3. Hukuk Dairesi 2014/1696 E. , 2014/8702 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : GAZİANTEP 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/09/2013
NUMARASI : 2012/335-2013/658
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkiline ait 430 numaralı parsel ile davalıya ait 434 numaralı parselin komşu parseller olduğunu, müvekkilinin bu taşınmazı 2000 yılında satın aldığını, o tarihten bu yana 12 yıldır taşınmaza muhtelif nitelik ve sayıda ağaçlar diktiğini, dikilen bu ağaçların bir kısmının davalının taşınmazı içerisinde kaldığının sonradan anlaşıldığını, ağaçların sökülüp alınmasının mümkün olmadığını belirterek; davalının taşınmazı içerisinde bulunan ağaçların bedeline ilişkin olarak; 5.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle talebini artırarak, toplam 10.955,00 TL tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iyiniyetli olmadığını ve davacının talebinin zamanaşımına uğradığını savunarak; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hesaplama doğrultusunda; davanın kabulü cihetine gidilerek; 10.955,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyize konu uyuşmazlık, davacı tarafından dikilip yetiştirilen ve davalının taşınmazında kaldığı anlaşılan ağaçlar yönünden, davalının sebepsiz zenginleşip zenginleşmediği ve davalının sebepsiz zenginleştiğinin kabulü halinde davacıya karşı sorumlu olduğu miktarın ne kadar olacağı hususunda toplanmaktadır.
Somut olayda davacı, başkasına ait taşınmaza ağaç dikip yetiştirdiğinden taraflar arasındaki uyuşmazlığın; TMK"nın 729. maddesi yollamasıyla 722 ve devamı maddeleri gereğince çözümlenmesi gerekmektedir.
Türk Medeni Kanunu"nun 729. maddesinde; bir kimsenin başkasının fidanını kendi arazisine yada kendisinin veya bir üçüncü kişinin fidanını başkasının arazisine dikmesi halinde, başkasının malzemesini kullanarak yapılan yapılara veya taşınır yapılara ilişkin hükümlerin bunlar hakkında da uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
TMK"nın 722. maddesinde ise; bir kimsenin kendi arazisindeki yapıda başkasının malzemesini ya da başkasının arazisindeki yapıda kendisinin veya bir başkasının malzemesini kullanması halinde bu malzemenin arazinin bütünleyici parçası olacağı ancak sahibinin rızası olmaksızın kullanılmış olan malzemenin sökülmesinin aşırı zarara yol açmaması halinde malzeme sahibinin, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere bunların sökülüp kendisine verilmesini isteyebileceği, aynı koşullar altında arazinin malikinin de rızası olmaksızın yapılan yapıda kullanılan malzemenin gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere sökülüp kaldırılmasını isteyebileceği hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 723. maddesi gereğince malzeme sökülüp alınamazsa arazi maliki, malzeme sahibine uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür. Yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyi niyetli değilse, hâkimin hükmedeceği miktar, bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir.
Bu bağlamda davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesinde, 14.02.1951 tarih ve 1949/17 - 1951/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca davacının iyi niyetli olup olmadığının mahkemece kendiliğinden gözönünde tutulması gerekir.
Bu bilgiler ışığında somut olayı irdelediğimizde; davacının kendisine ait olmayan taşınmaz üzerine ağaç diktiği için iyiniyetli olmadığı, buna göre de sadece TMK"nın 723.maddesi gereğince asgari levazım bedelini davalıdan talep edebileceği açıktır.
Gerek öğretide, gerekse uygulamada asgari levazım değerinin, tüm malzemenin işçilik ve bakım giderlerinin gözetilmeksizin, piyasadaki en düşük değerlerinden, yapım ve dikim yılı veya yıllarına göre yıpranma payı düşüldükten sonra elde edilecek miktar şeklinde hesaplanacağı benimsenmiş bulunmaktadır. Oysa ki; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, asgari levazım değerine ilişkin bir tesbit yapılmamıştır.
Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözönünde bulundurularak, asgari levazım bedeli konusunda bilirkişiden rapor alınıp, hesaplanacak bu bedel üzerinden davanın kabulü gerekirken, davacının iyniyetli olmadığı gözardı edilerek eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.