3. Hukuk Dairesi 2014/778 E. , 2014/8653 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : CİDE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/07/2013
NUMARASI : 2010/409-2013/143
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin kaptan olup sürekli seyahatte olması nedeniyle SS Sahil Yapı Kooperatifi bünyesinde bulunan D Blok 3 nolu daire üyelik hakkının davalı kız kardeşi üzerine devir edildiği, banka havaleleri ile ödemelerin kendisi tarafından yapıldığı, ancak davalının devire yanaşmaması nedeniyle 58.175,00 TL bedelin güncellenmek suretiyle davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davalı; kooperatif üyeliğinin kendisine ait olduğunu, havale ile gelen miktarın eşinin maaşı olduğunu, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, sebepsiz zenginleşme davasının kabulü ile bilirkişi tarafından belirlenen 114.292,86 TL.nin davalıdan tahsili cihetine gidilmiş, hüküm, süresinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Nitekim 6100 sayılı HMK"nun 33.maddesi ve 04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı YİBK"na göre olayları izah taraflara, kanunları resen uygulamak ve dolayısıyla hukuki nitelendirmede bulunmak hakime ait bir görevdir.
Dava, inanç sözleşmesine dayanan alacak isteminden ibarettir.
İnançlı işlemlerde, başkasına bir hak devreden tarafa inanan, bir hakkı devralan tarafa da inanılan denilmekte, inanılan tarafın elde ettiği hakkı, taraflarca güdülen amaç sona erince veya gerçekleşince inanana ya da üçüncü bir kişiye devretme taahhüdünü taşıyan sözleşmeye de inanç sözleşmesi denilmektedir (Tekinay/ Akman/ Burcuoğlu/ Altop, Tekinay Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 1988, sh.560) .
5.2.1947 gün 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere, inançlı işleme dayalı bir dava, ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Başka bir ifade ile davacı, iadei ferağda bulunulmak kaydıyla yapıldığı konusundaki iddiasını ancak yazılı delille ispat edebilir. Oysaki dava konusu olayda yapılan işlemi hükümden düşürecek güçte bir yazılı belge ibraz edilmemiştir. Miktar itibariyle davada tanık da dinlenemeyeceğinden, davalının muvafakatları bulunmamasına rağmen mahkemece davada tanık dinlenmesi ve dinlenilen tanık sözlerine itibar edilerek hüküm kurulması isabetsizdir. İnanç sözleşmesi, yazılı belge ile kanıtlanamadığına göre, davacının ayın isteme hakkının bulunmadığı bir yerde, taşınmazın bedelini talep etme hakkı da bulunmamaktadır. Ne var ki, davacı dava dilekçesinde “deliller” kısmında “her türlü delil” demek suretiyle “yemin” deliline de dayanmış olduğundan davadaki iddiası konusunda davalıya yemin yöneltmeye hakkı bulunduğu hatırlatılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, sözleşmenin hukuki nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek ve eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırıdır.
Kabule göre de, davada, banka havalesi ile davalıya gönderilen 58 175,00 TL"nin güncellenmiş karşılığı talep edilmiştir. Taraflar arasında inanç sözleşmesi bulunmakta olup, ispat edilmesi durumunda ancak bu sözleşme gereğinin yerine getirilmesi veya aynen ifanın mümkün olmadığı durumlarda ise sözleşmeye aykırılık nedeniyle tazminat talep edilebilir. Bu durumda, ortada yukarıda ifade edildiği gibi, geçersiz bir satış sözleşmesi bulunmadığından dolayı, olayda denkleştirici adalet ilkesinin uygulama yeri bulunmamaktadır. Mahkemece, bilirkişi raporu ile güncellenen miktarın hüküm altına alınması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.