17. Hukuk Dairesi 2015/18305 E. , 2018/6091 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar ve davalılar ... ve ... Dıravacı mirasçıları vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalılar ... ve ... aleyhine açtıkları maddi-manevi tazminat davası sonucunda hükmedilen tazminat alacağının tahsilini engellemek amacıyla, borçlu davalıların taşınmazlarını muvazaalı bir şekilde, alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla bu durumu bilen davalılar ... ve ..."a devrettiklerini belirterek, İİK 280 vd. maddeleri uyarınca tasarrufun iptalini talep etmiş, 29.09.2014 havale tarihli dilekçe ile dava konusu tasarrufların BK 19. maddesinde düzenlenen muvazaa sebebiyle, olmadığı takdirde İİK 280. madde gereğince iptalini talep etmiştir.
Davalılar ..., ... ve ..., davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalılar arasında akrabalık bağı ve iş ilişkisi bulunmadığı, taşınmazların devredilen davalılar tarafından yaklaşık 10 yıldır kullanıldığı, devreden davalıların kaza nedeniyle paraya ihtiyaçları bulunduğu, satışların gerçek olduğu ve muvazaa bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar ve davalılardan
... ve ... Dıravacı mirasçıları vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, İİK 277 vd. maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki ... takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması ve davanın beş yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmış olması gerekir. Bu önkoşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279. maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Dosya kapsamından dava ön koşullarının mevcut olduğu anlaşılan somut olayda; davacıların alacak davasına konu trafik kazasının 15.07.1997 tarihinde meydana geldiği, 1997 yılında tazminat davasının açıldığı, 19.12.2003 tarihinde davacılar lehine karar verildiği, husumet yönünden bozulan kararın, netice itibariyle 01.03.2010 tarihinde onandığı, bu davada davalıların sorumlu oldukları tazminat miktarının belirlendiği bilirkişi raporunun davalılar vekiline 18.03.2003 tarihinde tebliğ edildiği, iptali istenen birden ziyade tasarrufun ise 05.05.2003 tarihinde gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Mahkeme tarafından davalılar arasında akrabalık bağı ve iş ilişkisi bulunmadığı, taşınmazların devredilen davalılar tarafından yaklaşık 10 yıldır kullanıldığı, devreden davalıların
kaza nedeniyle paraya ihtiyaçları bulunduğu, satışların gerçek olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır.
Birden ziyade taşınmazın, davalı borçlular ... ve Hayat tarafından, tazminat yargılaması devam ederken 3. kişiler ... ve ..."a aynı gün devredildiği, devir tarihi ile kaza tarihi arasındaki 6 yıldan fazla süre gözetildiğinde mahkemenin gerekçesine katılma imkanı bulunmadığı, yine davalı borçluların sorumlu oldukları tazminat miktarını belirlendiği bilirkişi raporunun davalılar vekiline tebliğ tarihinden kısa bir süre sonra tasarrufların gerçekleştirildiği, davalı borçlular ile taşınmazların devredildiği 3. kişilerin aynı köyden oldukları, bu halde alacağın dayanağı trafik kazası ile borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastını bilebilecek durumda bulunduklarının anlaşılması karşısında, davanın İİK 280/1. maddesi gereğince kabulü gerekirken, dosya kapsamına uygun olmayan yazılı gerekçelerle red kararı verilmesi isabetli bulunmamıştır.
2-Bozma sebebine göre, davalılar ... ve ... mirasçıları vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan sebeplerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle, bozma neden ve şekline göre davalılar ... ve ... mirasçıları vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara ve davalılar ... ve ..."na geri verilmesine 18/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.