8. Hukuk Dairesi 2013/8701 E. , 2014/2196 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 25/12/2012
NUMARASI : 2010/850-2012/1921
A.. T.. ile R.. A.. aralarındaki mal rejiminin tasfiyesi davasının reddine dair İstanbul Anadolu 2. Aile Mahkemesi"nden verilen 25.12.2012 gün ve 850/1921 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, dava konusu taşınmazın evlilik birliği içinde yapılan tasarruflar ile edinildiğini açıklayarak mal rejiminin tasfiyesi kapsamında nizalı taşınmazın tapu kaydının ½ payının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline, mümkün olmadığı taktirde taşınmazın değerinin ½"sinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, uyuşmazlık konusu taşınmazın edinilmesinde davacının katkısının bulunmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; taraflar 03.01.1973 tarihinde evlenmişler, 26.09.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulü ve hükmün 20.11.2009 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. 4721 sayılı TMK"nun 179.maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanacaktır.Taraflar arasında başka bir mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK"nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK"nun 202.maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olacaklardır. Eşler arasındaki mal rejimi TMK"nun 225/2.maddesine göre boşanma davasının açıldığı 26.09.2008 tarihi itibariyle sona ermiştir. Uyuşmazlık konusu 41 ada sayılı parselde kain nolu bağımsız bölümün 743 sayılı TKM"nin 170. maddesine göre eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde 09.10.1997 tarihinde edinildiğine göre; uyuşmazlığın Borçlar Kanunu"nun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
Öncelikle; 07.10.1953 tarih 8/7 sayılı İBK uyarınca taşınmazın alımına katkıda bulunduğunu iddia eden davacı, bu katkısına dayanarak ayın (mülkiyet), eş anlatımla tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmaz. Bu nedenle, davacının katkı payı alacağı iddiasıyla, dava konusu taşınmazın tapu kaydının ½ oranında iptali ve adına tescili isteğinin reddine karar verilmesinde açıklanan nedenlerle bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davacı vekilinin hükmün alacak isteğinin reddine yönelik bölümüne ilişkin temyiz itirazlarına gelince; uyuşmazlık konusu taşınmaz 01.01.2002 tarihinden önce edinildiği için, davacının katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için, taşınmazların edinilmesinde maddi katkı sağlaması zorunludur. Dosya kapsamı itibariyle, dava konusu taşınmazın edinilmesinde; davalı tarafından satış yoluyla evlilik birliği içinde arsa olarak edinilen ve sonrasında üzerine bina inşa edilen dava dışı Adana İlinde kain 979 ada sayılı parseldeki payın (binalar dahil) satış bedelinin kullanıldığı sabittir. Davacı ev hanımıdır. Bununla birlikte, 15.09.2011 tarihli yargılama oturumunda davacı tanığı tarafların müşterek çocuğu Ö.. A.., davalının Adana ve İstanbul İllerinde terzilik yaptığını, davacının her iki yerde de pantolan paçası yapmak ve ütü yapmak gibi işlerde davalıya yardımcı olduğunu, ayrıca askerlerin çamaşırlarını evde yıkayıp ütülediğini bu şekilde evlilik birliğine katkı sağladığını açıklamıştır. Yine aynı celse tarafların müşterek çocuğu Ö.. Üstün, az yukarıda belirtilen tanık beyanlarını doğruladığı gibi, davacının dantel örüp sattığını belirtmiştir. Bu durumda davacının, nizalı taşınmazın satın alınmasında bedeli kullanılan dava dışı Adana İlinde kain 979 ada sayılı parseldeki binaların inşasında (tanıkların yaşları itibariyle beyanları sadece binaların yapımı bakımından yeterli görülmüştür) dolayısıyla dava konusu taşınmazın edinilmesinde katkısının bulunduğunun kabulü gerekir. Daire"nin yerleşik içtihatları da bu yöndedir. Ne var ki, dosya kapsamı itibariyle davacının katkı oranının belirlenmesi mümkün değildir. Hal böyle olunca; davacı yararına, hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi ve 6098 sayılı TBK"nun 50. ve 51. maddelerinin kapsamları gözetilerek dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değeri üzerinden belirlenecek tazminat niteliğinde bir miktar paranın katkı payı alacağı olarak hüküm altına alınması gerekirken yazılı şekilde eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle, yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK. m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 13.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.