1. Hukuk Dairesi 2014/10589 E. , 2015/7175 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : HATAY 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/03/2014
NUMARASI : 2011/107-2014/162
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece elatmanın önlenmesi davasının reddine, ecrimisil davasının kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar ve davalı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, duruşmalı temyiz incelemesi isteyen davacıların temyizden feragatları nedeniyle duruşma isteği reddedilerek, Tetkik Hakimi "ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları Avni adına kayıtlı 1624 parsel sayılı taşınmazdaki dükkanı, murisin ölümünden sonra uzun yıllardan beri mirasçılardan Cihad"ın eşi olan davalı M.. S.."in kullandığını ileri sürerek elatmanın önlenmesine ve son 10 yıl için 20.000,00 TL ecrimisilin tahsiline karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında Avni "in terekesine temsilci tayin edilmiş ve tereke temsilcisi davayı takip etmiştir.
Davalı, çekişme konusu dükkanı eşi olan paydaş Cihad"ın çalıştırdığını dükkanla sadece evrak üzerinde ilgisinin bulunduğunu, davacılar ile eşi Cihad arasında varılan anlaşma sonucu fiili kullanma ve yararlanma biçiminin oluştuğunu, mirasçıların uzun süre bu durumu benimsediklerini, taşınmazda davacılar tarafından kullanılan dükkanlar da bulunduğunu, ecrimisilin geriye dönük en fazla 5 yıl için istenebileceğini belirterek davanın reddini savunmuş,Münire"nin eşi Cihad, davalı yanında davaya müdahil olmak istemiştir.
Mahkemece, davacıların taşınmazda kullandıkları yer bulunduğu gerekçesiyle elatmanın önlenmesi davasının reddine, ecrimisil davasının kısmen kabulüne, Cihad"ın müdahale talebinin reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; bahçe ve ev vasıflı çekişmeye konu 1624 parsel sayılı taşınmazın davacıların mirasbırakanı Avni adına kayıtlı olduğu, Avni "in 14.02.1998 tarihinde, eşi Safiye Sevim"in ise 15.04.2010 tarihinde öldükleri, geriye mirasçı olarak davacı çocuklarının yanı sıra davalı Münire"nin eşi Cihad ve dava dışı Suat isimli çocuklarını bıraktıkları, mahalinde yapılan uygulama neticesinde dava konusu taşınmaz üzerinde fiilen dört adet dükkandan oluşan bir yapı bulunduğu, vergi kaydı davalı adına olup davalının eşi ile birlikte elektronik mağazası olarak kullandıkları taşınmazda üç adet dükkan daha bulunduğu anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmazda davalının eşinin paydaş olduğu, mülkiyet hakkı sahibi olmayan davalının, eşinin sağ olması sebebi ile üçüncü kişi konumunda olduğu tartışmasızdır. Ne var ki; davalı çekişme konusu bölümü eşine teban kullandığını savunmuştur.
Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir.
4721 s. Türk Medeni Kanunun (TMK) 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 237, Tapu Kanununun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında TMK"nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK"nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
Somut olaya gelince, mahkemece yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde bir araştırma ve değerlendirme yapılmış değildir.
Hâl böyle olunca, yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca çekişmeye konu taşınmazda tüm paydaşları bağlayan fili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığının, oluşmuş ise değer üç dükkanın kimin kullanımına terk edildiğinin saptanması, fiili kullanma biçimi oluşmamış ise davacıların çekişme konusu taşınmazda az veya çok çekişmesiz olarak tasarruf ettikleri bir yer bulunup bulunmadığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, bu belirlemeler sonucunda fiili kullanma biçiminin oluştuğu ve dava konusu dükkanın davalının eşine bırakıldığının saptanması, ya da fiili kullanım biçimi oluşmamış olsa bile davacıların az veya çok kullandıkları bir bölümün bulunduğunun belirlenmesi halinde, davalının eşine teban kullanması sebebi ile davanın reddedilmesi, fiili kullanma biçiminin oluşmaması halinde dahi davacı İlhami"nin dükkanlardan ikisinin kirasını aldığı saptandığından bu davacı yönünden davanın tümden reddine karar verilmesi, belirlemeler çerçevesindeecrimisilin değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek sonuca gidilmiş olması doğru değildir.
Hükmü temyiz eden davacılar vekili vekâletnamesindeki yetkisine dayanarak temyizden feragat ettiğini bildirdiğinden davacıların temyiz dilekçesinin feragat nedeniyle reddine, davalının temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerinde olup kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.