17. Hukuk Dairesi 2015/11776 E. , 2018/5891 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkillerinin oğulları olan ..."ın ... Çıraklık Eğitim Okulu"nda Kaynakçılık Bölümünde okuduğunu, ..."ın 01/12/2012 tarihinde mobileti ile giderken davalı ..."a ait traktörün sürücüsü olan ..."ın kusuru ile meydana gelen kazada vefat ettiğini,bu kazada ..."ın %100 kusurlu olduğunu, davalıların müteveffanın anne ve babası ile kardeşleri olan davacılara karşı maddi, manevi ve destekten yoksun kalma tazminatlarından ile müştereken ve sorumlu olduklarını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkillerinden ..."ın müteveffanın babası olduğundan 30.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi olmak üzere 40.000,00 TL, müvekkili ..."ın da müteveffanın annesi olması nedeniyle 30.000,00 TL maddi ve
10.000,00 TL manevi olmak üzere 40.000,00 TL olmak üzere toplam 80.000,00 TL, diğer müvekkilleri müteveffanın ağabeyi ve ablası olduklarından bahisle 10.000,00 TL"den 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 01/12/2012 tarihinden başlamak üzere müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili; davanın reddini savunmuştur.
Birleşen Birleşen ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/222 esas sayılı dosyasında davacı vekili; müvekkillerinin oğulları olan ..."ın meydana gelen kazada vefat ettiğini, davalının, ölüm halinde kişi başına 225.000,00 TL tazminat ödemeyi 13/02/2012 tarihli 49927686 numaralı poliçe ile kabul ettiğini, ancak davalı kurumun kendilerine 25.016,20 TL. ödediğini, ödenen miktara itiraz ettiklerini ve davalı kuruma ihtar çektiklerini, ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını beyan etmiş, 40.000,00 TL miktarlı bakiye tazminat alacağının 01/12/2012 tarihinden bu yana yasal faizi ile birlikte davalı ...den alınıp davacı müvekkillerine verilmesini talep etmiştir.
Davalı ...vekili; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; asıl ve birleşen davada davacıların maddi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile, davacı ... için 14.587,20 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 01/12/2012 tarihinden itibaren başlayacak yasal faizi ile birlikte davalılar ..., ... ve ... Sigorta A.Ş."den müştereken ve mütelsilen alınarak davacı ..."a verilmesine, (... Sİgorta A.Ş. Yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla ve 04/01/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizden sorumlu olmak kaydıyla) davacı ... için 10.157,81 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 01/12/2012 tarihinden itibaren başlayacak yasal faizi ile birlikte davalılar ..., ... ve ... Sigorta A.Ş."den müştereken ve mütelsilen alınarak davacı ..."a verilmesine, (... Sİgorta A.Ş. yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla ve 04/01/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizden sorumlu olmak kaydıyla), asıl davada davacıların manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile davacı ... yönünden 7.000,00 TL, davacı ... yönünden 7.000,00 TL, davacı ... yönünden 1.500,00 TL, davacı ... yönünden 1.500,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 01/12/2012 tarihinden itibaren başlayacak yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ..."dan müştereken
ve mütelsilen alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava Borçlar Kanunu"nun 45. maddesi (6098 sayılı BK m. 53) gereğince destekten yoksun kalma tazminatı ve 47. maddesi gereğince manevi tazminat istemine ilişkindir.
Bir insanın ölümü hukukî anlamda bir zarar olmamakla beraber, bu yüzden yine de bazı zararlar meydana gelmiş olabilir. İşte BK"nın 45/II. maddesinin (6098 sayılı TBK m. 53) öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun (muinden mahrum) kalma tazminatı” denir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK"nın 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu yardımın miktarı belirlenmelidir. Ölenin parasal veya bedensel destekliğinin derecesi ile bundan yoksun kalanların tazminat isteklerinin ölçüsü ya da hesaplama yöntemi konusunda öğretide görüş birliği yoktur. Gerçek yardım miktarının yeterli delillerle ispat edilemediği durumlarda yargıç, takdir hakkını kullanarak yardım miktarını belirleyebilecektir. Bu belirlemede destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dahil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurulacaktır. Hayatın olağan akışı içinde, destek sayılan kimsenin baktığı kimselere gelirini belli paylara bölerek baktığı pek söylenemese de tazminat hesabında bir paylaştırma yapmak zorunlu hale gelmektedir.
Buna göre öncelikle gelirin tamamının, yardım görenlere tahsis olunmuş varsayılamayacağı, ölenin gelirinden bir bölümünü kendisine ayıracağı, bu tahsisten vazgeçilemeyeceği ve bu suretle yardımın (payların) geliri
yutmaması ilkesi dikkate alınmalıdır. Ayrıca ölenin kendi geçim masraflarından artan miktarın tamamının (hiçbir tasarruf düşüncesine yer bırakmadan) destek görenlere dağıtıldığı da kabul olunamaz. Öte yandan, destek görecek kimselere ayrılacak miktar da, bunların ihtiyaçlarının toplamı kadar olmalıdır. Bunun dışında destekten yoksun kalanlardan bir kısmının davacı olup diğer kısmının davacı olmadığı durumda talepte bulunmayan destek görenlerin paylarının da hesaplamada gözönünde tutulması gerekmektedir.
Somut olayda, destekten yoksun kaldığını iddia eden davacılar, müteveffanının anne ve babası olup mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu yardımın miktarı tüm yaşam boyunca sabit % 15’er oranında desteklik payı olarak davacılara ayrılmıştır.
Bu biçimdeki pay oranları Dairemiz uygulamalarına uygun düşmemiştir.
Vefat eden ... 17 yaşında bekar olarak vefat etmiş olup olağan hayat tecrübelerine göre askere gideceği, evleneceği ve çocuk sahibi olacağı kabul edilerek evleneceğinin kabul edilebileceği zamana kadar bekar olduğu dönem için davacılar ile birlikte yaşadığı da dikkate alınarak daha fazla, evlendiği dönem ve çocuk ya da çocuklarının olduğu varsıyıldığı dönemlerde ise giderek daha az pay ayrılması şeklinde hesaplama yapılması gerekirken davacının bakiye yaşamı boyunca sabit bir oranda hesaplama yapılması doğru olmayıp bu yöndeki bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiş ve kararın bozulmasını gerektirmiştir.
2-Destekten yoksunluk zararının hesabında müteveffanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Bu anlamda belirli bir işte ücret karşılığı çalışan kişiler ile bedeni çalışma ya da ticari işletmesinde sürdürdüğü faaliyet karşılığı kazanç elde eden kişilerin destek tazminatında esas alınacak geliri farklı değerlendirmeyi gerektirmektedir. Ücret karşılığı çalışan kişilerin gelirinin sürekli ve düzenli olması gerekmektedir. Performansa bağlı ve prim esasına dayalı ödemeler kesin olmayan ödemelerdir.
Somut olayda müteveffanın ... Kaymakamlığı Mesleki Eğitim Merkezi Müdürlüğü öğrenim belgesine göre Kaynakçılık Meslek Dalında 2/E sınıfına kayıtlı ikan vefat ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, müteveffanın meslek eğitim okulunda öğrenci olduğu tespit edildiğine göre, mezun olacağı tarihin araştırılarak, mezun olduğunda mesleğine göre emsal gelir araştırması yapılması, ilgili meslek odaları ve meslek kuruluşlarından mezuniyetinden itibaren ne kadar sürede iş bulabileceği, emsal gelirin ne kadar olduğu, mesleğine göre yılın tamamında çalışıp çalışamayacağı gibi
hususların sorulması, gerektiğinde bu hususta bilirkişi incelemesi yapılarak davacının gerçek gelirinin tespiti ile sonucuna göre hesaplama yapılması gerekirken asgari ücret üzerinden yapılan hesaplamanın hükme esas alınması ve yetersiz araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) ve (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden asıl ve birleşen davada davacılara geri verilmesine 06/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.