14. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/1264 Karar No: 2016/6223 Karar Tarihi: 24.05.2016
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/1264 Esas 2016/6223 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2016/1264 E. , 2016/6223 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.08.2014 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 06.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle tayin olunan 24.05.2016 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ... ile karşı taraftan davalı vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı, komşu parsel maliki davalı şirketin taşınmazı üzerinde yaprak salamura fabrikası bulunduğunu ve davalı şirketin fabrikanın tuz, sodyum ve başka kimyasallar içeren sularını davacının parseline akıttığını, davacının parseline diktiği fidanların kurumasına neden olduğunu, toprağın ıslahı, yeni asma fidanı dikilmesi ve geç ürün elde etmekten oluşan 107.144 TL zararının davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı, fabrikanın suyunun kanalizasyon şebekesine bırakıldığını, davacının taşınmazındaki tuzluluğun fabrikadan kaynaklanmadığını, zararın davacının sulamada kullandığı suyun tuzluluk oranı ve fidanların mevsiminde dikilmemesinden kaynaklanabileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, taşınmazdaki tuzluluk oranının zamanla oluştuğu, davacının taşınmazı satın almasından önceki etkenlerin bu zarara etki ettiği, taşınmaz satın alındığında, mevcut zarar zaten taşınmazda var ise, davacının ayıba karşı tekeffül hükümlerine dayanarak önceki malikten zararının tazmini yoluna gitmesi gerektiği davalıdan zararının tazminini isteyemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat isteğine ilişkindir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat davalarında öncelikle davacının uğramış olduğu zararın miktarının bilirkişi aracılığı ile tespit edilmesi, tazminatın bu zarara göre tayin ve takdir edilmesi gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki, tazminat miktarı hiçbir zaman zararı aşamaz. Ancak, davacının zararın artmasında kusuru varsa, tazminat miktarı 6098 sayılı Borçlar Kanununun 52. maddesine göre indirilmeli veya tamamen ortadan kaldırılmalıdır. TMK’nun 737 ve 730. maddelerinden doğan sorumluluk kusura bağlı bir sorumluluk olmadığından, davalının kusursuz olması tazminat miktarının düşürülmesinde etkili olamaz. Somut uyuşmazlıkta, davacının maliki olduğu 2812 parsel sayılı taşınmazın davalıya ait 2836 parsel sayılı taşınmaza sınır olan kısımlarında topraktaki tuz miktarının diğer alanlara göre daha yüksek olduğu bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Bu durumda mahkemece, komşuluk hukukuna aykırı bir davranış bulunup bulunmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.350,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.05.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.