
Esas No: 2015/5651
Karar No: 2016/1736
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/5651 Esas 2016/1736 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... beldesinde bulunan 1325 parsel sayılı taşınmazın Güney sınırında aynı istikamete doğru bir miktar taşınmazının tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır. 1973 yılında yapılan tapulamada çekişmeli taşınmazın bulunduğu yer çalılık niteliiyle tescil harici bırakılmıştır.
Mahkemece; davacı yararına edinme koşulları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki, hükme dayanak alınan orman bilirkişi raporunda memleket haritasıyla kadastro paftası ölçekleri eşitlenip aplike edilmeyip taşınmaz memleket haritasında parsel bazında gösterilmiş olması nedeniyle denetime elverişli değildir. Davacı tarafından çekişmeli yere ait Sulh Ceza Mahkemesine ait beraat kararı bulunduğu belirtilmesine rağmen dava dosyası getirtilip keşifte uygulanmamıştır. Ziraat bilirkişisi raporu taşınmazın niteliğini belirleme hususunda da doyurucu değildir. Keşifte bilgilerine başvurulan yerel bilirkişi ve tanık beyanları, taşınmazdaki imar ve ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği ve zilyetlik hususunda yeterli olmayıp soyut beyanlar içermektedir. Ayrıca, imar ve ihya ile zilyedliğin tesbiti noktasında keşifte tanık beyanlarına başvurulmamıştır. Mahkemece, çekişmeli taşınmazlara komşu taşınmazlarla ilgili aynı şekilde, sonuçlanan veyahut halen devam eden tescil davaları bulunup bulunmadığı ... ve ... ile mahkeme yazı işleri müdürlüklerinden sorulmak suretiyle tesbit edilmemiştir.
Eksik inceleme ve araştırmaya, çelişkili ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayalı hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; mahkemece, öncelikle ... Sulh Ceza Mahkemesinin 2012/255 E. 2013/27 K. sayılı dava dosyası, en eski tarihli memleket haritaları ve dayanak oluşturan hava fotoğrafları ile dava tarihinden 15 veya 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritası, topografik fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro haritaları ile komşu parsellere ilişkin kadastro tesbit tutanak ve dayanakları ilgili yerlerden getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında halen ... Bakanlığı (... İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir yüksek ziraat mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, dava tarihinden 15 veya 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritası, topografik fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro haritaları, ceza mahkemesine ait dava dosyası ile komşu parsellere ilişkin kadastro tespit tutanak ve dayanakları çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E. K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E. K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapıları, bitki örtüsü ve çevreleri incelenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, çekişmeli taşınmazın miktarı ve konumuna göre 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi gereğince orman içi açıklığı niteliğinde olup olmadıkları, orman içi açıklıklarının zilyetlikle kazanılamayacağı gözetilmeli; taşınmazın zilyetlikle kazanılacak kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmağı imar ve ihyanın ne zaman tamamlandığı ne kadar süredir tarım alanı olarak kullanıldığı hususunda, taş ve toprak analizi de yaptırılmak suretiyle, ziraatçi bilirkişiden rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; yakın çevrede aynı şekilde başkaca tescil davası açılıp açılmadığı araştırılarak açılmış ise dava dosyaları getirtilerek bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; dava tarihine kadar davacılar yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; mahkeme gözlemi keşif tutanağına yansıtılmalı, keşifte hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı yanında, (murisler) yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri gözönünde bulundurularak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilmelidir.
Kabule göre de, keşifte belirlenen taşınmaz değeri üzerinden harç tamamlanmamış olması nedeniyle dava dilekçesinde belirlenen değer üzerinden davanın reddi sebebi aynı olan tüm davalılar yararına tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken keşifte belirlenen değer üzerinden her bir davalı yararına ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmiş olması da doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 16/02/2016 günü oy birliği ile karar verildi.