19. Ceza Dairesi 2018/4838 E. , 2019/779 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5846 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Sanığın, ablası Devrim Hekimoğlu’nun borçları nedeniyle vergi levhasının kendi üzerine kayıtlı olduğuna ve işyeri ile bir alakasının bulunmadığına ilişkin savunmasının, sanığın annesi olan tanık ... ile tanık ...’ın beyanları ile doğrulanması ve Devrim Hekimoğlu’nun imzasının bulunduğu faturalar ibraz edilmesine karşın, tanık anlatımlarına neden itibar edilmediği gerekçeli kararda açıklanıp tartışılmadan, “tanıklıktan çekinerek beyanda bulunmayan Devrim Hekimoğlu’nun aynı mahkemenin 2012/52 esas sayılı dosyasında yapmış olduğu, yardım amaçlı sanığın işyerinde bulunduğuna ilişkin beyanı nedeniyle, sanığın suçtan kurtulmaya yönelik savunmasına itibar edilmediği” şeklindeki gerekçeyle yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
Kabule göre de;
1-Katılan vekilinin 23.06.2011 ve 11.03.2013 havale tarihli dilekçelerinde uzlaşmak istemediklerine ilişkin beyanda bulunduğu tespit edilmişse de, bir hakkın doğmadan önce kullanılması söz konusu olamayacağından, uzlaştırma teklifinin ve uzlaştırmaya yönelik beyanların hukuken geçerli olmadığı anlaşılmakla, 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesiyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde değişiklik yapılarak madde içeriğinden “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile” ibaresinin çıkarılması nedeniyle özel bir etkin pişmanlık hükmü olan 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 71. maddesinde öngörülen suçlar yönünden de uzlaştırma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmemesi, uzlaştırmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka öncelikle uygulanması zorunlu bir maddi ceza hukuku ve ceza muhakemesi hukuku kurumu olması karşısında, sanık hakkında 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik CMK’nun 253 ve 254 maddelerinin uygulanması zorunluluğu,
2- 5271 sayılı CMK"nun 231. maddesinde düzenlenen "suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararı aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi" ve diğer objektif ve sübjektif koşulların varlığı halinde, CMK"nun 231/5. madde ve fıkrası gereğince, sanık hakkında aynı Kanun"un 231/6-c maddesi de değerlendirilerek tespit edilen söz konusu zararın giderilmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği anlaşılmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 sayılı kararında; "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından biri olan zarardan kast edilen maddi zarar olup, bu zararın belirlenmesinde teknik bilgiye ihtiyaç duyulmayan hallerde hakim, kanaat verici basit bir araştırma yaparak zararı belirlemelidir." denilmektedir.
Bu ilkeler çerçevesinde, her olaya özgü ayrı değerlendirme yapılarak, maddi zararın kanaat verici basit bir araştırma ile tespit edilebilmesi halinde zararın giderilebilmesi koşulundan bahsedilebileceği, somut olayda suçun işlenmesi ile ortaya çıkan ölçülebilir bir zarar bulunmadığı gibi, suç tarihi itibariyle sanığın adli sicil kaydı bulunmaması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmesine karşılık, zararın ödenmemiş olması gerekçesi ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca, tebliğnameye uygun olarak, BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 23.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.