10. Hukuk Dairesi 2016/10408 E. , 2017/399 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, 5510 sayılı Yasanın 28’inci maddesi kapsamında özür durumuna göre 01.09.2011 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti ve ödenen primlerin iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne, 01.08.2012 tarihi itibarıyla 5510 sayılı Yasanın 28/5 maddesi gereği malulen emekliliğe hak kazandığının tespitine, davacının fuzulen yatırdığı 324,47 TL primin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı ve davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
20.03.1972 doğumlu ve 01.06.1995-05.08.2002 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa kapsamında zorunlu, 06.08.2002-24.08.2011 tarihleri arasında kendi nam ve hesabına dayalı sigortalılığı nedeniyle 1479 sayılı Yasa kapsamında (5510 sayılı Yasanın 4’üncü maddesinin b bendi kapsamında) zorunlu sigortalı olan davacının davalı kurumdan 5510 sayılı Yasnaın 28’inci maddesi kapsamında yaşlılık aylığı tahsisi talebine dair 24.08.2011 tarihli dilekçesi üzerine davalı kurumca, önce 1479 sayılı Yasanın 28. vd. maddeleri ile 5510 sayılı Yasanın 25’inci maddesi kapsamında maluliyet sigortası kapsamındaki prosedür işletilmek suretiyle inceleme yapılmış ise de, davacının 31.08.2012 tarihli itiraz dilekçesi üzerine, 5510 sayılı Yasanın 28’inci maddesi kapsamında 11.07.2012 tarihinde aldırılan ... Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Blim Dalı Kurulu Raporu esas alınarak %60 özür oranı ile 01.09.2012 tarihinden itibaren ve bu tarihe kadar sigortalı sayılmak suretiyle yaşlılık sigortası kapsamında aylık bağlandığı, uyuşmazlığın ise davacının ilk kez talepte bulunduğu 24.08.2011 tarihine göre yaşlılık sigortasından aylık bağlanıp bağlanamayacağı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
Dava, davacının özürlülüğü nedeniyle yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa"nın 28. maddesidir.
5510 sayılı Yasa"nın 28. maddesinde; "" ... Sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce 25 inci maddenin ikinci fıkrasına göre malûl sayılmayı gerektirecek derecede hastalığı veya engelliliği bulunan ve bu nedenle malûllük aylığından yararlanamayan sigortalılara, en az onbeş yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3960 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla yaşlılık aylığı bağlanır.
Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, Kurum Sağlık Kurulunca çalışma gücündeki kayıp oranının;
a) % 50 ilâ % 59 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 16 yıldan beri sigortalı olmaları ve 4320 gün,
b) % 40 ilâ % 49 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 18 yıldan beri sigortalı olmaları ve 4680 gün, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla ikinci fıkranın (a) bendindeki yaş şartları aranmaksızın yaşlılık aylığına hak kazanırlar. Bunlar 94 üncü madde hükümlerine göre kontrol muayenesine tâbi tutulabilirler.
... değişik sekizinci fıkra: 17/4/2008-5754/16 md.) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen yaşlılık aylıklarından yararlanabilmek için, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalının çalıştığı işten ayrıldıktan, (b) bendinde belirtilen sigortalının sigortalılığa esas faaliyete son verip vermeyeceğini beyan ettikten sonra yazılı istekte bulunmaları, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen sigortalıların ise istekleri üzerine yetkili makamdan emekliye sevk onayı alındıktan sonra ilişiklerinin kesilmesi şarttır."" hükmü öngörülmektedir.
01.10.2008 tarihinde 5510 sayılı Kanunun hükümlerinin de yürürlüğe girmesiyle birlikte 11.10.2008 tarihli Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği kabul edilmiş iken, Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği 28727 sayılı ve 03.08.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak 01.09.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Yukarıda bahsedilen Yönetmelikler incelendiğinde, 5510 sayılı Yasanın 28’inci maddesi kapsamında yaşlılık sigortası kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücü kaybı (özür) oranlarının tespiti hakkında ayrıca bir değerlendirme yapıldığı ve 2008 tarihli Yönetmeliğin 16’ncı maddesi ile “Kanunun 28 inci maddesinin dördüncü ve beşinci fıkralarında belirtilen sigortalıların Kurum Sağlık Kurulunca çalışma gücü kaybı tespitinde, 16.7.2006 tarihli ve 26230 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik esas alınır.” Hükmü ve 2013 tarihli Yönetmeliğin de 13’üncü maddesinde “Kanunun 28 inci maddesinin beşinci fıkrasında belirtilen çalışma gücü kaybı tespitinde, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik esas alınır.” Şeklindeki düzenleme ile özrü nedeniyle yaşlılık aylığı talepleri bakımından durumun tespitinde bu yönetmelik hükümlerinin esas alınacağı kabul edilmiştir.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında, Mahkemece Anayasaya aykırılık iddiası hakkında verilen karar isabetli ise de, 2829 sayılı Yasa kapsamında hizmetleri birleştirilecek olan davacının son sigortalılığı 5510 Sayılı Yasanın 4’üncü maddesinin b bendi kapsamında olmakla, her ne kadar 1479 sayılı Yasada bu yönde bir hüküm bulunmamakta ise de, 5510 sayılı Yasa kapsamında kendi nam ve hesabına çalışan sigortalılar hakkında ilk kez getirilen 28’inci maddenin yukarıda belirtilen hükmü ile yaşlılık tahsisi için aranan diğer şartlarının davacı hakkında uygulanması gereği ile Mahkemece Adli Tıp Kurumundan değinilen “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri dikkate alınarak özür durumunun ve başlangıç tarihinin belirlenmesi ile sonucuna göre tahsis talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Kabule göre de, iadesine karar verilen primin içerisinden ... Destek Primlerinin düşülmesi gereğinin dikkate alınmaması isabetsizdir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme ve eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum avukatı ve davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 24.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.