Taraflar arasında görülen kişisel eşyanın iadesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacı vekili Av. S.. Ö.. geldi. Başka gelen olmadı. Gelen davacı vekilinin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldü. Belli saatte dosyadaki bütün kâğıtlar okunarak, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; davalı eşin, müvekkiline ait olan toplam 400 gr ziynet eşyasını zorla alıp sattığını ileri sürerek; ziynet eşyasının bedeli olan 35.000 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının, altınlarını umreye gitmek için sattığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; dava konusu ziynet eşyalarının evliliğin devamı sırasında davalı eş tarafından zorla alındığı veya davacıya iade edilmemek üzere alınarak harcandığı hususlarının ispat edilemediği, aksine tanık beyanları ile ziynet eşyalarının davacının umre ziyaretinin masraflarını karşılamak için satıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu kanıtlandığı takdirde, koca bu eşyaları iadeden kurtulur. Somut olayda; dinlenilen davalı tanıkları, davalı kocanın ziynet eşyalarını davacı kadının umre masrafını karşılamak için bozdurduğunu, bu işlem sırasında davacı kadının bulunmadığını beyan etmişlerdir. Buna göre, davalı koca ziynet eşyalarının davacı kadın tarafından kendisine verildiğini ve davacının umre giderlerinin karşılanması için bozdurulduğunu kanıtlayamamıştır. Hal böyle olunca mahkemece; davalı kocanın, kuyumcu bilirkişinin raporu ile varlığı belirlenen ziynet eşyalarının bedelini davacı kadına iadeyle mükellef olduğu göz önüne alınarak davanın kısmen kabulü cihetine gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile istemin tümden reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekâlet ücretinin davalı taraftan alınıp davacı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.