20. Hukuk Dairesi 2016/13153 E. , 2019/2619 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişiler tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma talebinin değerden reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, asliye hukuk mahkemesine verdikleri 25.08.2006 günlü dava dilekçelerinde, sınırlarını bildirdikleri ... köyü, Aşağıkırıntı mahallesi, ... mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adlarına tescilini istemişlerdir.
Yapılan yargılama sonucu çekişmeli yerin ... köyü sınırları içerisinde kaldığı anlaşılmıştır. Dava sırasında bölgede ... kadastrosu çalışmalarına başlanılması nedeniyle mahkemece görevsizlik kararı verilmiş, yargılamaya kadastro mahkemesinde devam olunmuştur. Bu sırada 2009 yılında yörede arazi kadastrosu çalışmalarına da başlanılmış, bu çalışmalarda dava konusu yer hakkında 550 ada 2 parsel sayısı verilerek kadastro mahkemesinde davalı olduğu gerekçesiyle malik hanesi açık bırakılarak kadastro tutanağı düzenlenmiştir.
Mahkemece; talep edilen taşınmazın bir bölümünün ... parseli içerisinde kaldığı ve ... sayılan yerlerden oldukları, (B), (C) ve (E ) ile gösterilen bölümlerde davacılar yönünden zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği, 550 ada 3 sayılı parselin ise kamulaştırılan alan olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne ve 07.09.2010 günlü fen bilirkişi krokisinde (B), (C) ve (E) harfleri ile gösterilen taşınmazların davacılar adına tapuya tesciline, (A) ve (D) ile gösterilen bölümlerin ... niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, 550 ada 3 parsel (kamulaştırılan yer) olarak gösterilen yere ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacılar ... ve ...ile davalılar Hazine ve ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20 Hukuk Dairesinin 19.09.2013 tarihli ve 2013/4841 E. - 8167 K. sayılı kararıyla [Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre taşınmazın tesciline ilişkin olarak açılmış, dava sırasında ... kadastrosu ve arazi kadastrosuna itiraza dönüşmüştür.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik hükümlerine göre yapılan ... kadastrosu 25.07.2008 ilâ 25.08.2008 tarihleri arası ilâna çıkarılmış, eldeki dava nedeniyle kesinleşmemiştir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman ... bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli (B), (C) ve (E) ile gösterilen taşınmazların ... sayılmayan yerlerden oldukları ve adına tescil kararı verilen kişiler yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı
zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu, 550 ada 3 sayılı parselin ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.09.2008 gün ve 2008/24 E. - 63 K. sayılı kesinleşen kararıyla kamulaştırıldığı, bedelinin zilyedi olan Yaşar ve ...’a ödenmesine karar verildiği, (A) ve (D) ile gösterilen çekişmeli yerlerin eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasında ... alanı olarak görüldükleri gibi eylemli ... niteliğinde bulundukları belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; dava konusu (A) ve (D) ile işaretli bölümlerin 101 ada 1 sayılı ... parseli içerisinde kaldıkları ve ... parseline 12.08.2008 tarihinde bir bütün olarak ... niteliğiyle tapu kaydı oluşturulduğu anlaşıldığından, bu bölümler yönünden davanın reddi ile yetinilmesi gerekirken, yeniden ... niteliğiyle tescillerine karar verilmiş olması doğru değil ise de bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hükmün birinci bendinin ikinci yer alan “...(A) ve (D) harfleri ile gösterilen bölümlerin ... niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline,” cümlesinin çıkarılarak birinci bendinin ikinci paragrafına “(A) ve (D) ile gösterilen bölümler yönünden davanın reddine” cümlesinin eklenmesi suretiyle] hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacılar ... ve ... ile davalı ... Yönetimi vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmekle Dairenin 05/10/2015 tarihli ve 2015/8824 E. - 8391 K. sayılı kararıyla aynen [Karar düzeltme dilekçesinde değinilen hususlar temyiz aşamasında da ileri sürülmüştür. Dairemiz kararı bu konulara cevap teşkil edecek nitelikte olduğu gibi, usûl ve kanuna da uygundur. Ancak, kadastro hâkimi doğru, düzenli ve infazda tereddüte yol açmayacak şekilde açık sicil oluşturmakla yükümlüdür. Mahkemece, dava konusu taşınmazlar hakkında parsel sayıları belirtilerek doğru sicil oluşturulmamıştır. Dairece, yerel mahkeme hükmü düzeltilmiş ise de Dairenin düzeltmesinin de sicil yönünden olmayıp, 101 ada 1 sayılı ... parselinin tutanağı eldeki bu dava nedeniyle kesinleşmediği halde tutanağı kesinleşmiş gibi düzeltme yapıldığı, mahkemece diğer parseller yönünden de doğru sicil oluşturulmadığı halde, diğer parseller yönünden ise düzeltme yapılmadığı anlaşılmış olup, bu hususlar maddi hata niteliğinde olduğundan düzeltilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ve 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 440. maddesinde yazılı hallerden hiç birine uymayan esasa ilişkin karar düzeltme isteğinin reddine, aynı Kanunun 442. maddesi uyarınca takdiren 248.00.- TL para cezası ile Harçlar Kanunu uyarınca 57.60.- TL ret harcının düzeltme isteyenden alınmasına, Dairenin 19/09/2013 gün ve 2013/4841 - 2013/8167 sayılı ilâmının, yerel mahkeme kararının düzeltilmesine ilişkin son paragrafının on birinci satırında yer alan “…Ancak…” kelimesinden başlayıp, on sekizinci satırında yer alan “…reddine…” kelimesine kadar olan bölüm, bir başka anlatımla Dairenin yerel mahkemenin hüküm fıkrasının düzelttiği bölüm, Daire kararından tamamen çıkartılarak, çıkartılan bölümün yerine “…ancak; kadastro hâkimi doğru, düzenli ve infazda tereddüte yol açmayacak şekilde açık sicil oluşturmakla yükümlü olduğu halde, çekişmeli parseller hakkında düzenli sicil oluşturulmaması doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hükmün birinci bendinin ikinci, üçüncü ve dördüncü paragrafları hükümden tamamen çıkartılarak, yerine “-Isparta ili, ... ilçesi, ... köyü, 550 ada 2 sayılı parsel içinde yer alan ve 26/02/2010 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide (B, C ve E) harfleriyle gösterilen ve toplam 42268,26 m² yüzölçümünde olan bölümlerin 550 ada 2 parsel sayısıyla ve tarla niteliğiyle davacı gerçek kişiler adına tapuya kayıt ve tesciline; 550 ada 2 sayılı parsel içinde olup, aynı krokide su kanalı ve dere olarak belirtilen ve mavi renk ile gösterilen bölümün ise kadastro tescil harici bırakılmasına; davacıların, ... köyü, 550 ada 3 sayılı parsele yönelik davalarının reddine ve 550 ada 3 sayılı parselin tarla niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline; davacıların ... köyü, 101 ada 1 sayılı ... parseli içinde yer alan ve bilirkişi raporuna ekli krokide (A ve D) harfleriyle gösterilen taşınmazlara ilişkin davalarının reddine, ... köyü, 101 ada 1 sayılı ... parseli hakkında ... Kadastro Mahkemesinin 20/12/2010 gün ve 2010/2 E. - 2010/16 K. sayılı
kararı ile sicil oluşturulduğundan yeniden sicil oluşturulmasına yer olmadığına,…” ibaresinin Daire kararına yazılması suretiyle daire kararının düzeltilmesine] karar verilmiş ve hüküm kesinleşmiştir.
Davacı gerçek kişiler 19/02/2016 tarihli dilekçeleriyle dava konusu yerlerin bir bütün olduğu ve yararlarına kazanma koşullarının tüm yerler açısından oluştuğu halde kamulaştırma çalışmaları sırasında hak ihlali yapıldığını, EPDK"nın 29/09/2006 tarihli krokide gösterilen yerin tespit ve tescilinin adlarına karar verildiğini fakat tapuya geçmediğini, bu hususta yeni deliller sunduklarını belirterek dava konusu yerin tapuda adlarına geçmesi için yargılamanın yenilenmesini istemiştir.
Mahkemece davacıların taleplerinin HMK"nın 375. maddesinde bulunan ve sınırlı sayıda düzenlenmiş olan yargılamanın iadesi sebeplerinden hiç birine uymadığı gerekçesiyle yargılamanın yenilenmesi talebinin esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişiler tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 15/04/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.