11. Hukuk Dairesi 2015/4580 E. , 2016/2044 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 23.10.2016 tarih ve 2009/301-2014/375 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 23.02.2016 günü hazır bulunan davacı vekili Av.... ile davalı vekili Av. .... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketçe müvekkiline ait tescilli tasarımların aynen üretilerek satışa arz edildiğini, ticari amaçla elde bulundurulduğunu, tanıtma yönelik vasıtalarında davacıya ait ürün kodlarının dahi birebir kullanıldığını, ayrıca davacıya ait tescilli olmayan tasarımlar ve kodlama sistemi de taklit edilerek reklam ve tanıtımlarını yaptığını ileri sürerek, davalı şirketin tecavüz ve haksız rekabete ilişkin eylemlerinin tespiti ile bu tecavüz ve eylemlerin durdurulmasına, tasarımlara tecavüz nedeniyle 20.000,00 TL manevi, şimdilik 30.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin davacıdan davaya konu tasarımlarını üretmediğini, davalının kataloglarında bulunan tasarımların davacının ... nezdinde tescil ettirdiği tasarımlar olduğunu, ancak davalının bu tasarımları ticari faaliyetlerinin gereği olarak davacıdan alıp satmak için kataloglarına koyduğunu, davacının bugüne kadar bu duruma izin verdiğini, hiçbir şekilde ses çıkarmadığını, davacının bu davayı açmakta tamamen kötü niyetli olduğunu, tasarımların kodlarının başına ticari olduğunun bir kanıtı olarak da.. harfi konulduğunu, davacının ... nezdinde tescilli bu tasarımların kodlarını ferforje piyasasındaki herkesin bildiğini, ayrıca davacının bu tasarımlarının halka mal olmuş tasarımlar olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, davacı adına tescilli tasarımlarından doğan haklarına bu ürünlerin aynısını davacı firmaya ait katalog da yer alan katalog numaraları ile kataloğunda bulundurmak, ticari faaliyetleri ve ürün kataloglarında davacı şirket ile iltibas yaratacak şekilde ürün kodlama sistemini kullanmak suretiyle tecavüzde bulunduğu, davalının davacıya ait tescilli ürünleri kataloglarında aynen kullanarak başkasının emeğinden haksız şekilde yararlanmak suretiyle haksız rekabet fiilini işlediği, davacının yoksun kaldığı kârın tam olarak tespit edilemediği, ancak TTK"nın 58. maddesi uyarınca tazminat olarak haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaate hükmedilebileceği, davacının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda alınan 27.11.2013 tarihli raporda davacı şirketin 2008 ve 2009 yıllarında yoksun kaldığı kazanç kaybının 27.270,00 TL olduğunun belirtildiği, 554 sayılı KHK"nın 63"üncü maddesi
gereğince hesaplanan bu tazminat miktarına mahkememizce makul bir pay eklenerek davacı şirketin maddi tazminat isteminin hakkaniyete uygun olduğu, TTK"nın 58-e maddesi hükmünün yollama yaptığı BK 49. maddesinde açıklanan şartların varlığı halinde haksız rekabete maruz kalan yararına manevi tazminatında hüküm altına alınması gerekeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, davalı şirketin davacının tescilli tasarımına tecavüzünün ve haksız rekabete ilişkin eylemlerinin tespiti ile bu tecavüz ve eylemlerin durdurulması, tasarımlarına tecavüz nedeniyle maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkin olup, davacı vekilince maddi tazminat istemi yönünden 554 sayılı KHK"nın 50, 52 ve 53"üncü madde hükümlerine dayanılmıştır.
554 sayılı KHK’nın 50"nci maddesi “48"inci maddede sayılan fiilleri işleyen kusurlu kişiler tasarım hakkı sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür.” hükmünü haiz olup, aynı KHK’nın 52"nci maddesinde ise, tasarım hakkı sahibinin uğradığı zararın, sadece fiili kaybın değeri değil, bu nedenle yoksun kalınan kazancı da kapsayacağı açıklanmış, bunun tespit usulleri belirtilerek bu noktada da hak sahibine seçim hakkı tanınmıştır. Bu bağlamda davacı vekili maddi tazminat yöntemi açısından anılan KHK"nın 52/a maddesi (Tasarımdan doğan haklara tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, tasarım hakkı sahibinin tasarımı kullanması ile elde edebileceği muhtemel gelir) hükmüne dayanmış olup, mahkemece, dayanak mevzuat hükümleri yanlış yazılan, hükme esas alınan ve salt davacı defterleri incelenerek hazırlanan bilirkişi raporunda davalının eylemleri nedeniyle davacının 2008 yılı ve 2009 yılına ilişkin olarak toplam 27.270,00 TL kazançtan yoksun kaldığı belirlenmiştir. Oysa, davalının ticari defterlerinin incelenememesi karşısında davacı zararı, davalının salt davacının tasarımlarını kullanması sebebiyle kaybettiği kazançla sınırlı tutulmalıdır.
Bu durum karşısında, mahkemece, belirlenen kâr kaybının (kazancının) salt davacı tasarımları kullanılarak elde edilmiş kazanç olup olmadığının kuşkuya yer bırakmaksızın tespitinin mümkün olmadığı kabul edilerek somut olayın özellikleri de nazara alınarak mülga BK"nın 42"nci maddesi hükmü (6098 sayılı TBK"nın 50. maddesi) uyarınca daha makul bir tazminata hükmedilmek gerekirken yanılgılı yasa hükümlerinden hareketle yazılı maddi tazminat miktarına hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Öte yandan, bilirkişi tarafından belirlenip mahkemece benimsenen maddi tazminat miktarına denetlenebilir gerekçesi de gösterilmeksizin 554 sayılı KHK"nın 53 ncü maddesi hükmü uyarınca makul payın eklenmesi de doğru görülmemiş, kararın bu nedenle dahi davalı yararına bozulması gerekmiştir.
3- Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin manevi tazminata ilişen temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, manevi tazminata ilişen temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.