Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/740
Karar No: 2021/1621
Karar Tarihi: 22.03.2021

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2020/740 Esas 2021/1621 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2020/740 E.  ,  2021/1621 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, bedel davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiş, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    -KARAR-
    Dava, aldatma (hile) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel isteğine ilişkindir.
    Davacı, maliki olduğu 7 parsel sayılı taşınmazdaki 106 Blok 1 nolu bağımsız bölümün 1.700.000,00 TL +KDV bedelle satışı konusunda davalı ile anlaştıklarını, davalı şirket yetkililerine olan güven nedeni ile satış bedeli alınmadan taşınmazın 27.03.2018 tarihinde devredildiğini, devirden sonra satış bedelinin 921.000,00 TL ‘sinin taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması için ... Bankası ... Şubesindeki hesabına ödendiğini,ancak geri kalan satış bedelinin ödenmediğini ileri sürerek hile nedeni ile tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde kalan satış bedeli ve KDV tutarının faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, satış bedelinin 921.000,00 TL"sinin davacının ... Bankası ... şubesindeki hesabına ipotek bedeli olarak ödendiğini, kalan satış bedeli 779.000,00 TL ve % 18 KDV’nin de davacının isteği doğrultusunda elden ödendiğini, bu hususta taraflar arasında protokol düzenlendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    İlk Derece Mahkemesince, satış bedelinin bakiyesinin ödenmediği iddiasının ispatlanamadığı, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 458 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki dubleks mesken nitelikli 106 Blok 1 nolu bağımsız bölümün davacı ... Gayrımenkul ... Şirketi adına kayıtlı iken temsilcisi... tarafından 1.700.000,00 TL bedelle davalı ...Ambalaj Malzemeleri San. Ve Dış Ticaret A.Ş.’ye 27.03.2018 tarihinde satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, "hile"(aldatma); genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun(TBK) 36/1. (818 sayılı Borçlar Kanunu"nun(BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı gibi; taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse, yanılma(hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
    Diğer taraftan, sözleşmenin konusu, niteliği ve ödenecek miktar gibi hususlarda dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşen tarafın sözleşme ile bağlı sayılamayacağı kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nda(TBK) tıpkı 818 sayılı Borçlar Kanunu(BK) gibi esaslı hatanın (yanılmanın) tanımı yapılmamış, 31 ve 32. maddelerde sınırlayıcı olmamak üzere örnekler gösterilmiştir. Kısaca, iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın(yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf yönünden(sübjektif unsur) hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur.
    Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK"nin 35. (BK"nin 25.) ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun(TMK) 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın.
    Hemen belirtmek gerekir ki, sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir. Ne var ki, TBK"nin 35. (BK"nin 26.) maddesinde öngörüldüğü gibi hatayı bilmeyen veya bilecek durumda bulunmayan ve kusursuz olan karşı tarafın menfi, gerektiğinde müspet zararının ödenmesi gerekir.
    Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def"i veya dava yoluyla da kullanılabilir.
    Bununla birlikte 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16. maddesinin 1. ve 4. fıkralarında “Değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır. Müdahelenin men"i tescil ve tapu kayıt iptali gibi gayrimenkulün aynına taallük eden davalarda gayrimenkulün değeri nazara alınır...Noksan tespit edilen değerler hakkında 30’uncu madde hükmü uygulanır.” düzenlemesine, 30. maddesinde; “Muhakeme sırasında tesbit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409 uncu maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” düzenlemesine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 150. maddesinin 4. ve 5. fıkralarında (HUMK’nun 409. maddesi); “Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir...İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
    Harçlar Kanununun uygulaması kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle hakim tarafından re’sen gözetilmesi gereken bir husustur.
    Eldeki davada, davacı dava dilekçesinde 779.000,00 TL değer göstermiş olup bu değer üzerinden nispi harç yatırmak suretiyle dava açılmış, mahkemece keşfen taşınmazın değeri belirlenmemiştir.
    Yukarıda açıklandığı üzere hile hukuksal nedenine dayalı davalarda iddianın tanıkla kanıtlanabileceği açıktır.
    Somut olayda, davacı dava dilekçesinde tanık deliline dayanmıştır.Bununla birlikte, davacı, davalı tarafça dosyaya ibraz edilen 26.03.2018 tarihli “protokoldür” başlıklı belgeyi kabul etmediğini beyan ederek,anılan belgenin davalı tarafından tek yanlı olarak düzenlendiği ve belgedeki şirket yetkilisi...’ya ait imzanın ona ait olmadığı iddiasında bulunmuş, mahkemece bu hususta herhangi bir araştırma da yapılmamıştır.
    Hâl böyle olunca; öncelikle dava konusu taşınmazın keşfen saptanan dava tarihindeki değeri üzerinden Harçlar Kanununun 30. ve 32. maddeleri uyarınca harcın tamamlattırılması, harç tamamlandığı takdirde davaya devam edilerek davacı tarafa tanık listesi ibraz etmesi için usulünce süre verilmesi, bildirilmesi halinde tanıkların usulünce dinlenmesi, 26.03.2018 tarihli “protokoldür” başlıklı belgedeki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olup olmadığının usulünce belirlenmesi, tarafların ticari defter ve belgelerinin incelenmesi, satış bedelinin tamamının ödenip ödenmediğinin (bedelin ödendiğini ispat külfetinin davalı tarafta olduğu gözetilerek) belirlenmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davacının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, 22.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.














    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi