17. Hukuk Dairesi 2015/19383 E. , 2018/5860 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki muvazaalı işlemin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı yargılamanın yenilenmesi talebnin reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalı tarafından ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2010/202 Esas 2011/292 Karar sayılı dosyası ile açılan BK"nun 19.maddesine dayalı muvazaalı işlemin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda davanın kabulüne karar verildiğini, kabul kararının Yargıtay 4.Hukuk Dairesi"nin 2012/10681 Esas 2012/16883 Karar sayılı ilamı ile düzeltilerek onandığını, ancak belirtilen kararda esas alınan katkı payı alacağı davasında davalının davasının red edildiğini bu nedenle muvazaalı işlemin iptali davasının dayanaksız kaldığından yargılamanın yenilenmesini talep etmiştir.
Davalı haksız açılan davanın reddi gerkteğini savunmuştur.
Mahkemece, katılım payı davasında davacının herhangi bir alacağı bulunmadığından reddine karar verildiği ancak her davanın açıldığı gün ve şartlara göre değerlendirilip hükme bağlanması gerektiği, yargılama sonrasında ortaya çıkan durumun bir önceki hükmü etkisiz veya geçersiz kılmayacağı, aksi halde bir çok kesinleşmiş mahkeme kararı başkaca mahkeme kararları ile kaldırılabileceğinin kabul edilmesi gerektiği, oysa ki dava konusu yargılaması istenilen dosyanın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği, davacının iş bu davada yargılanmasının yenilenmesini talep ettiği davanın esasına ilişkin herhangi bir itirazı bulunmayıp sadece katkı payı alacağı davasında verilen hüküm ile alacağın bulunmadığından bahisle tasarrufun iptali davasında verilen
hükmün yargılamanın yenilenmesi ile ortadan kaldırılmasını istediği, davacının istemine dayanak kısmının daha çok tasarrufun iptalinde verilen karar nedeniyle yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin olduğu, bu hali ile yargılamanın yenilenmesi şartlarının oluşmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava BK"nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali davasının yargılamasının yenilenmesi istemine ilişkindir.
Davalı ... ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2010/202 Esas 2011/292 Karar sayılı dosyasında, davalı ... aleyhine boşanma davası ve katkı payı alacağı davası açtığını ... ada ... parseli mal kaçırma amacı ile muvazaalı olarak davalı ..."e sattığından bu satış işleminin iptali ile ... adına tesciline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sonunda talep gibi istemin kabulüne karar verilmiştir. Kararın temyizi üzerine Yargıtay 4.Hukuk Dairesi"nin 14.11.2012 tarih 2012/10681 Esas 2012/16883 Karar sayılı ilamı ile davalıların sair temyiz itirazlarının reddi ile kararın "Davanın kabulü ile, ... İli ... İlçesi ... Köyü"nde kayıtlı olan ve davalılar ... ile ... arasında yapılan ... ada ... parseldeki 1/2 arsa paylı 1 nolu dublex bağımsız bölümün satışına ilişkin işleminin, taraflar arasında devam eden katkı payı alacağı davasında ortaya çıkacak miktara göre alacağın tahsiline imkan verecek ölçüde haciz ve satış imkanı verilmesine...” şeklinde düzeltilerek onanmıştır. Öte yandan davalı ... ve davacı ... arasında ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2008/161 Esas 2015/12 Karar sayılı dosyasından davacı ..."ın katkı payı alacağı talebi red edilmiş, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince onanarak 18.05.2015 tarihinde kesinleşmiştir.
Gerek BK"nun 19.maddesi gerekse İİK"nun 277. ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davalarından amaç davacıya alacağını tahsil imkanı vermek olup bunun doğal sonucu davacıların davalılardan bir alacağının olması koşuldur. Uygulamada genelde boşanma süresince eşlerin mal kaçırma niteliğinde sayılabilecek eylemlere yönelmeleri nedeni ile boşanma ve evlilikten doğan alacak haklarına yönelik davalarla birikte zaman kaybedilmemesi ve taşınır veya taşınmaz mal ve hakların fazlaca el değiştirmesini önlemek ve hak kayıplarına neden olunmaması açısından henüz alacak doğmadan bu davaların açılabilmesi mümkündür. Bu halde Dairemizin giderek
Yargıtay"ın yerleşik görüşü bu halde davacının dava dayanağı alacağa ilişkin yangılamanın kesinleşen sonucunun bekletici mesele yapılarak alacağın varlığı ve miktarının belirlenmesi durumunda davanın esası hakkında karar verilmesi yönündedir. Bu durumda davacının alacağın varlığına ilişkin olarak açtığı davadaki ilam muvazaa davasında kesin delil niteliğini taşımaktadır. Ne varki yargılamanın yenilenmesi istenilen dosyada dava dayanağı alacağa esas katkı payı alacağı davası bekletici mesele yapılmadan taraflar arasında devam eden katkı payı alacağı davasında ortaya çıkacak miktara göre tahsil imkanı verecek şekilde karar verilmesi öngörülmüş ve karar bu şekilde kesinleşmiştir. Ancak karara esas alınan katkı payı alacağı talebi red edilmiş ve böyle bir alacağın olmadığı hususu kesinleşmiştir. Bu halde kararın infaz kabiliyeti olmamakla birlikte davacılar aleyhine BK"nun 19.maddesine dayalı davada yargılama giderine hükmedildiğinden davacıların yargılamanın yenilenmesi talebi için hukuki yararları vardır.
Bu halde mahkemece, HMK"nun 375/ğ maddesindeki "karara esas alınan hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması" halinin somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin tartışılıp, değerlendirilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 05/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.