10. Hukuk Dairesi 2020/7840 E. , 2021/7288 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Dava, davacıya yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti ile aksine Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı, 506 SY nın 60. Maddesine göre davacının aylık bağlama koşullarını taşıdığını, 15 yıl sigortalılık süresi ve 3600 gün koşullarının var olduğunu belirterek yaşa bakılmaksızın aylığa hak kazandığının tespitini ve Kuruma başvuru yaptığı tarihten 30/09/2011 tarihinden itibaren davacıya aylık bağlanması gerektiğinin tespitini istemiştir.
II-CEVAP
Davalı Kurum vekili, yetki, süre ve husumet itirazında bulunmuş, davacının % 40 malul olduğu için emekli olabileceğinin belirtildiği, daha sonra % 18 maluliyeti bulunduğundan aylık bağlanmadığı gerekçesi ile davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, Adli tıp raporu ile davacının %40 ın üzerinde malul olduğu ve 1985’den itibaren maluliyeti bulunduğu anlaşıldığından davacıya 01/10/2011’den itibaren maluliyet aylığı bağlanması gerektiği gerekçesiyle, davacının davasının kabulü ile, davacıya 01/10/2011’den itibaren 506 SY nın geçici 87/1 ve 60/C-b maddeleri kapsamında maluliyet aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, 506 sayılı Kanuna 06.08.2003 günü yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanunun 54. maddesiyle eklenen Geçici 87. maddede, "506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 60. Maddesinin (c) bendinin (b) alt bendinde yapılan değişikliğin uygulanmasında; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte; a) 12 yıl ve daha fazla sigortalılık süresi bulunanlar hakkında sakatlık derecesi ne olursa olsun bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte bulunan hükümler uygulanır" düzenlemesi gereğince önceki düzenleme olan 506 sayılı Yasanın 60/C-b hükmü" Sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış durumda bulunan sigortalılar yaşları ne olursa olsun, en az 15 yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3600 gün malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak şartıyla yaşlılık aylığından yararlanırlar" hükmü gereğince davacının 01.08.1985 tarihinden itibaren 15/04/1996-30/11/2010 tarihleri arasında 4370 gün 4/1-a kapsamında sigortalılığı bulunduğu, 16/04/2013 tarihli tahsis talebi üzerine, 19.04.2013 onay tarihli karar ile 01.05.2013 tarihinden itibaren, 506 Sayılı Kanunun geçici 87/c bendi gereğince tahsis talep tarihinde bulunduğu 30.09.2011 tarihine kadar 7854 gün prim ödemesinin bulunduğu, sakatlık indirim oranının % 40 olduğunun Adli Tıp raporları ile saptandığı ve tahsis talebini takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına dair mahkemenin maddi vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı SGK Başkanlığı vekili, Sağlık Kurulu Raporunda maluliyet oranının %18 olarak belirlenmesi ve Maliye Bakanlığınca onaylanması üzerine 30.09.2011 tarihinde yapmış olduğu tahsis talebi emeklilik şartları sağlanamadığından reddedildiğini, kurum işleminin yerinde olup, herhangi bir hata bulunmadığını belirterek kararı temyiz etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
5510 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun, yaşlılık aylığından yararlanma şartları başlıklı 60. maddesi; sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanmaya hak kazananların 15 yıldan beri sigortalı olmaları ve 3600 gün yaşlılık, malullük, ölüm sigortası primi ödemiş olmaları halinde yaşlılık aylığı bağlanabileceği hükmünü taşımakta iken, 29.07.2003 tarihli 4958 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik düzenlemede, "...C)... b) Sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış durumda olan sigortalılardan; ilgili mevzuatı uyarınca, I. derece sakatlığı olanlar yaşları ne olursa olsun en az onbeş yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3600 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak, II. derece sakatlığı olanlar yaşları ne olursa olsun en az onsekiz yıldan beri sigortalı olmak ve en az 4000 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak, III. derece sakatlığı olanlar yaşları ne olursa olsun en az yirmi yıldan beri sigortalı olmak ve en az 4400 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmaları şartıyla yaşlılık aylığından yararlanırlar. Sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanması dolayısıyla yaşlılık aylığına hak kazanarak yaşlılık aylığıalanlar Kurumca kontrol muayenesine tabi tutulabilir." hükmüne yer verilmiştir. 4958 sayılı Kanunun 54. maddesiyle eklenen (Aynı Kanunun) geçici 87. maddesi ise, "506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 60 ıncı maddesinin (C) bendinin (b) alt bendinde yapılan değişikliğin uygulanmasında; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte; a) 12 yıl ve daha fazla sigortalılık süresi bulunanlar hakkında sakatlık derecesi ne olursa olsun bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte bulunan hükümler uygulanır..." hükmünü taşımaktadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 12.04.1967 doğumlu davacının 01.08.1985–30.08.2011 arasında fasılalı 7090 gün 4/1-a maddesi kapsamında hizmeti bulunduğunun görüldüğü, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından 30.09.2011 tarihli tahsis talebi üzerine, 11.10.2011 tarihli yazısında “506 sayılı kanuna tabi ilk işe başlama tarihi 01.05.1985 olduğu, buna göre, 506 sy.kanunun değişik geçici 81 A maddesinde 01.05.1085 tarihinde ilk defa sigortalı olarak işe başlayanların yaşlılık aylığına hak kazanabilmesi için 25 yıllık sigorta süresini, 49 yaş hadlerini ve 5300 prim gün sayısını tamamlamaları, ilk işe giriş tarihiniz olan 01.08.1985 tarihinden 30.08.2011 tarihine kadar toplam 7090 prime esas gün sayısı mevcut olduğu, sigortalılık süresi ile gün sayısı şartlarının oluştuğunu, ancak yaş haddi şartının oluşmadığını, bu şartı 12.04.2016 tarihinde dolduracağı ve sakatlık derecesi %18 olduğundan tahsis talebinin işlemden kaldırıldığının” bildirildiği anlaşılmaktadır.
Davacı hakkında farklı Devlet Hastanelerinden farklı tarihlerde verilen farklı oranlı sağlık raporları mevcut olup, Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 14/06/2017 tarihli raporunda 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan özürlülük ölçütü, sınıflandırılması ve özürlüler hakkında verilecek sağlık kurul raporları hakkında yönetmeliğe göre özür oranının %47 olduğunun mütalaa olunduğu, Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 06/12/2017 tarihli raporunda özürlülük oranı başlangıç tarihinin kişinin kurulda yapılan muayene tarihi olan 10/04/2017 tarihi olarak kabulü gerektiği, dosyada mevcut özürlü sağlık kurulu raporlarının dayanağı olan tıbbi tetkik ve muayene rapoları dava dosyasında mevcut olmadığından daha önceki tarihlere yönelik ileri bir yorum yapılamadığı, Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 05/09/2018 tarihli raporunda, Elazığ Devlet Hastanesinin sağlık kurul raporu, daha sonraki çeşitli sağlık kurulu raporlarında ve Kurulda yapılan muayenesinde de bulguların tespit edildiği cihetle arazların kalıcı olduğu, rapor tarihindeki bulgularla verilen özürlülük oranının geçerli yönetmeliğe uygun olduğu, şahsın %40 özürlülük oranının başlangıç tarihinin 12.12.1985 tarihi olduğunun kabülü gerektiği bildirilmiştir.
Davacının yaşlılık aylığı tahsisini gerektirecek düzeyde malul sayılmayı gerektirecek hastalık veya özrünün bulunup bulunmadığının tespiti için, Adli Tıp 2.Üst Kurulundan çelişkileri giderecek şekilde yine bu konudaki tüm mevzuat kapsamında ayrı ayrı değerlendirilmek suretiyle rapor alınarak, davacının özürlülük oranı tereddüde yer vermeyecek şekilde belirlenmeli ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1. Maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 31/05/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.