11. Hukuk Dairesi 2015/7058 E. , 2016/1951 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10/02/2015 tarih ve 2014/286-2015/109 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava, 6100 sayılı Kanun"un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK"nın 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının müvekkili şirketten istifa etmek suretiyle ayrıldığını, rekabet yasağı ve gizlilik taahhütnamesine aykırılık teşkil edecek biçimde ..."da bulunan dava dışı şirkette regülasyon-ruhsatlandırma sorumlusu olarak çalışmaya başladığını, davalının rekabet yasağına aykırılık teşkil eden işlem ve eylemleri nedeniyle cezai şart ödemesi gerektiğini ileri sürerek, şimdilik 1.000,00 TL cezai şart alacağının 04.07.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, talebini ıslah ederek 20.000,00 TL"ye çıkarmıştır.
Davalı vekili, davaya dayanak yapılan sözleşmenin müvekkiline okuma imkanı verilmeden imzalatıldığını, sözleşmenin boş kısımlarının sonradan doldurulduğunu, müvekkilinin yaptığı iş ve konumu itibariyle davacı şirketin müşteri portföyü, gelir kaynakları ve ticari sözleşmeler gibi sırlarına ulaşabilecek konumda olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamı ve uyulan bozma ilamı doğrultusunda, davacı şirkette ruhsatlandırma departmanında işverenin iş sırlarına erişebilecek bir konumda çalışan davalının 01/07/2011 tarihinde istifa ile davacı şirketten ayrıldıktan hemen sonra taraflar arasındaki rekabet yasağı getiren sözleşme hükümlerine aykırı olarak aynı konuda faaliyette bulunan dava dışı şirkette 18/07/2011 tarihinde ruhsatlandırma departmanında işe başlamak suretiyle rekabet yasağına aykırı davrandığı, davacının sözleşme ile kararlaştırılan maktu ceza şart alacağını davalı borçludan isteyebileceği, kararlaştırılan ve talep edilen cezai şart miktarının davalının ekonomik olarak mahvına neden olacak dereceyi bulduğu, bu nedenle talep edilen cezai şart miktarının %50 oranında tenkise tabi tutulmasının hak ve adalet kurallarına uygun olacağı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 10.000,00 TL cezai şart alacağının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, rekabet yasağı sözleşmesine aykırılıktan kaynaklanan cezai şart istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı tarafça, taraflar arasında imzalanan 28.03.2009 tarihli rekabet yasağı sözleşmesinin ""YAPILAN İŞ"" başlıklı bölümündeki ""01.07.2011"" tarihinin ve yine "" İŞÇİNİN BORÇLARI"" bölümünün ikinci bendindeki ""100.000"" rakam grubunun sonradan doldurulduğu savunulmuştur. mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi tarafından da aynı şekilde mütaalada bulunulmuştur. 1086 sayılı HUMK 298. (HMK 207) maddesi uyarınca senetteki çıkıntı, kazıntı veya silinti ayrıca onanmamışsa, inkâr hâlinde göz önünde tutulmaz ve bu tür çıkıntı, kazıntı veya silinti mahkemece senedin geçerliliğine ve anlamına etkili olacak nitelikte görülürse, senet kısmen veya tamamen hükümsüz sayılabilir. Somut uyuşmazlığa konu sözleşmede de davalı tarafça inkar edilen ve sonradan doldurulduğu belirtilen bölümlerin yer aldığı hükümlerin taraflar açısından bağlayıcı niteliğinin bulunup bulunmadığı, geçersizlik halinin söz konusu olması durumunda ise bu halin 28.03.2009 tarihli sözleşmenin kısmen veya tamamen geçerli olup olmayacağı hususunda doğuracağı sonuçların mahkemece tartışılması suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.
(2) Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, (2) Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.