14. Hukuk Dairesi 2016/2470 E. , 2016/6336 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 12.04.2013 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 01.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, TMK"nın 747 maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 361, 362 ve 363 parsel sayılı taşınmazlar için 364 parsel sayılı taşınmaz üzerinden dava taraf lehine geçit kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine "mutlak geçit ihtiyacı" veya "geçit yoksunluğu", ikincisine de "nispi geçit ihtiyacı" ya da "geçit yetersizliği" denilmektedir.
TMK"nın 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir.
Geçit hakkı kurulması davalarında amaç, genel yola bağlantısı olmayan taşınmazların yolla bağlantısının sağlanmasıdır. Bundan dolayı, geçit kurulurken ihtiyaç içinde olan taşınmazdan genel yola ulaşıncaya kadar aradaki bütün taşınmazlar üzerinden ve taşınmazların leh ve aleyhine geçit kurulacak şekilde kesintisiz olarak genel yola bağlanması sağlanmalıdır. Buna uygulamada "kesintisizlik ilkesi" denilir.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün "İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili" başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Somut olaya gelince; geçit kurulurken yukarıdaki ilkelere aykırı şekilde, geçit hakkı talep edilen taşınmazlar için hangi taşınmaz leh ve aleyhine geçit kurulduğu ayrı ayrı belirlenmemiş, kesintisizlik ilkesine uygun şekilde geçit talep eden taşınmazların genel yola bağlantısı kurulmamış ve geçit güzergahının taşınmazın hangi kısmından kurulduğu ilgili rapor ve krokide belirtilmek suretiyle belirlenmemiştir.
Mahkemece, geçit davalarında uygulanan kesintisizlik ilkesi gereğince bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle davacının lehine geçit istediği her bir taşınmaz için bağımsız olarak genel yola bağlantı kurulacak şekilde geçit hakkı kurulması gerekir.
Buna göre geçit hakkı talep edilen davacıya ait taşınmazlar arasında akti irtifak kurulması konusunda davacıya süre verilerek, davacı parselleri arasında akti geçit irtifakı kurulduktan sonra 2361 parsel sayılı taşınmaz lehine 362, 636 ve 364 parsel sayılı taşınmazları üzerinden, 363 parsel sayılı taşınmaz lehine de 364 parsel sayılı taşınmaz üzerinden kesintisiz şekilde ve ayrı ayrı belirtilmek suretiyle geçit hakkı kurulması gerekir.
Diğer taraftan hükümde depo edilen geçit bedelinin de her bir taşınmaz için ayrı ayrı belirlenerek maliki adına depo ettirilmesi, kesintisizlik ilkesine uygun şekilde geçit kurulması ve geçitin yerinin belirlendiği rapor ve krokinin de kararda belirtilmesi gerekirken belirtilen hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 26.05.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.