14. Hukuk Dairesi 2016/1745 E. , 2016/6186 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.12.2003 gününde verilen dilekçe ile inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ve araç kaydının iptali olmazsa tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 16.10.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, inanç sözleşmesine dayalı olarak dava konusu 304 parsel numaralı taşınmazın 1/2 hissesi ile ... plakalı aracın trafik kaydının iptali ile davacı adına tescili, ikinci kademede tazminat istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, daha önce davanın kabulü ile 304 parsel sayılı taşınmazın 1/2 hissesi ile ... plakalı aracın trafik kaydının iptaline ve davacı adına tesciline karar verilmiş, davalılar vekilinin temyizi üzerine karar Dairemizce; "..... davacının dosyaya sunduğu; ... Noterliğinin 19.07.1999 tarihli taahhütnamesi, 20.10.2003 vade tarihli senet ve ...na yazılan yazı yukarıdaki içtihadı birleştirme kararında belirtilen nitelikte inanç sözleşmesini kanıtlamaya yeterli yazılı delil veya delil başlangıcı niteliğinde belgeler olmadığından, dolayısıyla davacı tarafından inanç sözleşmesi kanıtlanamadığından davacının dava konusu taşınmazın mülkiyet aktarımı ile ... plakalı araç üzerinde hak sahibi bulunduğuna ilişkin istemlerinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
Ayrıca, davacının ikinci kademede tazminat istemi de bulunduğundan davacının bu hususta dayandığı deliller değerlendirilerek sonucuna göre olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuştur.
Dairemizin bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda mahkemece, 304 parsel sayılı taşınmaz ile ... plakalı araca ilişkin mülkiyet aktarımı davasın reddine, davacının terditli olarak ileri sürdüğü tazminat talebinin de reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.
İnanç sözleşmesi, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.
Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı HMK’nın 202. maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; dosya kapsamına ve toplanan delillere göre davacı inanç sözleşmesine dayalı iddialarını ispatlayamamıştır.
Ancak, TBK"nın "Borç tanıması" başlıklı 18. maddesine göre borcun sebebini içermemiş olsa bile borç tanıması geçerlidir. Bu nedenle noter marifetiyle düzenlenen 19.07.1999 tarihli taahhüt geçerli olduğundan taahhütname gereğince davacının tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.05.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.