12. Ceza Dairesi 2018/4 E. , 2018/2256 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dairemizce verilen, 01.11.2017 gün ve 2016/2528 esas, 2017/8211 sayılı karara Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, olayda olası kast koşullarının oluştuğu gerekçesiyle itiraz edilmekle, 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesine 02.07.2012 gün ve 6352 sayılı Kanunun 99. maddesine eklenen 3. fıkra uyarınca itiraz konusu değerlendirildi;
02/07/2012 gün ve 6352 sayılı Kanun"un 99. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesine eklenen (2) ve (3). fıkra hükümleri uyarınca itiraz konusu değerlendirilip, önceki kararda değişiklik yapılmasını gerektiren herhangi bir nedenin bulunmadığı, konunun Yargıtay Ceza Genel Kurulunca sonuca bağlanmasının daha uygun olacağı anlaşıldığından, dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİNE, 28.02.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ:
Sanığın olay tarihinde okul bahçesinde icra edilen düğün ortamında kalabalık insanların bulunduğu bir anda babasına ait tabancayı evden alıp getirerek havaya 4 5 el ateş ettikten sonra ikrarı ve tanık beyanlarına göre tabancayı yere doğru doğrultup yine tetiğe bastığı yere değen merminin sekerek 2 3 metre mesafede bulunup düğünü kameraya çeken maktüle isabet ederek maktülün önce yaralanmasına ve hastanede ölmesine sebep olduğu şeklinde gerçekleşen olayda ihtilaf konusu olan sanığın hangi saikle hareket ettiğidir. Sanığın bu eylemi nedeniyle öldürme sonucunu öngörebileceği kuşkusuzdur. Çünkü elinde öldürmeye elverişli silah ve çok yakınında kalabalık insan topluluğu vardır. Sanık havaya 5 el ateş ettikten sonra eyleminden vazgeçmeyip tabancayı yere doğru doğrultmasına rağmen tetiğe basmaya devam etmiştir. Sanığın havaya doğru 4-5 el ateş etmesi sonucu etrafındaki 1- 2 kişinin ölmesini olası kast saymakta şüphe yoktur. Çünkü netice öngörülüp olursa olsun mantığıyla hareket edilerek hiçbir önlem almadan eyleme devam etme durumu söz konusu olacaktır. Somut olayda havaya ateş ederken ölüm olayı meydana gelmese bile tabancanın yere doğru doğrultulup ateş edilerek yerden sekecek bir kurşunun da aynı olumsuz sonucu doğuracağı şüphesizdir. Çünkü elverişli araç bulunduğu gibi 2-3 metre mesafede insanların olması da ölüm sonucunu doğuracak ortamın olduğunu göstermektedir. Burada sanık olası kastın tanımında anlatıldığı gibi kanuni tanımındaki objektif unsurların gerçekleşebileceğini ciddi bir şekilde mümkün görmesine rağmen fiili işlemiştir. Sanık hareketinden doğacak sonuçları bilerek ve isteyerek hareket ettiğinden kast gerçekleşmiştir. Buna karşılık sanık belli bir sonucu gerçekleştirmek üzere hareket ederken bunun yanında başka sonuçların meydana gelmesini de göze almış ve bu sonuçlar da gerçekleştiğinden sanığın bu sonuçlar (ölüm) açısından da kasten hareket ettiği kabul edilmelidir. Çünkü somut olayımızda sanık, asıl kastettiğinden başka hareketinden doğacak diğer sonuçları tahmin ettiği veya öngördüğü halde hareketini devam ettirmiştir. Olası kastı bilinçli taksirden ayıran özellik, mümkün ya da muhtemel olarak öngörülen neticenin kabullenilmesi, failin öngördüğü tipik neticenin meydana gelmeyeceğine yönelik bir güveni olmadan hareket etmesidir. Olayımızda da sonucun meydana gelmeyeceğine yönelik bir güveni olmadan sanık silahıyla ateş etmeye devam etmiştir.
Benzer olaylarda Yargıtay"ın kararlarında da olası kast yorumunun yapıldığı gözlemlenmektedir. Yargıtay 12. C.D" nin 2015/16102- E, 2016/8916-K, sayılı 26/05/2016 tarihli kararında belirtildiği üzere; olay tarihinde uzman çavuş olan sanığın, kardeşinin düğün merasiminde havaya ateş ettiği, silahın tutukluk yapması üzerine silahı yere paralel şekilde tutup arkasına vurduğu sırada düğün yerinde bulunan mağdurun silahtan çıkan kurşunla hayati tehlikeye neden olacak şekilde yaralandığı olayda mesleği gereği silah kullanmasını ve silahın özelliklerini bilen sanığın kalabalık insan topluluğunun olduğu düğün mahallinde silahının tutukluk yapması üzerine merminin çıkarılması esnasında, patlayabilecek merminin kalabalık olan düğün yerindekilere isabet ederek yaralanmalarına veya ölmelerine neden olabileceğini öngörmesine rağmen, silahın arkasında vurarak mermiyi çıkartmaya çalışarak hareketinin muhtemel sonuçlarını kabullendiğini eylemli olarak ortaya koyduğu anlaşılmakla olası kastla yaralama suçunu işleyen sanık hakkında, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde bilinçli taksirle yaralama suçundan hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiği belirtilmiştir.
Yine Yargıtay 1. C.D"nin 2012/4421 - E, 2012/9985- K sayılı, 26/12/2012 tarihli ilamında;
Sanığın kalabalık nişan töreni sırasında hedef gözetmeksizin, iki-üç el tabancayla havaya ateş ettiği sırada çevrede bulunan kişi ya da kişilerinde isabet alıp yaralanabileceğini ya da ölebileceğini öngörmesine rağmen, atışlarına devam ettiği, bir ara tabancanın tutukluk yapması nedeniyle tabancayı yere paralele yakın vaziyette tuttuğu ve bu sırada da tetiğe basmak suretiyle yeniden ateş eden sanığın, kendisine yaklaşık 5,5 metre mesafede sandalye üzerinde oturan ve aralarında hiçbir husumet bulunmayan maktülü baş bölgesinden tek isabetle vurup öldürmesi eyleminde, sanığın olası kastla hareket ettiğinin kabulü gerektiği halde, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde bilinçli taksirle insan öldürme suçundan hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiği dile getirilmiştir.
Keza, Yargıtay 1. C.D."nin 2014/663- E. 2015/2219- K sayılı, 13/04/2015 günlü ve takrir pusulasına eklenen kararda ise sanığın olay günü akrabasının köydeki düğününe katıldığı gelin ve damadın araçtan inecekleri sırada tabancasını çıkararak havaya doğru rastgele ateş etmeye başladığı, çevrede bulunan kişi ya da kişilerinde isabet alıp yaralanabileceğini ya da ölebileceğini öngörmesine rağmen, atışlarına devam ettiği bir ara tabancanın tutukluk yapması nedeniyle tabancayı yere doğru vaziyette tutarak kurcalamaya başladığı bu sırada silahın ateş alması ile tam karşısındaki istikamette, kendisine yaklaşık 8- 10 metre mesafedeki maktülu baş bölgesinden tek isabetle vurup öldürmesi eyleminde, sanığın olası katla hareket ettiği ve olası katla öldürme suçundan hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde bilinçli taksirle insan öldürme suçundan hüküm kurulmasınını bozmayı gerektirdiği belirtilmiştir.
Tüm bu örnek kararlardan ve olayın oluş şeklinden anlaşılacağı üzere, tebliğnamedeki bozma isteyen görüş ve değerlendirmeye göre sanığın olay tarihinde düğün yerinde insanların bulunduğu ortamda genel güvenliği tehlikeye sokacak şekilde havaya doğru ateş ettiği sırada tabancanın tutukluk yapması üzerine tetik hakimiyetini bırakmadan ve hiçbir önlem almadan silahını atışa elverişli duruma getirmeye uğraşırken tetiğe basınç uygulayarak ateşlediği silahtan çıkan kurşunun topluluk içinde bulunan vc düğünü kameraya çeken 2- 3 metre mesafedeki ..." ye yerden sekme sonucu isabet etmesi nedeniyle ölüm olayının meydana geldiği sanığın öldürme sonucunun meydana gelebileceğini öngörmesine rağmen eyleminden vazgeçmeyip sürdürmesinin, olası kastla insan öldürme suçunu oluşturduğu gözetilmeden taksirle öldürme suçundan hüküm kurulmasının aleyhe temyiz olmasa da suç vasfına yönelik olarak mahkeme kararının bozulup CMUK"un 326/son maddesi gereğince, ceza süresi açısından sanık hakkında kazanılmış hak hükümlerinin uygulanması gerektiği kanaatiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.