakkında tahriksiz kasten kardeşini öldürme ve tahriksiz kasten öldürme ile sanık Metin hakkında maktüllere karşı ayrı ayrı tahriksiz kasten öldürme yerine, suçların nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde "töre saikiyle öldürme" suçlarından hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmekle, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, sanıklar hakkında töre saikiyle öldürme suçlarından kurulmuş olan, re"sen de temyize tabi bulunan hükümlerin tebliğnamedeki düşünce gibi (BOZULMASINA), 22/01/2014 gününde oybirliği ile karar verildi.