17. Hukuk Dairesi 2015/11695 E. , 2018/6047 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 05.06.2018 Salı günü davacı vekili Av. ... geldi. Davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkilinin davalı ..."tan ... Müdürlüğünün 2013/422 sayılı dosyasından alacaklı olduğunu, borçlunun tokinin ihale etmiş olduğu ... Devlet Hastanesi inşaatı nedeniyle Toki"den alacağının olduğunu, borçlunun bu alacağın davacı şirkete ödenmemesi amacıyla kendi yanında çalışanlardan biri olan ..."a paravan bir şirket olarak kurdurduğu diğer davalı şirket lehine temlikname düzenleyerek 3.000,00 TL"lik alacak temlikinde bulunduğunu, temlike konu alacağın muvazaalı olduğunu, davalı şirketin kurucusu ve ortağı olan ...’ın davalı ..."ın çalışanı olduğunu, davalı ... tan 3.000,00 TL alacağı olmasını gerektirecek bir hukuki ilişkisi olmadığını, bu denli yüklü bir alacağı olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, tarafların söz konusu temliknameyi düzenleyerek ve bu temliknameye dayalı olarak tokideki hak ve alacaklarını
paravan olarak kurulan davalı şirket adına ancak borçlunun yararına tahsil etme amacı güderek borçlunun alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla hareket ettiklerini,buna göre; fazlaya ilişkin haklarının, talep ve dava açma haklarının saklı kalmak kaydıyla öncelikle kötüniyetli davalıların Toplu Konut idaresi Başkanlığındaki hak ve alacaklarının davalılara ödenmemesi için üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, alacaklarının tahsili için temliknamenin muvazaa nedeniyle iptali ile hacizlerinin temliknamenin önüne geçirilmesine, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili; davalı ile diğer davalı arasında yapılan ticari iş gereği davalının diğer davalıdan da alacağının olduğunu, davalı yapmış olduğu iş gereği yapacağı iş yahutta imalatın veya temin ettiği edeceği malın karşılık bedeli olarak temlik aldığını, ortada tamamiyle devredilen bir para alacağı bulunmadığını, işin bitimi sonrasında oluşacak olan hak edişlerin devrinin söz konusu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davalı şirketleri arasında "Organik Bağ" bulunduğu davacı tarafça ispatlanamadığından, tanıkların yapılan temlikin muvazaalı olduğuna dair birinci Derece bilgi ve görgüsü de olmadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava BK"nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir.
Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277.maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Davanın kabulüne karar verebilmek için borçlu ve sonrasında yapılmış bir devir var ise bu devirlerin tümümün muvazaalı olarak yapılması gerekmektedir.
Davacı vekili, dava dilekçesi ile; borçlunun TOKİ’den olan alacağının davacı şirkete ödenmemesi amacıyla kendi yanında çalışanlardan biri olan ..."a
paravan bir şirket olarak kurdurduğu diğer davalı şirket lehine alacak temlikinde bulunduğunu, davalı şirketin kurucusu ve ortağı olan ...’ın davalı ..."ın çalışanı olduğunu, davalı ... tan 3.000,00 TL alacağı olmasını gerektirecek bir hukuki ilişkisi olmadığını, bu denli yüklü bir alacağı olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu,tarafların söz konusu temliknameyi düzenleyerek ve bu temliknameye dayalı olarak tokideki hak ve alacaklarını paravan olarak kurulan davalı şirket adına ancak borçlunun yararına tahsil etme amacı güderek borçlunun alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla hareket ettiklerini iddia etmektedir.
Mahkemece; davalılar arasında "Organik Bağ" bulunduğunun davacı tarafça ispatlanamadığı, tanıkların yapılan temlikin muvazaalı olduğuna dair birinci derece bilgi ve görgüsünün olmadığı, davalılardan temlik alanın asıl takip borcundan haberdar olduğu ya da haberdar olabilecek durumda olduğunun da ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de; organik bağın incelenmesi yönünden yeterli araştırma yapılmamıştır.
O halde; mahkemece, davalılar arasındaki organik bağın incelenmesi yönünden davacının iddiasına göre davalı 3.kişi ...’ın davalı borçlu ...’ın şirketinde çalışıp çalışmadığı konusunda gerekli araştırma yapılmalıdır. Buna göre davalı şirketlerin kurulduğu tarihten bugüne kadar tüm ticaret sicil kayıtları getirilip şirketin kuruluş ve ortakları belirlenip, ... kayıtlarının da getirtilerek davalı 3.kişi ...’ın iddiaya göre borçlu ...’ın şirketinde çalışıp çalışmadığı belirlenerek toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.630,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 18/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.