11. Hukuk Dairesi 2015/14597 E. , 2016/2141 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada .... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 31/03/2015 tarih ve 2015/12-2015/111 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın ,,, Şubesinden 04.06.2006, 17.03.2008, 24.02.2010 ve 09.05.2012 vade başlangıç tarihli ticari kredi kullandığını, bu kredilerden masraf ve kredi inceleme bedeli adı altında toplam 2.678,50 TL kesinti yapıldığını, ancak bunların müzakere edilmediğini, davalının sözleşme hürriyetine aykırı olarak sadece kendi çıkarları doğrultusunda sözleşme düzenlediğini, matbu sözleşmenin müvekkiline dikte edildiğini, tip sözleşmelerin genel işlem koşullarına aykırılık taşıdığını ileri sürerek şimdilik 1.000 TL"nin kesintilerin davalı bankanın hesabına girdiği andan itibaren mevduata uygulanacak en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 25.03.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 2.678,50 TL"ye çıkarmış ve kesinti tarihinden itibaren avans faizi işletilmesini istemiştir.
Davalı vekili, talebin zamanaşımına uğradığını, tacir sıfatıyla hizmet veren bankaların gördüğü hizmetin karşılığı olarak ücret, komisyon, masraf alabileceğini, tahsil edilen meblağın mevzuata uygun olduğunu, taraflarca aktedilen sözleşmelerin 4. maddesinde de davacının ücret ve masraf ödemeyi kabul ettiğini, mütemmim cüz mahiyetindeki geri ödeme planında masraf tutarının yazılarak davacıya verildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında çeşitli tarihlerde ticari kredi sözleşmeleri imzalandığı, kredinin kullanımı sırasında 2.678 TL masraf kesintisi yapıldığı, sözleşmenin kredi veren davalı banka tarafından önceden hazırlanmış standart sözleşme niteliğinde bulunduğu, iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olabilecek mahiyet taşıdığı, müşteri aleyhine sonuçlar doğuran bu sözleşme şartının önceden davalı banka tarafından tek taraflı olarak hazırlanmış standart sözleşmede yer alması nedeniyle kredi kullananın sözleşme içeriğine etki edemediğini ve sözleşme şartının kredi kullananla müzakere edilmediğini gösterdiği, sözleşmelerde yer alan davacının, davalı banka tarafından düzenlenecek tarifeye
göre bankanın talep edeceği her türlü ücret, komisyon ve masrafları ödeyeceğine dair hükmün yasa ve yönetmelik hükümleri karşısında haksız şart olduğu, bu şartın davacı yönünden bağlayıcının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 1.000 TL"ye dava tarihi 07.01.2015, 1.678,50 TL"ye ıslah tarihi 25.03.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasında imzalanan 04.08.2006, 17.03.2008, 24.02.2010 ve 09.05.2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmeleri uyarınca davalı banka tarafından kesilen masraf ve kredi inceleme bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davacı, davalı bankadan ticari kredi kullandığını, bu krediler uyarınca banka tarafından yapılan kesintilerin haksız olduğunu ileri sürmüştür. Anılan kredi sözleşmelerinin tümü Genel Kredi Sözleşmesi olup 6098 sayılı TBK"nın yürürlük tarihi olan 01.07.2012 tarihinden önce aktedilmiştir. 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 1. maddesinde ""Türk Borçlar Kanunu"nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, .. Borçlar Kanunu"nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir."" hükmü düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemece, dava konusu kredi sözleşmelerinin 04.08.2006, 17.03.2008, 24.02.2010 ve 09.05.2012 tarihli olduğu, somut uyuşmazlığa sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK"nın ilgili hükümlerinin uygulanması gerektiği ve ticari kredi mahiyetindeki kredi sözleşmeleri hakkında 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerinin uygulanma olanağının bulunmadığı nazara alınmaksızın sözleşmelerin standart sözleşme niteliğinde bulunduğu, iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olabilecek mahiyet taşıdığı, bankanın talep edeceği her türlü ücret, komisyon ve masrafların ödeneceğine dair hükmün haksız şart olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 29/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.