10. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/8909 Karar No: 2017/356 Karar Tarihi: 23.01.2017
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/8909 Esas 2017/356 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2016/8909 E. , 2017/356 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi:İş Mahkemesi
Dava, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı gerekçesiyle; davalı ...’ya yersiz ödenen aylıkların tahsili amacıyla yapılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali, %20 az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar Tetkik Hakimi ... tarafından okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Hakkında verilen boşanma kararı 27.05.2002 tarihinde kesinleşen davalı hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla 506 sayılı Kanun kapsamında bağlanan ölüm aylığı davalının boşandığı dönemde eski eşiyle fiilen birlikte yaşadığının 08.02.2012 tarihli, 26 sayılı sosyal güvenlik denetmen raporu ile tespit edilmesi üzerine kesilmiş olup, davalıya 21.10.2008-20.03.2012 tarihleri arasında yersiz ödenen 24.576.39 TL aylıklar nedeniyle borç tahakkuk ettirildiği, davacı kurum tarafından yapılan ilamsız icra takibine davalının itiraz etmesi üzerine iş bu davayla itirazın iptali ile %20 az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesinin talep edildiği, mahkemece de davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatının reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin ikinci fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. İnceleme konusu davada; davalının boşandığı eşi ... adres bilgileri raporunda 2009 yılında ... Köyü ... Mevkii ... adresini bildirmiş olduğundan ... Köyünden usulüne uygun zabıta araştırması yapılarak dava konusu dönem içerisinde eski eş ...’nın burada ikamet edip etmediğinin tespit edilmesi, ihtilaf konusu dönemde görev yapan köy muhtar ve azalarının tespit edilerek, mahkemece re’sen tespit edilecek komşular ile birlikte tanık sıfatıyla dinlenilmeli eksik hususlar giderildikten sonra “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirilmeli elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır. Ayrıca davanın yasal dayanaklarından olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 67. maddesinin ikinci fıkrasında “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; ... diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, ... hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere uygun bir tazminatla mahkûm edilir” hükmü öngörülmüştür. Buna göre, itirazın iptali davalarında tarafların talebi halinde icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekmektedir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde, davacı ve davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 23.01.2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.