Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/2373
Karar No: 2019/63
Karar Tarihi: 05.02.2019

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2373 Esas 2019/63 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/2373 E.  ,  2019/63 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve tescili” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Banaz Asliye Hukuk Mahkemesince davanın ön şart yokluğu nedeniyle reddine dair verilen, 08.02.2012 tarih ve 2004/378 E., 2012/38 K. sayılı kararın incelenmesi davacı ... Genel Müdürlüğü vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan)18.Hukuk Dairesinin 18.02.2014 tarih ve 2013/15854 E., 2014/2683 K. sayılı ilamı ile;
    "...Dosyadaki bilgi ve belgelerden, özellikle mahkemenin gerekçeli kararında davacı idare tarafından tapu maliki ... aleyhine bedel tespiti ve tescil talepli kamulaştırma davasının açıldığı, mahkememizce çıkartılan tebligatın davalının vefat ettiğinden bahisle iade edildiği, akabinde davalının mirasçılarını gösterir Banaz Sulh Hukuk Mahkemesinin 23.09.2005 tarih 2005/436 Esas, 2005/480 Karar sayılı veraset ilamının dosyaya ibraz edildiği, veraset ilamı kapsamında mirasçılara tebligat çıkartıldığı, tebligatların bir kısmının usulüne uygun şekilde yapılmasına rağmen bir kısmının usulsüz olduğu, mirasçılardan ..., ..., ... ve ...’ye ilanen tebligat yapıldığı, mirasçılarından Cemal Kocatepe’nin ise yargılama aşamasında 12.11.2005 tarihinde vefat etmiş olması ve bu durumun 27.04.2006 tarihli kolluk araştırma tutanağında tespit edilmiş olmasına rağmen mirasçılarına tebligat yapılmadığı ve davaya dahil edilmedikleri, mahkemece çıkartılan tebligatlarda ve ilanen tebligatta Kamulaştırma Kanununun 10/3. maddesindeki meşruhatın bulunmadığı, bu itibarla dosya kapsamında henüz taraf teşkilinin sağlanmadığı, davalının mirasçılarının hiç birinin duruşmalara ve keşfe katılmadığı göz önüne alındığında yapılan tebligatların genel olarak amacına ulaşmadığı ve gerçek hak sahiplerinin eldeki davadan haberdar olmadığı, hususları da belirtilmek suretiyle davanın ön şart yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, mahkeme kararının ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinin davanın taraflarına usulüne uygun tebliğ edilmiş olduğu hususu dikkate alındığında mahkemece taraf teşkilini sağlayarak, kamulaştırılan taşınmazın 2942 sayılı Yasanın 4650 sayılı Yasa ile değişik 10.maddesi uyarınca kamulaştırma bedelinin tespit edilerek karar verilmesi mümkün iken, yerinde olmayan gerekçe ile davanın ön şart yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.…"
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve bu hakkın tapuya tescili istemine ilişkindir.
    Davacı ... vekili; davalıya ait 591 parsel numaralı taşınmazdan 389,44 m2 daimi irtifak hakkının müvekkiline ait olmak üzere Kamulaştırma Kanunu’nun 27. maddesine göre acele kamulaştırıldığını, Uşak Asliye Hukuk Mahkemesinin tespit kararı ile belirlenen 426.874,816TL(eski) toplam bedelin bankaya bloke edildiğini, bu bedel üzerinden bahse konu taşınmazın rızaen alınması için davalıya taahhütlü mektup gönderildiğini ancak davalının bu bedel üzerinde anlaşmaya yanaşmadığını ileri sürerek 591 parsel numaralı taşınmazdan kamulaştırmasına karar verilen 389,44 m2 daimi irtifak hakkı kamulaştırma bedelinin tespiti ile davacı idare adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ... adına çıkarılan dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye, ölü olduğundan bahisle iade edilmiş, davaya dâhil edilen mirasçıları savunmada bulunmamışlardır.
    Mahkemece; davacı idarece, tapu maliklerinin adreslerinin veya ölü olmaları hâlinde mirasçılarının adreslerinin Kamulaştırma Kanunu’nun 7. maddesi uyarınca tapu, vergi ve nüfus kayıtları üzerinden ve haricen yaptırılacak araştırma ile tespit ettirilmediği ve aynı Kanunun 8.maddesinde öngörülen satın alma usulü uygulanmadan 10. madde uyarınca dava açıldığı, her ne kadar dosya kapsamında keşif yapıldığından işin esasına girildiği kanısı oluşabilecekse de henüz taraf teşkilinin sağlanmadığı, bir kısım tebligatlar usulünce yapılmışsa da yapılan tebligatlarda da gerekli ihtarın bulunmadığı, ilanların ve keşfin usulüne uygun olmaması nedeniyle işin esasına girildiğinden bahsedilemeyeceği, uzlaşma ile satın alma usulünün uygulanmasının ve teşebbüse rağmen sonuç alınamamasının davanın ön şartı olduğu gerekçesiyle davanın ön şart yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
    Davacı ... Genel Müdürlüğü vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Yerel Mahkemece; önceki gerekçelere ek olarak, bir kısım Hukuk Genel Kurulu kararlarında 7. ve 8. maddelerde belirtilen esasların idare tarafından yerine getirilip getirilmediğinin irdelenebilmesi için öncelikle taraf teşkilinin sağlanmasının zorunlu olduğunun belirtildiği ancak bu görüşün Kanun’un ruhuna aykırı olduğu, mahkemenin yükümlülük ve sorumluluğunun başlaması için öncelikle idarenin üzerine düşen görevleri yerine getirmesi gerektiği, aksi bir yorumun idarenin görev ve yükümlülüklerini de mahkemeye yükleme sonucunu doğuracağı ve mevzuata uygun, süratli bir şekilde sonuçlandırılması gereken kamulaştırma bedel tespit ve tescil davalarının eldeki dosyada olduğu gibi 10 yılı aşkın sürelerle devam etmesine neden olacağı belirtilerek direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, dosyanın geldiği aşama itibariyle davanın ön şart yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
    Uyuşmazlığın çözümüne geçmeden önce, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun satın alma usulü ve bedel tespiti esaslarını düzenleyen 8 ve 10. maddelerinde 4650 sayılı Kanun ile getirilen değişiklik ve bu bağlamda kamulaştırma bedelinin tespiti ile idare adına tesciline ilişkin davanın hukuki niteliği üzerinde durulmasında yarar vardır.
    04/11/1983 tarih ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun uygulanması sırasında ortaya çıkan sorunların sağlıklı bir biçimde çözümü ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 46. maddesinde öngörülen ve asıl kural olan, kamu yararının gerektirdiği hallerde, karşılıklarının nakden ve peşin olarak ödenmesi koşuluyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların objektif esaslara göre hızlı, doğru ve sağlıklı bir şekilde kamulaştırılması esasının tam olarak uygulanmasının sağlanması amaçlanarak, 24/4/2001 gün ve 4650 sayılı Kanun ile değişik hükümler getirilmiştir.
    Kanun’un genel gerekçesinde;
    “...Devlet ve kamu tüzelkişilerinin ancak zorunlu hallerde ve başka şekillerde taşınmaz mal sağlayamamaları durumunda hızlı, doğru ve sağlıklı bir şekilde kamulaştırma yapmalarının sağlanması, kamulaştırma sebebiyle adli ve idari yargıda açılacak davaların önlenmesi veya en aza indirgenmesi, buna rağmen açılacak davaların hızla sonuçlandırılması, doğru bedel tespiti yapılarak kamulaştırma sebebiyle Devlet veya diğer kamu tüzelkişileri ile gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerinin haksızlığa uğramasının önlenmesi, kamulaştırma işlemlerinin hızla sonuçlandırılarak, Devletin veya diğer kamu tüzelkişilerinin işlerinin ve yatırımlarının çabuklaştırılmasının sağlanması, uygulamada ortaya çıkan sorunların süratle çözümlenmesi amacıyla;
    1)Anayasamızın 46. maddesi hükmüne uygun olarak, Devlet ve diğer kamu tüzelkişilerinin ancak zorunlu ve gerçekten kamu yararının gerektirdiği hallerde ortaya çıkan ihtiyaçlarını başka şekillerde (pazarlıkla satınalma, Maliye Bakanlığından veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarından tahsis suretiyle taşınmaz mal edinme gibi) karşılayamamaları hâlinde kamulaştırma yapmalarının temini amacıyla, kamulaştırma yetkisi tanınan Devlet ve diğer kamu tüzelkişilerinin kamulaştırma ihtiyacı ortaya çıktığında, Kamulaştırma Kanunu’nun 5. maddesinde sayılan mercilerce verilecek kamu yararı kararlarının 6. maddesi uyarınca onaylanmasından veya 6. maddenin son fıkrası uyarınca yapılacak kamulaştırmalarda, yetkili icra organınca verilecek karardan sonra, idarelerin kıymet takdir komisyonu ve uzlaşma komisyonu kurarak öncelikle Kanunun 8. maddesinde öngörülen satın alma usulü uygulamalarının sağlanabilmesi;
    2)Kamulaştırma Kanunundaki mevcut kamulaştırma sistemi değiştirilerek, kıymet takdir komisyonları eliyle yaptırılan kıymet takdiri usulü ve esaslarının ve buna bağlı diğer işlemlerinin ve keza bedel artırım davaları açılabileceği yönündeki hükümlerin kaldırılarak, yeniden düzenlenen 10. maddeyle kamulaştırma işleminin tek davayla ve hızlı bir şekilde çözümlenmesi amacıyla, kamulaştırmayı yapacak olan Devlet ve diğer kamu tüzelkişilerinin doğrudan mahkemeye başvurarak, kamulaştırılacak taşınmaz malın gerçek kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedel karşılığında ve bu bedelin ödenmesi kaydıyla kamulaştırma yapılmasına ve taşınmaz malın kamulaştırma yapan idare adına tesciline karar verilmesinin sağlanması, bu davaların seri olarak ve hızla sonuçlandırılması...”
    hususları ifade edilmiştir.
    Görüldüğü gibi; 4650 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunundaki mevcut kamulaştırma sisteminin değiştirilmesinin amacı; uygulanabilir, gecikmeleri ortadan kaldıran ve süratli şekilde sonuca ulaşan bir sistem kurmaktır.
    O hâlde, Kamulaştırma Kanununda, 4650 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu getirilen yeni sistemde; anılan Kanun"un 5. maddesinde sayılan mercilerce verilecek kamu yararı kararlarının 6. madde uyarınca onaylanması, 7. madde uyarınca kamulaştırılan taşınmaz malın sahiplerinin tespitinden sonra, 8. maddede belirtilen esaslar çerçevesinde idarenin, kıymet takdir komisyonu ve uzlaşma komisyonu kurarak, tespit edilen tahmini bedeli belirtmeksizin, taşınmazı pazarlıkla ve anlaşarak satın alma iradesini malike bildirmesi; tarafların anlaşamaması veya ferağ verilmemesi hâlinde 10. madde gereğince kamulaştırma bedelinin mahkemece tespiti ve idare adına tescili öngörülmüştür.
    Kamulaştırmanın satın alma usulü ile yapılamaması hâlinde de, idarece, 10. maddeye göre kamulaştırma bedelinin mahkemece tespiti ve taşınmazın idare adına tescili istemiyle Asliye Hukuk Mahkemesine müracaat edilmesi gerekir.
    Yine kanun değişikliğiyle getirilen düzenleme sonucu; 10. maddede mahkemeye, kamulaştırmayı sonuçlandırarak bedelin tespiti ve taşınmazın idare adına tesciline karar verilmesi ödev ve sorumluluğu yüklenmiştir.
    Burada önemle üzerinde durulması gereken husus; idare tarafından 2942 sayılı Kanun’un 7 ve 8. maddelerinde öngörülen prosedüre uyulmadan açılan bedel tespiti ve tescil davasında, mahkemenin nasıl bir karar vermesi gerektiğidir.
    Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre; mahkemece ilk oturumda 2942 sayılı Kanunun 7 ve 8. maddesinde aranan koşullar yerine gelmediğinin saptanması durumunda davanın reddine karar verilmesi gerekecektir.
    Ancak mahkemece deliller toplanıp, keşif yapılıp, bilirkişi raporu alınıp bu şekilde işin esasına girilmesinden sonra artık bu eksiklik nedeniyle davanın reddi isabetli olmayacaktır. Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, 4650 sayılı Kanunla 2942 sayılı Kanunda yapılan değişikliğin amacının kamulaştırmanın uluslararası normlara ve Anayasa’ya en uygun ve en süratli bir şekilde sonuçlandırılması ve değişiklikten önceki kanunda kamulaştırma işlemlerindeki kural hataları nedeniyle meydana gelen gecikmelerin önüne geçilmesi olmasına göre, bu aşamada mahkeme önünde görülmekte olan ve esasına girilen bir davanın reddedilip, yeniden kamulaştırma işlemlerinin baştan yapılmasının istenmesi Kanunun gerek özüne gerekse sözüne aykırı olacaktır. Kaldı ki, tapu maliki veya mirasçılarının görülmekte olan davaya katılıp, bedel tespiti yönündeki haklarını savunması da her zaman mümkündür.
    Nitekim; yukarıdan beri açıklanan bu ilkeler, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.07.2006 gün ve E: 2006/5-498 K:2006/503 kararında da aynen benimsenmiş ve istikrarlı olarak uygulana gelmiştir.
    Bu açıklamaların ışığında somut olaya bakıldığında; idarece pazarlıkla satın alma aşamasında dava konusu 591 parsel sayılı taşınmazın kayden maliki bulunan davalı ..."nin sağ olup olmadığı araştırılmamış, 02.04.1987 tarihinde vefat eden taşınmaz mal sahibi mirasçılarının belirlenerek 7. maddede sayılan kuruluşlardan adres araştırması yapılmamış ve 04.04.2003 tarihinde pazarlığa çağrı belgesi ölmüş bulunan tapu maliki adına düzenlenmekle yetinilerek, pazarlıkla anlaşma sağlanamadığından bahisle ölü tapu maliki aleyhine görülmekte olan dava açılmıştır.
    Tapu malikinin pazarlığa çağrı belgesinin düzenlenmesinden önce ölü olduğu ve ölü tapu malikinin mirasçıları adına da pazarlığa çağrı belgesi düzenlenip tebliğ edilmediği hususları belirgindir. Buna karşılık, yargılama sırasında davacı idare tarafından ölü tapu malikinin mirasçılarının davaya dâhil edilmesi amacı ile dilekçe verildiği ve bu dilekçenin mirasçılara tebliğ edildiği, mahkemece işin esasına girilerek, keşif yapılıp, bilirkişi raporu alındığı, gerekçeli karar ve bozma kararının da mirasçılara tebliğ edildiği, bir kısım mirasçıların bozma sonrası duruşmaya gelerek davaya diyeceklerinin bulunmadığını beyan ettikleri anlaşılmaktadır.
    Burada önemle belirtmek gerekir ki, 4650 sayılı Kanun’la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca kamulaştırmayı sonuçlandırma ödevi yüklenen mahkemenin, bu aşamada yargılamaya devamla esas hakkında hüküm kurması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır.
    Açıklanan maddi ve hukuki olgulara göre; mahkemece yargılamaya devam edilerek, esas hakkında bir karar verilmesi gerektiği düşünülmeden, dava ön şartı yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
    Hâl öyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Davacı ... Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, aynı Kanunun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 05.02.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi