10. Hukuk Dairesi 2016/11574 E. , 2017/158 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hak sahibi konumunda yer alan davacıya bağlanan ölüm aylığının 5510 sayılı Kanunun 56. maddesi hükümleri gereğince kesilmesi yönündeki davalı ... Başkanlığı işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hakkında verilen boşanma kararı 28.11.2002 tarihinde kesinleşen davacıya, yaşamını yitiren sigortalı babası üzerinden hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan yetim aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle Kurumca 01.11.2008 tarihi itibarıyla kesilerek, 01.11.2008-28.02.2015 dönemi yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, uyuşmazlık konusu boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun yöntemince araştırılarak karar verilmediği, eksik inceleme sonucu karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin ikinci fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir.
Somut olayda; Mahkemece filli birlikteliğin tespiti yönünden yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli görülmemektedir. İhbar üzerine yapılan Kurum teftişinde mahalle muhtarının yazılı ve imzalı beyanında, davacı ve eski eşinin boşandıkları hakkında bilgisinin olmadığı, fakat özmen sitesindeki dairelerinde beraber yaşadıklarını bildiğini ifade ettiği, akrabası ..."in de benzer beyanda bulunduğu, kolluk araştırmasında ise 16 yıldır oğluyla yaşadığının bildirildiği, 07.03.2007 tarihinden itibaren ikametgah adreslerinin aynı ancak kapı numarasının farklı olduğunun belirlendiği, davacının 3 kız kardeşinden ikisinin boşanmış birinin ise bekar olduğu, seçmen listesinin ve kolluk araştırmasının mernis kaydıyla uyumlu olduğu, muhtarlığın yazılı beyanında oğlu, gelini ve torunlarıyla birlikte yaşadığının bildirildiği, tanık olarak dinlenen muhtar ve akraba ..."in önceki beyanlarından farklı ifade verdikleri, özellikle tanık ..."in beyanında, ifade tutanağındaki imzanın kendisine ait olduğunu ancak beyanların sonradan doldurulduğu, davacının bekar kardeşi ..."in bu ifade tutanağının alınmasından önce sürekli iş yerine gelip gittiği, davacı hakkında yalan beyanda bulunması, eşiyle birlikte yaşadığını söylemesi şeklinde sözler söylediği, tutanağın düzenlendiği tarihte de ..."in Kurum memurları ile birlikte işyerine geldiği, tutanağı imzalamasını söylediği, ..."nın baskılarına dayanamayarak tutanağı imzaladığını, bildirdiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, aşamalarda bahsi geçen ... ve tutanak mümzi Kurum memurunun tanık sıfatıyla beyanlarına başvurulmalı, tanık ..."in baskı ile tutanağı imzalayıp imzalamadığı açıklığa kavuşturulmalı, beyanlar arasındaki çelişki giderilmeli, ayrıca davacı ve boşanılan eşe ait medula sistemindeki kayıtlarda görünen adresleri ilgili sağlık kuruluşlarından araştırılmalı ve böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular gözönünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.