16. Hukuk Dairesi 2020/3877 E. , 2021/1782 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
...
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; "(A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü bakımından orman ve Kadastro Kanunu"nun 14. maddesi hükmünde öngörülen kısıtlamalar yönünden araştırma yapılması ve davacının dayandığı tapunun ilk oluşumundan itibaren getirilerek uygulanması; imar ihya ve zilyetlik hususları ile taşınmazın öncesinde dere yatağı olup olmadığı, dere yatağının yatak değiştirmesi sonucu oluşup oluşmadığı, derenin etki alanında bulunup bulunmadığı hususlarının usulünce araştırılması" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne 112 ada 1 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 2.046,03 metrekare yüzölçümlü kısmının, 112 adanın son parsel numarasından sonra gelen parsel numarası verilerek davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, ifrazından sonra kalan 23.316,70 metrekarelik kısmının, tespitteki niteliği ile ve aynı parsel numarası ile davalı Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili ve asli müdahil Orman İdaresi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün orman sayılan yerlerden olmadığı ve üzerinde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı tüm dosya kapsamı ile belirlenmiş olduğundan Orman İdaresinin temyiz itirazları yerinde değildir.
Hazinenin temyiz itirazlarına gelince, davacının dayandığı 14.04.1964 tarih ve 14 nolu tapunun dava konusu taşınmaza uyduğu kanıtlanamadığı gibi, zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği yönünden yapılan araştırma da hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dosya kapsamında bulunan harita mühendisi bilirkişi raporunun ekindeki 1984 tarihli hava fotoğrafında taşınmazın yarısının dereye isabet ettiği görüldüğü halde tek jeolog bilirkişi tarafından taşınmazın hangi tarihten itibaren derenin etkisinden çıktığı tespit değerlendirilmeden 2004 yılından sonraki döneme ilişkin incelemenin yapıldığı raporla yetinilmiş, denetime elverişli olmayan gerekçesiz ve soyut nitelikteki zirai bilirkişi raporu hükme esas alınmış, taşınmaz üzerindeki zilyetliğin ne zamandan beri ve ne şekilde sürdürüldüğü belirlenmemiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca; sağlıklı sonuca varılabilmesi için Mahkemece mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile 1 jeodezi ve fotogrametri mühendisi, 2 jeoloji mühendisi, 3 ziraat mühendisi ve fen bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif icra edilmeli ve yapılacak bu keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan; dava konusu taşınmaz bölümünün geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği, taşınmazın dere yatağı olup olmadığı ve derenin yatak değiştirip değiştirmediği hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli; dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkiler giderilmeye çalışılmalı; hava fotoğraflarının uzman jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi tarafından stereoskopik yöntemle incelenmesi suretiyle taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğinin, dere yatağı niteliğinde olup olmadığını, dere yatağından kazanılıp kazanılmadığını, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı; jeoloji mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan incelenen hava fotoğraflarından da yararlanılmak suretiyle taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğini, dere yatağı niteliğinde olup olmadığını, dere yatağından kazanılıp kazanılmadığını, halen aktif dere yatağında kalıp kalmadığını, aktif dere yatağında kalmıyorsa derenin etkisi altında kalan yerlerden olup olmadığını bildirir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; ziraatçı bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmazın eğimini, niteliğini, toprak yapısını, bitki örtüsünü, taşınmazın imar-ihyasının hangi tarihte başlanıp tamamlandığını, üzerindeki ekonomik amaca uygun zilyetliğin hangi tarihten beri ve hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü ve kullanım durumunu kesin olarak belirleyen, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, önceki ziraatçi bilirkişi raporunu da irdeleyen ve sınırındaki taşınmazlarla mukayeseli değerlendirmeyi içeren, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; HMK"nın 290/2. maddesi uyarınca birlikte keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla raporlarda belirtilen hususların somutlaştırılması için, taşınmazlar ve çevresini tüm yönleriyle gösterecek şekilde taşınmaz ve çevresinin yakın plan fotoğrafları çektirilip fotoğraflar üzerinde çekişmeli taşınmazlar kabaca işaretlettirilmeli; fen bilirkişisine, keşfi takibe ve yerel bilirkişi ile tanık sözlerini denetlemeye elverişli rapor ve kroki düzenlettirilmeli, zilyetlikle kazanma şartlarının davacı taraf lehine oluşup oluşmadığı kesin olarak belirlenmeli, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. maddesinde öngörülen zilyetlik yoluyla belgesizden edinilebilecek 40-100 dönümlük miktar sınırlaması da dikkate alınmak suretiyle, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.02.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.