7. Hukuk Dairesi 2016/4844 E. , 2016/3237 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Dava Türü : Alacak
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine.
2-Davacı, davalı işyerinde yükleme işçisi olarak çalışırken iş akdinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğinden bahisle kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir.
Davalı, davacının iş akdinin sonlandırılmadığını davacının sezon başlamadan kendiliğinden bu davayı açarak iş akdini feshetmiş olduğunu, tüm haklarının ödendiğini hiçbir alacağı olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının iş akdinin haklı nedenle feshedildiğinin işverence ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
4857 sayılı Yasanın 8 inci maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı yasanın 37 nci maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece resen araştırılmalıdır.
Somut olayda, dosyada bulunan takım sözleşmesine göre işveren ile davacı ve 8 arkadaşı parçabaşı ücret üzerinden yükleyici olarak çalışmak üzere anlaşmışlardır. Bu sözleşme içeriğinden çalışmanın sürekli olacağı da açıkça anlaşılmaktadır. Yapılan işin mevsimlik iş olarak kabulü dosyaya uygun değildir. Kıdeme esas sürenin ilk işe giriş tarihinden fesih tarihine kadar kesintisiz olduğunun kabulü zorunludur.
Dairemize seri halde gelen dosyaların incelenmesinden davacının veya takım arkadaşlarının davalarında ücretin tespiti hususunda farklı yöntemler belirlendiği görülmüştür. Aynı sözleşmeye tabi olarak aynı işyerinde aynı işi yapan kişiler arasında ücret farklılığı olamayacağı hususu göz önüne alındığında ücret tespitinin tek olması gerektiği açıktır.
Yapılacak iş, öncelikle 2006 Nisan sonrası için sözleşmede adı geçen “Birliğin” hangi birlik olduğu taraflardan sorularak netleştirildikten sonra buraya yazı yazılarak 01 Nisan 2006 tarihinden itibaren parçabaşı ücretle çalışan yükleyici işçi ücretlerinin tespitidir. Bu ücretler geldikten sonra, dosyaya sunulan sözleşmede yer alan ücretler ve yine sunulan günlük yapılan işi gösterir fişler incelenip günlük yapılan işin ortalama olarak miktarını bulup sözleşmede belirlenen ve Birlik’çe bildirilen ücretlerle çarpılarak 9 işçinin günlük ortalama ücretini belirlemektir. Daha sonra, yapılan işin daha az kişi ile yapıldığı yönünden bir açıklama olmaması durumunda, bu işin 9 işçi tarafından yapıldığı gözönünde tutularak her işçiye düşen ücretin belirlenmesi ve hesaplamalarda bu ücretin esas alınması gerekir. İşçilerin ücretin farklı dosyalarda farklı olarak tespiti hakkaniyete ve hayatın olağan akışına aykırı olup karar verirken bu hususun dikkate alınması zorunludur.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalılara yükletilmesine, 22.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.