3. Hukuk Dairesi 2014/1593 E. , 2014/8721 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ŞANLIURFA 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/04/2012
NUMARASI : 2011/62-2012/208
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket tafından, kaçak elektrik tüketim bedelini ödemeyen borçlu hakkında Şanlıurfa 3. İcra Müd."nün 2010/9356 sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını davalı borçlunun icra takibine itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu, davalı borçlunun yapmış olduğu itirazın zaman kazanmak amaçlı ve kötü niyetli bir itiraz olduğunu belirterek, vaki itirazının iptaline takibin 16.404,37.TL. üzerinden devamına %40 icra inkar tazminatı ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, Şanlıurfa 3.İcra Müdürlüğünün 2010/9356 sayılı takip dosyasındaki takip tarihi itibariyle asıl alacak 12.065,76 TL ve takip tarihine kadar işlemiş olan faizin 636,46 TL olarak kabulü ile, bu miktarlar üzerinden itirazın iptaline, alacak likid olmadığı ve yargılamayı gerektirdiğinden davacı lehine icra inkar tazminatı verilmesine yer olmadığına, karar verilmiş, hüküm davalı ve davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1.maddesinde, ticari faaliyet çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisinin konusunu oluşturduğu; 2.maddesinin 3.bendinde, elektrik dağıtımlarının mal teslimi olduğu; 10/g maddesinde ise, elektrik enerjisi dağıtım veya kullanımlarında, bunların bedellerinin tahakkuk ettirilmesinin vergiyi doğuran olay olduğu açıklanmıştır.
3093 sayılı Radyo Televizyon Gelirleri Kanunu’nun 1.maddesinde, Türkiye Radyo- Televizyon Kurumuna devamlı ve yeterli gelir kaynağı sağlamak amacıyla hazırlanan bu Kanunun; radyo, televizyon, video ve birleşik cihazlardan alınacak ücretler, elektrik enerjisi hasılatından ayrılacak paylar ile çeşitli gelirlerin tahakkuk, tahsilat işlemlerini kapsayacağı; aynı kanunun 2.maddesinde ise, elektrik enerjisi hasılatından bu Kanuna göre ayrılacak payların kurumun gelirleri arasında bulunduğu açıklanmıştır.
Ayrıca, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 34. maddesi hükmünde, belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde elektrik ve havagazı tüketiminin, Elektrik ve Havagazı Tüketim Vergisine (BTV) tabi olduğu, aynı kanunun 35.maddesinde ise, Elektrik ve Havagazı tüketenlerin, Elektrik ve Havagazı Tüketim Vergisini ödemekle mükellef oldukları, belirtilmiştir.
Somut olaya gelince, mahkemece bilgisine başvurulan uzman bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, sadece KDV hesaplanmış ancak TRT payı ve BTV gibi vergiler dahil edilmeden kaçak elektrik bedeli hesaplanmıştır. Mahkemece benimsenen bu bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulmuştur. Davacı tarafın davalı kurum tarafından sunulan elektrik enerjisinden yararlandığı gözetildiğinde, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’na göre KDV matrahına dahil olan enerji dağıtım hizmet bedelinin KDV’sinden, TRT payından ve BTV gibi vergilerden sorumlu olacağı kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, dosyanın yeniden uzman bilirkişiye verilmesi, KDV, TRT payı ve BTV gibi vergiler dahil edilerek kaçak elektrik bedelinin hesaplanması konusunda bilirkişiden ek rapor alınması, davalının tahsilini istemekte haklı olduğu alacak miktarının bu şekilde belirlenmesi, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.