Esas No: 2016/11550
Karar No: 2019/2617
Karar Tarihi: 15.04.2019
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/11550 Esas 2019/2617 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi 14.12.2004 tarihli dilekçesiyle, ... köyü 1113 parsel sayılı taşınmazın yörede 1942 yılında yapılıp kesinleşen ... kadastro sınırları içinde kaldığını, davalı adına olan tapu kaydının iptali ve ... niteliği ile Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne, ... köyü 1113 sayılı parselin davalı adına olan tapusunun iptaline ve ... niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişi vekili tarafından temyiz edilmekle Dairemizin 12.04.2007 tarihli ve 2007/2256-4926 E. -K. sayılı kararıyla ... köyü 1113 sayılı parselin fen bilirkişisi tarafından düzenlenen 14.07.2006 tarihli rapora ekli krokide (B) ile gösterilen 161 m2 ve (C) ile gösterilen 13 m2 yüzölçümündeki bölümlere ilişkin davalı gerçek kişi vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına, (A) ile gösterilen 298 m2 ve (D) ile gösterilen 1 m2 yüzölçümündeki bölümlere ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle “1) ... köyünde 1952 yılında çalışan I ve 2 numaralı makiye ayırma komisyonları, 5653 sayılı Kanun ile değişik 3116 sayılı Kanunun 5. maddesinde öngörülen kişilerden oluşmadığından kuruluşu kanuna uygun olmadığı gibi, yönetmelik hükümlerine de aykırı oluşturulduğu, ayrıca bu komisyonun, yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırı çalıştığı, zemine uygulama imkanı olmayan ölçeksiz kroki niteliğinde bir harita düzenlediği, yasaya aykırı kurulan komisyon tarafından yasaya aykırı olarak makiye ayrılan yerler için toprak tevzi işlemleri de yapılmadığı, 22.03.1996 tarih 5/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile "5653 sayılı Kanun ile değişik 3116 sayılı Kanunun 1-e maddesi uyarınca kurulan maki tespit komisyonlarının yasal ve yaptıkları işlemlerinde geçerli olduğu ve makiye ayrılan yerlerde özel yasalar uyarınca oluşturulan tapulara değer verilmesi gerektiği" kabul edilip, davalı tarafın özel kanunlar uyarınca oluşturulmuş tapu kaydının bulunmaması, makiye ayırma komisyonunun yasanın öngördüğü gibi kurulmaması ve kanuna uygun çalışmaması nedeniyle, bu komisyonun yaptığı makiye ayırma işlemlerine ve özel yasalar uyarınca oluşturulan tapu kayıtları dışında kalan başka tapu kayıtlarına ve zilyetliğe hukukça değer verilemeyeceği, 1942 yılında kesinleşen ... kadastrosu ile belirlenen ... sınırlarını değiştirmeye hiç bir merci ve makamın yetkili olmadığı, makiye ayırma komisyonlarına da yasa ve yönetmelikte hiçbir şekilde böyle bir yetki verilmediğinden, kesinleşen ... kadastrosu sınırları içindeyken, kanun ve yönetmeliğe aykırı olarak makiye ayrılan taşınmazların, hukuken ... olduğunun kabul edilmesinin zorunlu olduğu, 5653
sayılı Kanunun 4. maddesindeki “Bu yasa yayımı tarihinde yürürlüğe girer” hükmü gereğince, yasanın geriye yürümeyeceği, yerleşik yargı kararlarıyla “Kanunların geriye yürümeyeceği ilkesi” nin kabul edildiği, kanun ve yönetmeliğin hiç bir maddesinde yasanın yürürlüğünden önce kesinleşen ... sınırları içinde kalan alanların makiye ayrılacağı konusunda da hiçbir hüküm bulunmadığı, bu nedenle 5653 sayılı Kanun ile değiştirilen 3116 sayılı Kanunun 1-e maddesinin de, kanun yürürlük tarihinden sonra yapılacak ... kadastro işlemlerinde uygulanması gerekeceği, bir arazi parçasının kadastro yoluyla ya da başka bir amaçla düzenlenmiş haritası varsa, o arazide sonradan yapılacak ifraz ve değişiklik işlemlerinin o araziye ait harita üzerinde gösterilip işaretlenmesinin; kadastro tekniğinin, aklın ve mantığın gereği olduğu, 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre ... kadastrosu yapılan ve kesinleşen ormanların tümünün, tahdit tutanakları ile birlikte 1/10.000 ölçeği ile düzenlenen haritaları bulunduğu halde, yönetmeliğin hiç bir maddesinde maki komisyonlarının belirleyeceği makilik sahaların, ... kadastro (tahdit) haritaları üzerinde gösterileceği konusunda hiçbir hüküm bulunmadığı, bu yerlerin askeri haritalar üzerinde gösterileceğinin belirtildiği, 5653 sayılı Kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükmü ile yönetmeliğin yukarıda yazılı hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinde, maki belirleme komisyonlarının ... kadastrosu (tahdidi) yapılmamış yerlerde çalışacağının açıkça anlaşıldığı, Anayasa Mahkemesinin 3402 sayılı Kadastro Kanununun 45. maddesinin iptali konusunda verdiği 01.06.1988 gün 1987/31-13 ve 14.03.1989 gün 1988/35-13 ve 13.06.1989 gün 1989/7-25 sayılı kararlarında ve bir çok ilgili Yargıtay Daire kararları ve H.G.K. kararlarında açıklandığı gibi, kesinleşen ... kadastro sınırları içinde kalan tapu kayıtlarının yasal değerini yitireceği, (HG.K. 1978/778 Sayılı kararı), Y.K.D’nin Ekim 2002 sayısında yayınlanan H.G.K.’nın 27.02.2002 gün ve 2002/1-19-97 sayılı kararı ile “kesinleşen ... sınırları içine alınan eski tapu kayıtları yasal değerini yitirdiğinden, o yer makiye ayrılmış olsa bile eski tapu kayıtlarına değer verilemeyeceği” nin kabul edildiği, doğal olarak böyle bir yerde zilyetliğe değer verilmesinin de düşünülemeyeceği, gerek 3116 sayılı ve gerekse 5653 sayılı Kanunda ve bu yasa gereğince çıkartıldığı kabul edilen yönetmelikte, makiye ayırma işleminin ... rejimi dışına çıkarma işlemi, ya da kesinleşen ... sınırını daraltma ve değiştirme işlemi olduğu veya olacağı konusunda da hiç bir hüküm bulunmadığı, kesinleşen ... sınırı içinde kalan yerlerin niteliği ister tapulu tarla olsun, ister makilik olsun, isterse ... içi boşluk, çayırlık olsun, o taşınmaz, 1961 Anayasasının 131/2 ve 1982 Anayasasının 169/2. maddesindeki "Devlet Ormanları zamanaşımı ile mülk edinilemez" hükmü gereği ve ... mülkiyet hukuku ve ... ceza hukuku yönünden ... sayılan yer olduğundan, böyle bir yere el atıp zilyet olan kişinin eyleminin ... Kanununun ceza hükümlerine göre suç oluşturacağı, kişilerin yasalar karşısında suç olan eylemleri kendi yararlarına hukuki bir sonuç doğuramayacağı, kesinleşen ... kadastrosu bulunan yerlerde ceza hakiminin, kesinleşen ... kadastrosunun, 3116 sayılı Kanunun 13 veya 6831 sayılı Kanunun 11/4. maddesinin emredici hükmü gereğince tapuya tescil edilip edilmediğine bakmadan [Medeni Yasanın 715 (E.641) maddesi hükmüne göre "...yararı kamuya ait mallar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.... yararı kamuya ait ... yerler, kimsenin mülkiyetinde değildir ve hiç bir şekilde özel mülkiyete konu olamaz" ve yine 999 (E.912) Maddesi gereğince “Özel mülkiyete tabi olmayan ve kamunun yararlanmasına ayrılan taşınmazlar, bunlara ilişkin tescili gerekli bir ayni hakkın kurulması söz konusu olmadıkça kütüğe kaydolunmaz” kesinleşen ... kadastrosu sınırı içinde kalan taşınmaz parçası hukuken kamu malı ... sayılan yer olduğu ve tapu kütüğüne tescil edilmemiş olması taşınmazın hukuken ... olma niteliğini ortadan kaldırmayacağı ve kesinleşen ... kadastrosu sınırları içinde kalan tapu kayıtları yasal değerini yitireceğinden] sadece ... kadastro harita ve tutanaklarını uygulayıp, o yerin ... sayılan yerlerden olup olmadığını tesbit ederek, o yer kesinleşen ... sınırları içindeyse, makiye ayrılan yer bile olsa, o yere herhangi bir şekilde el atan kişiyi mahkum etmekte olduğu, H.G.K."nın 1998/903 sayılı kararında açıklandığı gibi ... sınırlaması kesinleşen yerlerde bir yerin
... sayılan yer olup olmadığının sınırlama harita ve tutanaklarının uygulanması sonucu belirleneceği, makiye ayrılmakla o yerin ... kadastro sınırları dışına çıkartılmış kabul edilmeyeceği, bu güne kadar ceza mahkemelerinin ve Yargıtayın uygulamasının bu şekilde olduğu, 5653 sayılı Kanunun, 08.09.1956 tarihinde yürürlüğe giren 6831 sayılı ... Kanununun 117. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı, 5653 sayılı Kanunun 1/e maddesine paralel nitelikte hüküm getiren, 6831 sayılı Kanunun 1/j maddesi uyarınca, ... Genel Müdürlüğünün 24.12.1959 ve şb 2.2802-1 sayılı teklifi ve bakanlık makamının 24.12.1965 günlü oluru ile yürürlüğe giren ... ve Makilik Sahaların Tespitine Ait Talimatnameyle, 17.08.1950 tarih ve 2.Şb 9857-203 sayılı tamimle yayınlanan Maki Yönetmeliğinin yürürlükten kaldırdığı, buna rağmen Maki Yönetmeliği dayanak gösterilerek 24.12.1965 tarihine kadar ve yine bu tarihten sonra da Maki Talimatnamesi dayanak gösterilerek makiye ayırma çalışmalarının yapıldığı, 3116 sayılı Kanunun 7. maddesi ... kadastro komisyonlarının yaptıkları ... kadastro işlemlerinin, 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinde ... kadastrosu ve ... rejimi dışına çıkarma (2/B) işlemleri sonuçlarının ilan edileceğini ve itiraz süresi içinde itiraz edilmez ve dava açılmaz ise işlemlerin kesinleşeceğini bildiriliği, yasalar ile bu konuda çıkartılan yönetmeliklerde de ilan süresi ile nerede? Ne kadar ? süre ile yapılacağı, ilandan sonra kimler tarafından nasıl itiraz edileceği, itirazın nasıl inceleneceği, davanın kimler tarafından hangi mahkemeye açılacağı konularının ayrıntılarıyla düzenlendiği, 2613, 5602, 766 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunları ve bu yasalar gereği çıkartılan yönetmeliklerde de bu konularda açıklayıcı ve emredici, hükümler bulunduğu halde, Gerek 08.09.1956 tarihinden önce ve gerekse bu tarihten sonra yapılan makiye ayırma çalışmalarının hiçbiri ilan edilmemiş olduğu gibi yasa, yönetmelik ve talimatnamede, yapılan çalışmanın yerindeliğinin, hangi makam tarafından incelenip denetleneceği ve onanacağı konularında da hiçbir hüküm bulunmadığından, makiye ayırma çalışmalarının ... Yönetiminin bir iç işi olduğu, ... rejimi yada ... sınırı dışına çıkarma işlemi olmadığı, yapılan işlemin her zaman iptal edilebileceği, ya da yeniden yapılacak bir ... kadastro çalışmasında makiye ayrılan yerlerin ... kadastro sınırı içine alınabileceği, makiye ayrılmakla birlikte o taşınmazın hukuken ... olmaya ve kesinleşen ... kadastro sınırı içinde kalmaya devam ettiği, çünkü, "... niteliğini kaybetme nedeniyle ... rejimi dışına çıkarma" kavramının 1961 Anayasasının 131. maddesinin, 1970 yılında 1255 sayılı Kanun ile değiştirilmesinden sonra hukukumuzda yer aldığı ve Anayasanın bu maddesinin değiştirilmesinden sonra 6831 sayılı Kanunun 2. maddesi değiştirilerek “bilim ve fen bakımından ... niteliğini yitirme” nedeniyle ... rejimi dışına çıkartma işleminin ... kadastro komisyonları tarafından yapılmaya başlanıldığı ve kesinleşen ... sınırları içinde iken makiye ayrılan yerlerin kesinleşen ... kadastro sınırları içinde kalmaya devam ettiği kabul edilerek yasal koşulları taşıyan taşınmazların 2/B madde uygulamasıyla ... rejimi dışına çıkartıldığı, makiye ayırma işlemlerine değer verilmediği, 20. Hukuk Dairesinin Y.K.D. Aralık 2001 sayısında yayınlanan 10/05/2001 gün ve 2001/3179-3713 sayılı kararını direnme yoluyla inceleyen ve 20.Hukuk Dairesinin kararında belirtilen ilkeleri aynen ve oybirliği ile benimseyen, Hukuk Genel Kurulunun 03/07/2002 gün ve 2002/20- 558- 588 sayılı kararı ve 20. Hukuk Dairesinin bir çok kararları ile 1. Hukuk Dairesinin 27/06/2000 gün 6766/8652 ve 02/04/2001 gün ve 2670/3847 ve 14/05/2001 gün ve 5062/5949 sayılı kararlarında makiye ayırma çalışmalarının idare tarafından her zaman iptal edilebileceği ve makiye ayrılan yerin halen ... sınırı içinde kalmaya devam ettiğinin kabul edildiği, ... Yönetimi de Maki Yönetmeliği ve Maki Talimatnamesindeki hükümleri bu şekilde anlayıp yorumlayarak, uygulamalarını da buna göre yürüttüğü, yerleşik Yargıtay kararlarıyla yönetimin bu uygulamalarının doğru bulunduğu, H.G.K.’nın 21.02.1990 gün ve 1989/1-700-101 sayılı, 05.05.1999 gün ve 1999/1-302 -258 sayılı ve aynı gün 1999/1-304 -260 ve 30.06.1999 gün ve 1999/1-544-561 sayılı kararlarında kabul edildiği gibi, Hazinenin Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yer iddiası ile açacağı iptal davaları 3402 sayılı Kanunun 12/3 maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü
süreye tabi olmadığı, aynı nedenle, ... Yönetimi tarafından açılan davanın da 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olmadığının kabulü gerekeceği,
Somut olayda, kesinleşmiş ... kadastro tutanak ve haritaları, arazi kadastro paftası ile makiye ayırma tutanaklarının uygulanmasına dayalı araştırma inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişiler ve fen bilirkişi raporuyla, çekişmeli parselin 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre 1942 yılında yapılıp kesinleşen ... kadastro sınırları içindeyken, 1952 yılında yasa ve yönetmeliğe aykırı olarak makiye ayrıldığı, 1976 yılında 4785 sayılı Kanun hükümleri gözönünde bulundurularak yapılan ... kadastrosunda çekişmeli taşınmazın 1942 yılında kesinleşen ... kadastro sınırları içinde olduğu nazara alınmadan eylemli ... olması nedeniyle bir bölümünün yeniden ... sınırı içine alınıp bir bölümünün ... sınırları dışında bırakıldığı, bu işleminde kesinleştiği 1988 yılında yapılan arazi kadastrosunda arsa niteliği ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle Adnan ... adına yapılan tespite karşı Hazinenin açtığı dava kabul edilerek çekişmeli parselin Hazine adına tesciline ilişkin Kadastro Mahkemesinin 20.1.1992 gün ve 1991/1695 E.-716 K. sayılı kararının, Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleştiği ve Hazine adına tescil edildiği, daha sonra ihale ile satılarak davalı gerçek kişiye geçtiği, sözü edilen kadastro mahkemesinin bu kararının tarafı olmayan ... Yönetimi aleyhine kesin hüküm oluşturmayacağı, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanının hakem sıfatıyla verdiği 19.12.1947 tarih, 208 sayılı kararla, 1942 tahdidinin sadece Vakıflar İdaresinin dayandığı Muratpaşa Vakfına ait tapulu taşınmazlar yönünden iptal edildiği, vakıf tapusu kapsamı dışında kalan tahdidin halen geçerliliğini sürdürdüğü, taşınmazı ... sınırı içinde bırakan ve kesinleşen 1942 yılı ... kadastrosu gözönünde bulundurmadan yörede 1976 yılında çalışma yapan 7 Numaralı ... Kadastro Komisyonunca taşınmazın bir bölümünün yeniden ... sınırları içine alındığı, ancak bu işlemin ikinci ... kadastrosu olması nedeniyle çekişmeli parselin ... sınırları dışında bırakılması işleminin hiçbir yasal dayanağı bulunmadığından, bu işleme değer verilemeyeceği, çekişmeli parselin fen bilirkişi Ömer Develi tarafından düzenlenen 14.07.2006 tarihli rapor ve krokisinde (B) ile gösterilen 161.ve (C) ile gösterilen 13 m2 yüzölçümündeki bölümlerinin 1942 ... kadastrosu ile ... olarak sınırlandırıldığı ve halen ... sınırları içinde olduğu, kesinleşen ... kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazlara ilişkin ... Yönetiminin taraf olmadığı kadastro mahkemesi kararı ile hükmen oluşan tapu kaydı ve daha sonra ihale ile satış suretiyle davalı gerçek kişi adına oluşan tapu kaydının hukuki değerinin bulunmadığı gözetilerek bu bölümlere ilişkin davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
2) Davalı gerçek kişinin fen bilirkişisi Ömer Develi tarafından düzenlenen 14.07.2006 tarihli rapora ekli krokide (A) ile gösterilen 298 m2 ve (D ) ile gösterilen 1 m2 yüzölçümündeki bölümüne ilişkin temyiz itirazlarına gelince; bu bölümlerin 1942 yılında yapılıp kesinleşen ... kadastrosu sınırları içindeyken, yine 1988 yılında yapılıp, 15.12.1989 tarihinde kesinleşen 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B maddesi uygulamasıyla Hazine adına ... sınırları dışına çıkarılmakla Çevre ve ... Bakanlığının tasarrufuna geçip, ... Yönetiminin dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından, bu bölümlere ilişkin davanın reddine karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra dava konusu taşınmazın (A) ve (D) harfleri ile gösterilen kısımlarına yönelik davanın reddine, (B) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümler yönünden karar kesinleştiğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm taraflara tebliğ edilmiş, taraflarca temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.
Davacı ... Yönetimi bu kere 16/02/2016 havale tarihli dilekçesiyle çekişmeli taşınmazın ... olarak Hazine adına tesciline karar verilen ve fen bilirkişisinin 14/07/2006 tarihli raporunda (B) harfi ile gösterilen 161m² ile (C) harfi ile gösterilen 13m²"lik kısmın yörede 22/A maddesi çalışması yapıldığını ada, parsel numaralarının ve yüzölçümlerinin
tutmadığı gerekçesi tapuda infaz edilemediğini ileri sürerek hükmün tavzihini istemiştir.
Mahkemece yörede 22/A çalışmalarının mahkeme kararından sonra yapılmış olması daha önce yargılama sırasında ilgili tapu kayıtlarının ada parsel numaralarının geçerli olduğundan sonradan yapılacak değişiklikler nedeniyle tavzih ile hükmün değiştirilemeyeceği gerekçesiyle tazvih talebinin reddine karar verilmiş, hüküm tavzih talep eden ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşmiş ... kadastrosu sınırları içindeki taşınmaz için kadastro yoluyla oluşturulan tapu kaydının iptal ve ... niteliğiyle tescile ilişkin olup talep, taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonucu verilen ve temyiz denetiminden geçerek kesinleşen hükmün tavzihine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1942 yılında yapılıp kesinleşen ... kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra ilk tahdidin aplikasyonu ve sınırlandırması Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanının hakem sıfatıyla verdiği karar ile iptal edilen ormanların kadastrosu 1976 yılında yapılıp ekip çalışmaları 15.09.1976 tarihinde, itirazları inceleyen 7 numaralı ... kadastro komisyonu işlemleri ise 09.12.1976 tarihinde ilan edilmiştir. 36 numaralı ... kadastro komisyonunca 1988 yılında aplikasyon, sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması yapılıp 15.06.1989 tarihinde ilan edilmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 7139 sayılı Kanununun 33. maddesi uyarınca ... Yönetiminden harç alınmasına yer olmadığına 15/04/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.