
Esas No: 2019/777
Karar No: 2019/4258
Karar Tarihi: 13.03.2019
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2019/777 Esas 2019/4258 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Suça sürüklenen çocuk ..."un tehdit suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-2. cümle, 31/3 ve 52/2. maddeleri uyarınca 2.000,00 Türk lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına dair Ağrı 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/05/2017 tarihli ve 2016/154 esas, 2017/336 sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 11/01/2019 gün ve 94660652-105-04-15513-2018-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21/01/2019 gün ve 2019/5060 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesinin 22/06/2018 tarihli ve 2018/751 esas, 2018/1298 karar sayılı ilâmında, “...suça sürüklenen çocuk ..."un müştekiye karşı 03.11.2015 tarihinde tehdit içerikli mesajlar gönderdiği anlaşılan olayda; her ne kadar yerel mahkeme tarafından eylem zincirleme tehdit olarak kabul edilmemiş ise de, suça sürüklenen çocuğun bir gün arayla müştekiye tehdit mesajları gönderdiği bu nedenle suça sürüklenen çocuğun tehdit suçunu aynı suç işleme kararının icrası kapsamında aynı kişiye karşı birden fazla kez işlediği kanaatine varılmakla, suça sürüklenen çocuk hakkında Ağrı 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/05/2017 tarih ve 2016/154 Esas, 2017/336 Karar sayılı hükmün CMK"nın 280/2-2. cümlesi uyarınca kaldırılmasına, suça sürüklenen çocuğun TCK.nın 106/1-1 maddesi uyarınca cezalandırılmasına, suça sürüklenen çocuğun eylemini aynı suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla kez gerçekleştirdiği anlaşıldığından verilen cezanın aynı yasanın 43/1 maddesi gereğince cezasından artırım yapılmasına, suça sürüklenen çocuk hakkında sair tehdit suçundan doğrudan takdir edilen 2.000 TL adli para cezası miktar itibariyle kesin nitelikte olduğundan 5271 sayılı CMK"nın 279/1-b maddesi uyarınca suça sürüklenen çocuk müdafinin bu suç yönünden İSTİNAF İSTEMİNİN REDDİNE, suça sürüklenen çocuk hakkında basit tehdit suçundan kanun yararına bozma yoluna gidilmesi için ihbarda bulunulmasına...” şeklinde belirtilmiş olması dikkate alındığında, somut olayda; sanık hakkında zincirleme şekilde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-1.cümle maddesinden hüküm kurulması gerekirken, 106/1-1. cümle ve 106/1-2. cümle maddelerinden ayrı ayrı hapis cezasına karar verilmek suretiyle fazla ceza tayininde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Suça sürüklenen çocuk ..."un tehdit suçundan, TCK"nın 106/1-2. cümle, 31/3 ve 52/2. maddeleri uyarınca 2.000,00 Türk lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına dair Ağrı 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/05/2017 tarihli ve 2016/154 esas, 2017/336 sayılı kararının, sanık hakkında zincirleme şekilde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-1.cümle maddesinden hüküm kurulması gerekirken, 106/1-1. cümle ve 106/1-2. cümle maddelerinden ayrı ayrı adli para cezalarına karar verilmek suretiyle fazla ceza tayininde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Suça sürüklenen çocuk ..."un, TCK"nın 106/1-2. cümle, 31/3 ve 52/2. maddeleri uyarınca 2.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Ağrı 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/05/2017 tarihli ve 2016/154 esas, 2017/336 sayılı kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5237 sayılı TCK’nın “Zincirleme Suç” başlıklı 43. maddesinin 1. fıkrasında; “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır” şeklinde zincirleme suç tanımlanmış, ikinci fıkrasında ise; “Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır.” denilmek suretiyle zincirleme suçtan farklı bir müessese olan, aynı nev’iden fikri içtima kuralı düzenlenmiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu sistematiğinde, kural olarak yasadaki suç tanımına uygun her bir netice ayrı bir suç oluşturmasına karşın, bu kuralın istisnalarına, TCK’nın “suçların içtimaı” bölümünde, 42, 43 ve 44. maddelerine yer verilmiştir. Aynı nev’iden fikri içtima halinde, fiil yani hareket hukuksal anlamda tektir ve bu fiille aynı suç birden fazla kişiye karşı işlenmektedir. Bu durumda hareket tek olduğu için, fail hakkında tek bir ceza verilecek, ancak bu ceza mağdur sayısı fazla olduğu için, TCK’nın 43/1. maddesine göre artırılacaktır. (Ceza Genel Kurulunun 05/06/2012 tarih ve 15/491-219 sayılı ilamı da bu doğrultudadır.)
TCK"nın 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için;
a- Aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi,
b- İşlenen suçların mağdurlarının aynı kişi olması,
c- Bu suçların aynı suç işleme kararı altında işlenmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun 14/01/2014 gün ve 384-2, 03/12/2013 gün ve 1475-577, 30/05/2006 gün ve 173-145, 08/07/2003 gün ve 189-207, 13/10/1998 gün ve 205-304, 20/03/1995 gün ve 48-68 ile 02/03/1987 gün ve 341-84 sayılı kararlarında "aynı suç işleme kararı" kavramından, kanunun aynı hükmünü birçok kez ihlal etme hususunda önceden kurulan bir plan, genel bir niyetin anlaşılması gerektiği, bu bağlamda failin suçu işlemeden önce bir plan yapmasının veya bu suça niyet etmesinin, fakat fiili bir defada yapmak yerine, kısımlara bölmeyi ve o surette gerçekleştirmeyi daha uygun görmesinin, hareketinin önceki hareketinin devamı olmasının ve tüm hareketleri arasında sübjektif bir bağlantı bulunmasının anlaşılması gerektiği kabul edilmiş, ilk eylemle ikinci eylem arasında makul sayılamayacak uzunca bir sürenin geçmesinin, sanığın aynı suç işleme kararıyla değil, çıkan fırsatlardan yararlanmak suretiyle suçu işlediğini gösterdiği belirtilmiştir.
Ceza Genel Kurulunun 15/03/2016 tarihli ve 2014/10-847 esas, 2016/128 sayılı kararında belirtildiği üzere, suç kastından daha geniş bir anlamı içeren suç işleme kararı, suç kastından daha önce gelen genel bir karar ve niyeti ifade etmektedir. Önce suç işleme kararı verilmekte ve bundan sonra bu genel kararın icrası farklı zamanlardaki suçlarla gerçekleştirilmektedir. Kararın gerçekleştirilmesi için gerekli suçların her birinde ayrı suç kastları, bir başka deyişle bir suç için gerekli olan maddi ve manevi unsurlar ayrı ayrı yer almaktadır. Böylece suç işleme kararı denilen genel plân, niyet veya karar, zinciri oluşturan ve her biri birbirinden bağımsız olan suçları birbirine bağlayan ortak bir zemini oluşturur. Suç işleme kararının yenilenip yenilenmediği, birden çok suçun aynı karara dayanıp dayanmadığı, aynı zamanda suçlar arasındaki süre ile de ilgilidir. İşlenen suçların arasında kısa zaman aralıklarının olması suç işleme kararında birlik olduğuna; uzun zaman aralıklarının olması ise suç işleme kararında birlik olmadığına karine teşkil edebilecektir. Yine de çeşitli suçlar arasında az veya çok uzun zaman aralığının var olması, bu suçların aynı suç işleme kararının etkisi altında işlendiğini ya da işlenmediğini her zaman göstermeyecektir. Diğer bir anlatımla, sürenin uzunluğu kararın yenilendiğini düşündürebileceği gibi, kısalığı da her zaman kararın yürürlükte olduğunu göstermeyebilecektir. Diğer taraftan, hukuki veya fiili kesintiler olduğunda farklı değerlendirmeler yapılması mümkündür. Ancak bu değerlendirme her olayda ayrı ayrı ve diğer şartlar da dikkate alınarak yapılmalıdır. Bu nedenle, başlangıçta belirli bir süre geçince suç işleme kararı yenilenmiş ya da değişmiş olur demek, soyut ve delillerden kopuk bir değerlendirme olacaktır. Failin iç dünyasını ilgilendiren bu kararın varlığının her olayın özelliğine göre suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işlendikleri yer ve işlenme zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluşum ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler değerlendirilerek belirlenmesi gerekecektir. Görüldüğü üzere, zincirleme suçun oluşumu için işlenen suçlar arasında ne kadar zaman geçmesi gerektiği konusunda genel ve mutlak bir kural koymak mümkün olmadığından, hangi süre içerisinde işlenirse işlensin, işlenen suç başlangıçtaki genel niyete veya suç işleme konusundaki tek karara dayanıyor ise zincirleme suç hükümleri uygulanacak, ancak işlenen suç failin yeni bir suç işleme kararına dayanıyorsa artık zincirleme suç söz konusu olmayacaktır.
Zincirleme suçla bağlantılı olması nedeniyle "hukuki kesinti" kavramı üzerinde durulması gerekmektedir. Yapılmakta olan soruşturma sonucunda toplanan delillerin failin suçu işlediği yönünde yeterli şüphe oluşturması üzerine Cumhuriyet savcısınca şüpheli hakkında CMK"nun 170. maddesi uyarınca iddianamenin düzenlenmesiyle hukuki kesinti oluşmaktadır. İddianamenin düzenlenmesiyle olaylar arasında hukuki kesinti oluştuğundan iddianamenin düzenlenmesinden sonra devam eden eylemler ise başka bir ceza soruşturmasının konusunu oluşturacaktır. Başka bir anlatımla sanık hakkında iddianame düzenlendikten sonra, sanık tarafından aynı suçun tekrar işlenmesi durumda, yeni ve ayrı bir suç söz konusu olacaktır. Buna karşın işlemiş olduğu suçtan dolayı henüz hakkında iddianame düzenlenmeden, sanığın aynı suç işleme kararıyla ve aynı mağdura karşı yeniden suç işlemesi durumunda, hukuki kesinti gerçekleşmeden aynı suçun işlenmesi söz konusu olduğundan sanık hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanacaktır. Bu ahvalde sanığın her suçtan ayrı ayrı cezalandırılması yoluna gidilmeyecek, sanığa bir suçtan ceza verildikten sonra hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanmak suretiyle cezasında artırım yapılacaktır. Buna göre, soruşturma aşamasında sanığın aynı suç işleme kararıyla, aynı mağdura karşı değişik zamanlarda aynı suçu işlediğinin tespit edilmesi durumda, soruşturma dosyalarının birleştirilerek kamu davası açılması, bu hususa riayet edilmeden kamu davalarının açılması halinde ise hukuki kesintinin oluşmasından önce sanığın aynı mağdura karşı bir suç işleme kararıyla aynı suçu değişik zamanlarda işlediğinin anlaşılması durumunda dava dosyalarının birleştirilerek sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi isabetli bir uygulama olacaktır.
İncelenen dosyada;
Suça sürüklenen çocuk ... hakkında aynı katılana yönelik tehdit suçlarından cezalandırılması talebiyle kamu davasının açıldığı, Ağrı 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/05/2017 tarihli ve 2016/154 esas, 2017/336 sayılı kararıyla suça sürüklenen çocuğun, TCK"nın 106/1-1. cümle, 31/3, 50/3, 50/1-a, 52/2, 106/1-2. cümle, 31/3 ve 52/2. maddeleri uyarınca 4.000,00 Türk lirası ve 2.000,00 Türk lirası adli para cezalarıyla cezalandırılmasına karar verildiği, suça sürüklenen çocuk müdafiinin istinaf talebi üzerine Erzurum Bölge Adliye Mahkemesinin 22/06/2018 tarihli ve 2018/751 esas, 2018/1298 sayılı kararıyla "...SSÇ ..."un müştekiye 03.11.2015 tarihinde "Ola olum ben sana bısıı demıyorum tamam elıme gecme ben senın telefonunu cocuktan almakl ıcın ugrasıyorum sende boyle yap tamam yakalrım senı", 04.11.2015 tarihinde "BEN BUGUN AMCALARIN VE AMCA OGULLARN YANINDAYDIM RESULE GETIRDIM SEN YOKTUN EYERKI SENDE EVE POLİS GTIRMESSEN BNDEE SENIN GOTUNDEN SIRINGAYLA KAN ALACAM" şeklinde tehdit içerikli mesajlar gönderdiği anlaşılan olayda; her ne kadar yerel mahkeme tarafından eylem zincirleme tehdit olarak kabul edilmemiş ise da suça sürüklenen çocuğun bir gün arayla müştekiye tehdit mesajları gönderdiği bu nedenle suça sürüklenen çocuğun tehdit suçunu aynı suç işleme kararının icrası kapsamında aynı kişiye karşı birden fazla kez işlediği kanaatine varılmakla..." şeklindeki gerekçeyle Ağrı 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/05/2017 tarihli ve 2016/154 esas, 2017/336 sayılı hükmünün CMK"nın 280/2-2. cümlesi uyarınca kaldırılmasına, suça sürüklenen çocuğun tehdit suçundan TCK"nın 106/1-1.cümle, 43/1, 31/3, 62, 50/3, 50/1-a ve 52/2. maddeleri uyarınca 3.320,00 Türk lirası adli para cezasıyla cezalandırılmasına, suça sürüklenen çocuk hakkında sair tehdit suçundan tayin olunan 2.000,00 Türk lirası adli para cezasının miktar itibariyle kesin nitelikte olması sebebiyle istinaf isteminin reddine ve bu suç yönünden kanun yararına bozma yoluna gidilmesi için ihbarda bulunulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
Suça sürüklenen çocuk ..."un katılana 03/11/2015 tarihinde saat 17.33"de "Ola olum ben sana bısıı demıyorum tamam elıme gecme ben senın telefonunu cocuktan almakl ıcın ugrasıyorum sende boyle yap tamam yakalrım senı", 04/11/2015 tarihinde saat 17:33"de "BEN BUGUN AMCALARIN VE AMCA OGULLARN YANINDAYDIM RESULE GETIRDIM SEN YOKTUN EYERKI SENDE EVE POLİS GTIRMESSEN BNDEE SENIN G...NDEN SIRINGAYLA KAN ALACAM" şeklinde iki adet mesaj gönderdiği sabittir. İlk mesajda yer olan sözler TCK"nın 106/1-2. cümlesinde düzenlenen sair tehdit suçuna vücut vermekte, ikinci mesajdaki sözler ise TCK"nın 106/1-1. cümlesinde düzenlenen tehdit suçunu oluşturmaktadır.
TCK"nın 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için; aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi, işlenen suçların mağdurlarının aynı kişi olması, bu suçların aynı suç işleme kararı altında işlenmesi gerekmektedir. İncelemeye konu olayda, zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için gerekli olan ilk iki koşul mevcuttur. Çözüme kavuşturulması gereken husus suça sürüklenen çocuğun her iki suçu aynı suç işleme kararı altında işleyip işlemediğidir.
"Aynı suç işleme kararı" suç kastından daha geniş bir anlamı içerip suç kastından daha önce gelen genel bir karar ve niyeti ifade etmektedir. Önce suç işleme kararı verilmekte ve bundan sonra bu genel kararın icrası farklı zamanlardaki suçlarla gerçekleştirilmektedir. Kararın gerçekleştirilmesi için gerekli suçların her birinde ayrı suç kastları, bir başka deyişle bir suç için gerekli olan maddi ve manevi unsurlar ayrı ayrı yer almaktadır. Böylece suç işleme kararı denilen genel plân, niyet veya karar, zinciri oluşturan ve her biri birbirinden bağımsız olan suçları birbirine bağlayan ortak bir zemini oluşturur. Suç işleme kararının yenilenip yenilenmediği, birden çok suçun aynı karara dayanıp dayanmadığı, aynı zamanda suçlar arasındaki süre ile de ilgilidir. İşlenen suçların arasında kısa zaman aralıklarının olması suç işleme kararında birlik olduğuna; uzun zaman aralıklarının olması ise suç işleme kararında birlik olmadığına karine teşkil edebilecektir. Yine de çeşitli suçlar arasında az veya çok uzun zaman aralığının var olması, bu suçların aynı suç işleme kararının etkisi altında işlendiğini ya da işlenmediğini her zaman göstermeyecektir. Aynı suç işleme kararına dair değerlendirme her olayda ayrı ayrı ve diğer şartlar da dikkate alınarak yapılmalıdır. Failin iç dünyasını ilgilendiren bu kararın varlığının her olayın özelliğine göre suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işlendikleri yer ve işlenme zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluşum ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler değerlendirilerek belirlenmesi gerekecektir.
Somut olaya gelince, tüm dosya kapsamı nazara alındığında, suçların işleniş biçimi ve işlenmesindeki özellikler, fiillerin işlendikleri yer ve işlenme zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, olayların oluşum ve gelişimi birlikte değerlendirildiğinde, suça sürüklenen çocuğun TCK"nın 106/1-2. cümlesinde düzenlenen sair tehdit suçunu ve TCK"nın 106/1-1. cümlesinde düzenlenen tehdit suçunu aynı suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirdiği anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalar karşısında; suça sürüklenen çocuk ..."un her iki mesaj nedeniyle zincirleme suç hükümleri uygulanarak cezalandırılması gerekirken ayrı ayrı cezaladırılmasına dair Ağrı 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/05/2017 tarihli ve 2016/154 esas, 2017/336 sayılı kararı yasaya aykırıdır. Ancak bu aykırılık Erzurum Bölge Adliye Mahkemesinin 22/06/2018 tarihli ve 2018/751 esas, 2018/1298 sayılı kararıyla istinaf incelemesi mümkün olan TCK"nın 106/1-1. cümlesi kapsamındaki tehdit suçu yönünden, her iki mesaj nedeniyle suça sürüklenen çocuk hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanmak suretiyle giderilmiştir. Fakat suça sürüklenen çocuk hakkında TCK"nın 106/1-2. cümle, 31/3 ve 52/2. maddeleri uyarınca tayin olunan 2.000,00 Türk lirası adli para cezasının tür ve miktarı itibariyle kesin nitelikte olması nedeniyle herhangi bir işlem yapılamamış ve bu suç yönünden kanun yararına bozma yoluna gidilmesi için ihbarda bulunulmuştur.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1)Kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarnamede yer alan bozma nedeni yerinde görüldüğünden, sair tehdit suçundan kurulan, Ağrı 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/05/2017 tarihli ve 2016/154 esas, 2017/336 sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2)Yargılamanın tekrarlanması yasağı ve aynı Kanun maddesinin 4-d fıkrasına göre, hukuka aykırılığın suça sürüklenen çocuğun cezasının kaldırılmasını gerektirdiği anlaşıldığından, hüküm fıkralarının,
“Suça sürüklenen çocuk ... hakkında TCK"nın 106/1-1. cümlesi kapsamındaki tehdit suçundan hüküm kurulurken, 03/11/2015 tarihinde saat 17.33"de gönderilen mesaj nedeniyle TCK"nın 43/1. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümleri uyarınca cezada artırıma gidildiğinden, bu mesaj yönünden ayrıca HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,"
şeklinde DÜZELTİLMESİNE,
bozulan kararda yer alan diğer hususların olduğu gibi bırakılmasına, 13/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.