11. Hukuk Dairesi 2015/15218 E. , 2016/1970 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 22/01/2015 tarih ve 2014/92-2015/90 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; dava dışı.."ye ait mağazada müdür yardımcısı olarak çalışan müvekkilinin gelir ve fatura koruma amaçlı iki ayrı sigorta poliçesi düzenlettirdikten bir süre sonra hizmet sözleşmesinin fesih edilmesi nedeni ile işsiz kaldığını, poliçe kapsamında yapılması gereken ödemenin talep edilmesine rağmen ödenmediğini ileri sürerek 3.000,00 TL"nin reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiş, sunduğu ıslah dilekçesi ile talebini 6.000,00 TL ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; sigorta poliçelerinin düzenlendiği tarihte davacının kendisine ait hizmet sözleşmesinin fesih edileceğini bildiği halde bunu kendilerinden sakladığını, bu durumu bilmeleri halinde davacı ile sözleşme yapmaları mümkün olmadığı için poliçelerin geçersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının poliçelerin düzenlendiği tarihte çalıştığı iş yeri olan ... A.Ş. tarafından tüm çalışanlara “şirketin mali açıdan zora girdiğinin bildirildiği tartışmasız” olmakla birlikte her bir çalışana özel olarak belirli bir süre sonra sözleşmelerinin fesih edileceğinin bildirilmediği, personel ile ilgili yapılacak işlemler konusunda açık ve net bilgi verilmediği için sadece ekonomik nedenlerle firmanın zora girdiğinin bildirilmesinin davacıya ait hizmet sözleşmesinin belirli bir süre sonra fesih edileceği şeklinde yorumlanamayacağı, davalı sigorta şirketinin iradesinin fesada uğratıldığı şeklindeki savunmasına itibar edilemeyeceği, gelir koruma poliçesinin limiti aşmamak üzere aylık 750,00 TL fatura koruma sigorta poliçesinin ise limiti aşmamak üzere aylık 250,00 TL ödeme yapılmasını ön gördüğü, azami tazminat süresinin 6 ay olduğu, ödeme miktarının belirlenebilmesi için işten çıkış tarihinden itibaren 30 günlük sürenin beklenmesi gerekli olup, 30 günlük bekleme süresinin 17.08.2013 tarihinde başlaması gerektiği 17.01.2014 tarihine kadar her ayın 17. günü olmak üzere aylık her iki poliçeden dolayı toplam 1.000,00 TL ödeme yapılması gerektiği, poliçe genel şartları uyarınca ödeme 6 ay süreyle devam edeceği için gelir koruma ve fatura koruma sigorta poliçeleri nedeni ile davacının talep edebileceği toplam alacağının 6.000,00 TL olarak tespit edildiği gerekçesiyle 6.000,00 TL tazminatın dava tarihi olan 20/11/2013 tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 307,36 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 24/02/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
1- Dava, sigortalı tarafından, ... Poliçesi’nden doğan riziko tazminatının davalı sigorta şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
2- Davacı vekili, taraflar arasında tanzim edilen 12.02.2013 tarihli .. Emeklilik Sigorta Poliçesinde, istek dışı işsizlik rizikosunun davalı sigorta şirketi tarafından teminat altına alındığını, riziko gerçekleştiği halde 4.500,00 TL sigorta tazminatının müvekkiline ödenmediğini ileri sürerek bu miktar tazminatın davalıdan tahsilini talep etmektedir.
3- Davalı sigorta şirketi vekili, davacı sigortalının sigorta poliçesinin tanziminden önce, işyeri tarafından12.02.2013 tarihli yazıyla, işyerinin mali sıkıntı içinde olduğu hususunda tüm çalışanlar bilgilendirildiği halde, davacının müvekkili şirketten bu bilgiyi gizleyerek ve aynı gün dava konusu poliçeyi düzenlettirdiğini, davalının sözleşme öncesinde doğru beyan yükümlülüğünü ihlal ettiğini ve rizikonun teminat dışı olduğunu savunmaktadır.
4- Dava dışı ... A.Ş. tarafından tüm çalışanlara gönderilen 12.02.2013 tarihli yazıda, “şirketin uzun yıllardır zarar etmekte olduğu, ulaşılan zararların artık ... Grubunun telafi edebileceği rakamların çok üzerine çıktığı ve bu sebeple, “iflas erteleme talebinde” bulundukları, bununla birlikte tüm partnerlerin haklarını korumak için çaba içerisinde oldukları” bildirilmiştir. Davacı da aynı gün (12.02.2013 tarihinde) davalı sigorta şirketine başvurarak 60,00 TL prim karşılığında “gelir ve fatura koruma” rizikosunu teminat altına aldırmıştır. Söz konusu poliçenin tanzimi sırasında, davacı tarafça poliçe metninde de yer alan “şirketin bilmesi gereken her hangi bir hususu gizlemediği” taahhüdünde bulunulmuştur. Davacının, TTK 1435. Maddesinde yer alan Sigorta ettiren sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir. Bu durumda, sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır” hükmünü açıkça ihlal ettiği, zira gelir koruma sigortalarında, geliri korunmak istenen işçinin çalıştığı şirketin önemli bir mali sıkıntı içerisinde olması halinin önemli bilgi mahiyetinde olduğu kanaatinde olduğumuzdan, Dairemiz çoğunluğunun aksi yöndeki görüşlerine katılmıyoruz.