20. Ceza Dairesi 2019/6962 E. , 2020/1009 K.
"İçtihat Metni"Mahkeme : İSTANBUL 4. Çocuk Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
1)Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “23.08.2013” yerine “24.08.2013” olarak yazılması,
2) Suç tarihinde yürürlükte olan 5560 sayılı Kanun ile değişik TCK"nın 191. maddesi ile hüküm tarihinde 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan 6545 sayılı Kanun"la değişik TCK"nın 191. maddesi hükümlerinin ayrı ayrı uygulanıp karşılaştırma yapılması, sonucuna göre lehe Kanun’un tespit edilerek sanığın hukukî durumunun belirlenmesi gerekirken belirtilen nitelikte karşılaştırma yapılmadan hüküm kurulması,
3)Denetimli serbestlik evraklarının aslı veya onaylı örneklerinin denetime olanak verecek şekilde dosyada bulundurulması gerektiği gözetilmeden onaysız fotokopi evraklara dayanarak hüküm kurulması,
4)TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrasında, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uymayan sanık hakkında davaya devam edilerek hüküm verileceği öngörüldüğünden; duruşma için sanığa gönderilen davetiyenin “ denetimli serbestlik tedbirine uymadığının iddia edilmesi nedeniyle, duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunması veya diyeceklerini duruşma gününe kadar yazılı olarak bildirmesi gerektiği, mazeretsiz olarak duruşmaya gelmediği ve diyeceklerini yazılı olarak bildirmediği takdirde denetimli serbestlik tedbirine uymadığı kabul edilerek hakkında cezaya hükmolunabileceği” uyarısı ile birlikte duruşma tarihi ve saati yazılarak sanığa tebliğ edilmesi gerektiği gözetilmeden, belirtilen nitelikte uyarıyı içeren davetiye tebligatı yapılmadan ya da sanık dinlenmeden mahkûmiyet hükmü kurulması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
5)Sanık hakkında, bu eylemi nedeniyle denetimli serbestlik tedbiri uygulandığı, dolayısı ile hükümden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun"un 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesi ve aynı Kanun"un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" kurumunun uygulanma koşulları bulunmadığı anlaşılmakla,
Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;
Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun"un 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” karar verilmesi aksi halde 6545 sayılı Kanunun 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 7. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, yargılamaya devam olunarak, hüküm kurulması gerektiği gözetilmeyerek, yazılı şekilde eksik araştırma ile karar verilmesi,
6)28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunla TCK"nın 191. maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle, TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde yer alan, "kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi hâlinde, hakkında kamu davası açılır" hükmü gözetildiğinde dosya kapsamına göre; sanığın 24.06.2014 tarihli rehberlik görüşmesine katılmaması üzerine uyarı yazının sanığın doğrudan mernis adresine çıkartılmak sureti ile TK 21/2 maddesine göre 21 Ekim 2014 tarihinde tebliğ edildiği, yapılan tebligatın usulsüz olduğu, uyarı sonrası denetime devam eden sanığın bu kez 29.12.2014 ve 12.02.2015 tarihli Samba JR programlarına katılmadığının anlaşılması üzerine, sanığa tekrar yeni bir süre verilerek başvuru yapması konusunda ihtaratta bulunulmadığının anlaşılması karşısında; sanığın usulsüz tebliğ edilen ilk uyarıya uymamasının, kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etmesi olarak kabul edilemeyeceği gözetilmeden mahkûmiyetine karar verilmesi,
7) Suç tarihinde 15-18 yaş aralığında olan sanık hakkında sosyal inceleme raporunun alınmaması ve alınmama gerekçesinin kararda gösterilmemesi,
8) Hükmün gerekçe kısmında sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olduğu anlaşıldığından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verildiği yazılmışsa da, uyaptan alınan adli sicil kayıtları incelendiğinde sanığın kasıtlı bir suçtan mahkum olduğuna dair bir sabıka kaydına rastlanılmadığından, gerekçeye esas alınan mahkumiyet kararının denetime imkan verecek şekilde dosya içerisine alınmadan ve ilgili ilama ilişkin bilgilere yer verilmeden yeterli olmayan gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 24.02.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.