17. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/16278 Karar No: 2018/5967
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/16278 Esas 2018/5967 Karar Sayılı İlamı
17. Hukuk Dairesi 2015/16278 E. , 2018/5967 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı kamu borçlusu ... hakkında 6183 sayılı yasa gereğince takip yapıldığını, davacının alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla dava konusu taşınmazları diğer davalılara devrettiğini belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre tanık beyanları doğrultusunda satışın gerçek olduğu kanaati ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava 6183 sayılı yasanın 24. ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir. 1-Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davalı borçlu kamu borçlusu olup kesinleşen vergi borçları bulunmaktadır. Borcun doğum tarihinden sonra davaya konu 8 taşınmazı aynı gün 14.03.2008 tarihinde davalı 3. Kişilere devretmiş olup davalı ..."ye yapılan satış dışındaki devirlerde taşınmazların gerçek değeri ile tapudaki satış bedelleri arasında fahiş fark bulunmaktadır. Davalı 3. Kişiler borçlu ile aynı köyde ikamet etmektedir. Ayrıca davalı ..."de borçlunun eşinin kardeşidir. Yani davalı üçüncü kişilerin hepsinin davalı borçlunun ızrar kastını bilebilecek kişilerdendir. Tüm bunlar dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. 2- Kabule göre; Davacı tarafça davalı borçlunun 2007 döneminden itibaren 460.997.67 TL borcu olduğu belirtilmiş olup mahkemece davalının tasarruf tarihi itibariyle ne kadar vergi borcu bulunduğu hususu araştırılmamıştır. Dava konusu taşınmazların devir (tasarruf) tarihi olan 14.03.2008 tarihi itibariyle, kamu borçlusunun vergi asıl ve cezaları ile birlikte toplam borcunun bilirkişi vasıtasıyla belirlenmesi, tescil hükmü kurmaksızın, o miktar üzerinden alacak ve ferileriyle sınırlı olarak iptale karar verilmesi gerekmektedir. 3-Yine kabule göre; 1136 Sayılı Avukatlık Kanunun 168.maddesinde değişiklik yapan 5904 Sayılı yasanın 35.maddesi “6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalarda vekalet ücreti tutarı maktu olarak belirlenir” hükmü gereğince taraflar yararına maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nispi vekalet ücreti takdiri doğru görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda 1, 2 ve 3 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 07.06.2018 günü oybirliğiyle karar verilmiştir.