8. Hukuk Dairesi 2013/2595 E. , 2014/2091 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Sivas 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 31/05/2012
NUMARASI : 2010/312-2012/227
Z.. T.. ve müşterekleri ile H.. G.. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Sivas 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 31.05.2012 gün ve 312/227 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili dava dilekçesinde, dava konusu 12 parça taşınmazdan bir kısmının paylı mülkiyet şeklinde bir kısım davalıların miras bırakanı A.. G.. ile davalı İ.. G.. adına, bir kısmının ise tam mülkiyet şeklinde davalı İ.. G.. adına tapuda kayıtlı olduğunu, söz konusu taşınmazların vekil edenlerinin kök miras bırakan (annelerinin babası) A.."ten intikal ettiğini, A.."in çocuklarından S.."ın vekil edenlerinin anneleri olduğunu, vekil edenlerinin tüm taşınmazlarda hak sahibi olduğunu, taraflar arasında herhangi bir satış ya da taksim sözleşmesi olmamasına ve taşınmazların kök miras bırakan A.."ten geldiğini bilmesine rağmen davalı İ.. G.."in taşınmazları kendi adına tescil ettirdiğini açıklayarak dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının vekil edenlerinin miras bırakanı S.. payları oranında iptali ile vekil edenleri adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı İ.. G.. cevap dilekçesinde, dedesi A.."ten babasına intikalen ve zilyetlik yoluyla intikal eden tüm taşınmaz mallar ile babasının satın aldığı diğer yerlerin 1967 yılında vefat eden babası M.. tarafından çekişmesiz ve aralıksız ve nizasız 50-60 yıla yakın zamandan beri kullanımında iken babasının vefatı üzerine bu yerlerin babasının mirasçıları olarak eşi annesi Z.. ile iki çocuğu olan A.. ve kendisine kaldığını, mirasçıların taşınmaz malların zilyetliğine aralıksız ve nizasız devam ettiklerini, davacıların hiçbirinin dedesinden intikalen gelen yerler ile babası M.."in satın almak suretiyle edindiği yerleri babası ölmeden önce ve sonra hiçbir şekilde kullanmadıklarını ve babasının zilyetliğindeki bu yerlerde de hak iddiaları olmadığını, annesi Z.."in ölümünden sonra babasından ve annesinden intikalen gelen tüm taşınmaz mallarını kardeşi A.. ile birlikte nizasız fasılasız ve aralıksız uzun zamandan beri malik sıfatıyla kullanıldıklarını, kardeşi A.. ölmeden 20-25 sene önce aralarında birlikte yaptıkları rızai taksim sonucunda dedesinden babasına, babasından da çocuklarına zilyetlik yoluyla intikal eden tapusuz tarlaların eşit bir şekilde ayrı ayrı bölüşerek ayırdıklarını, her kardeşin kendisine düşen yerlerin zilyetliğini nizasız fasılasız aralıksız ve malik sıfatıyla sürdürmeye devam ettiklerini, 2005 yılında yapılan kadastro esnasında babasından intikalen gelen ve adına tescili yapılan bu yerlerin babası adına kayıtlı eski tapuları ve babası M.. ile alıcı ve satıcı arasında tapusuz olan yerlerle ilgili yapılmış alım satım senetleri olduğunu, kadastro teknisyenlerinin tapulama sırasında eski tapu ve diğer belgeleri dikkate almadan işlem tesis ettiğini, eski tapular ile diğer belgeleri istenmesi halinde ibraz edeceğini, açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılara usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmamışlar ve cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, muris A.."in terekesinin elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu, bu nedenle tüm mirasçıların birlikte dava açmaları gerektiği açıklanarak dava koşulundan davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm davacılar vekili tarafından dilekçesinde yazılı sebeplerle süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; 2005 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda dava konusu taşınmazlardan 110 ada parsel, 121 ada parsel ve 141 ada parsel sayılı taşınmazların bir kısım davalılar miras bırakanı A.. G.. ile davalı İ.. G.. adlarına paylı mülkiyet şeklinde tespit edildiği, diğer dava konusu taşınmazların ise davalı İ.. G.. adına tam mülkiyet şeklinde tespit edildiği ve tutanakların itiraz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine tapu kayıtlarının oluştuğu anlaşılmaktadır. Dosya arasında yer alan ortak miras bırakan A.."e ait veraset belgesinden ortak miras bırakanın 07.02.1921 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır. Ortak miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle paylı mülkiyet hükümleri söz konusudur. Kaldı ki dava, mirasçılar arasında görülen bir davadır. Şöyle ki; dosya arasında yer alan ortak miras bırakan A.."e ait Sivas 1.Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 09.12.2009 tarih, 2009/1057 Esas-2009/1296 Karar sayılı veraset belgesine göre davacı ve davalıların ortak miras bırakan A.. mirasçıları oldukları konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Mahkemece, tüm mirasçıların birlikte dava açmaları gerektiği, somut olayda sadece bir kısım mirasçıların dava açtığı gerekçe gösterilmek suretiyle dava koşulundan davanın reddine karar verilmiş ise de; bu gerekçe genel kural bakımından doğru ise de, mirasçılar arasında açılıp yürüyen davalar bakımından doğru kabul edilemez. Dava, terekeye dahil bir taşınmaz için üçüncü kişi durumunda bulunan kişilere karşı açıldığı taktirde TMK"nun 701 ve 702. maddeleri uyarınca, tasarrufi işlemlerde oybirliği arandığından ve dava da bir tasarrufi işlem olduğundan davayı açanlar sadece kendi adına iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlar ise, mahkemenin gösterdiği gerekçe ve yapılan açıklamalar karşısında dava koşulundan davanın reddine karar verilmesinin doğru kabul edilmesi gerekirdi.
Ne var ki dava, ortak miras bırakan A.."ten kalan taşınmazlarda anneleri S.."ın miras payının bulunduğu gerekçesiyle kayıt malikleri durumunda bulunan mirasçılara karşı açılmış olup, mirasçılar arasında derdest bulunan bir davadır. Mirasçılar arasında açılıp yürüyen davalarda mahkemenin kabul ettiği biçimde genel kural burada uygulanmaz. Yani TMK"nun 702. maddesinde yer alan tasarrufi işlemlerde oybirliği aranır ilkesi mirasçılar arasında açılıp yürüyen davalarda uygulanmaz. Bu tür davalar, genel kuralın istisnasını oluşturmaktadır. Davayı açanlar tüm mirasçılar adına iptal ve tescil isteğinde bulunsalar ya da muris adına iptal ve tescil isteğinde bulunsalar dahi davacı veya davacıların sadece miras payı oranında iptal ve tescil istediklerinin kabulü gerekir. Mirasçılardan Z.., İ.., G.. ve S.. annelerinden dolayı A.."in terekesinden miras paylarını istediklerine göre, A.."e ait veraset belgesine göre annelerinden kendilerine gelen ve davayı açan dört mirasçı bakımından tarafların iddia ve savunmaları dinlenip, iddia ve savunma doğrultusunda taraf delilleri toplanarak koşulların da gerçekleşmiş olması durumunda iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken, genel ilkeden hareket edilerek davanın reddine karar verilmiş bulunması doğru değildir.
O halde, iddia ve savunma doğrultusunda taraf delilleri toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, dava koşulundan davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Bundan ayrı, Mahkemece ortak miras bırakanın kayıt maliki olmayıp davada yer almayan mirasçılarının davaya dahil edilerek gerekçeli karar başlığında davalı olarak gösterilmeleri de doğru olmamıştır.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 11.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.