8. Hukuk Dairesi 2016/15495 E. , 2019/1750 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı alacaklı vekili, borçluya ait taş ocağında haciz işlemi yapılması sırasında haciz mahallinde hazır bulunan ... isimli şahsın taş ocağını davalı borçlu şirketin davalı üçüncü kişi şirkete devrettiğini, kendisinin de devralan üçüncü kişi şirketin taşeronluğunu yapan başka bir şirketin elemanı olduğunu beyan ettiğini, taş ocağında devredildiği iddia edilen şirkete ait vergi levhasına rastlanmadığı gibi, devralan şirket tarafından taş ocağındaki menkul malların kendilerine ait olduğuna ilişkin belge ve fatura da sunulmadığını belirterek, davanın kabulü ile istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı üçüncü kişi vekili, müvekkilinin 10.12.2012 tarihinde maden işletme ruhsatını dava dışı Karabela şirketinden devraldığını, söz konusu madende faaliyet gösteren borçlu şirketten de maden çıkarmada kullanılan bir kısım alet ve makinaların fatura karşılığında 14.12.2012 tarihinde satın alındığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu haciz sırasında davalı üçüncü kişi lehine istihkak iddiasında bulunan ... Alemdar’ın davacı üçüncü kişiyi temsile yetkili bir şahıs olmadığı, üçüncü kişinin hacizden itibaren yedi gün içinde istihkak iddiasında bulunmadığı, haciz işlemi davalı üçüncü kişiye ait maden ocağında yapılmış olup haciz mahallinde borçluya ait bir belge, evrak ya da tabelaya rastlanılmadığı, söz konusu adresin, borçluya ödeme ve icra emrinin gönderildiği adres yahut bu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı olduğu adres olmadığı ayrıca borçlu ile davalı üçüncü kişi arasında işletme devri olduğunu gösterir bir delil bulunmadığı, ispat külfetinin davacı alacaklının üzerinde olduğu, davacının karinenin aksini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, alacaklının İİK’nin 99. maddesine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için ön koşul, malın üçüncü kişi elinde haczedilmesi üzerine üçüncü kişi tarafından haczedilen mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı gibi sınırlı bir ayni hakka vs. dayanarak istihkak iddiasında bulunulmasıdır. İstihkak iddiası, tüzel kişilerde tüzel kişiyi temsile yetkili organlarca, gerçek kişilerde ise ya kendisi tarafından ya da bu kişiyi temsile yetkili kişilerce ileri sürülebilir. Tüzel kişiyi veya gerçek kişiyi temsil yetkisi olmayan kişinin yaptığı iddia, geçerli bir istihkak iddiası sayılmaz.
Somut olayda, Mahkemece her ne kadar geçerli istihkak iddiası bulunmadığı kabul edilmiş ise de davanın usulden reddi yerine esastan reddine karar verilmiştir. Bu durumda, dava konusu 11.11.2015 tarihinde yapılan haciz sırasında üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunan ... ...’ın üçüncü kişi şirkete bağlı alt taşeron şirketin çalışanı olduğu, anılan şahsın, üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunmaya yetkili olmadığı sabittir. Davalı üçüncü kişi tarafından hacizden itibaren İİK’nin 96/3. maddesinde belirtilen 7 günlük süre içerisinde yapılmış bir istihkak iddiası da bulunmamaktadır.
O halde davacı alacaklının İİK 99. maddesi hükümlerine göre istihkak davası açmakta hukuki yararı olmadığından 6100 sayılı HMK"nin 114/ h ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değilse de bu husus yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden ve hükmün redde ilişkin bölümü sonucu itibari ile doğrudur. Ayrıca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi halinde davalı yararına da Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 7/2. maddesi gereğince maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nispi vekalet ücreti de takdir edilmesi doğru olmamıştır.
Yyapılan bu yanlışlıkların giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden, 6100 sayılı HMK’nin ek geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’un 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Davacı alacaklı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile yukarıda gösterilen sebeple hüküm fıkrasının 5. bendindeki “...7955 TL üzerinden hesaplanan 954,70 TL nispi ....” ibaresinin çıkarılarak yerine "... 600,00 TL maktu ...." ibaresinin yazılmasına, yine hüküm fıkrasının 6. bendindeki “...7955 TL üzerinden hesaplanan 954,70 TL nispi ....” ibaresinin çıkarılarak yerine "... 600,00 TL maktu ...." ibaresinin yazılmasına, bu bölümün, düzeltilen bu şekli ile, gerekçesinin ise ise yukarıda gösterilen sebeple düzeltilen şekli ile ONANMASINA, taraflarca İİK"nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 20.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.