Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/1366
Karar No: 2014/6359

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2014/1366 Esas 2014/6359 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2014/1366 E.  ,  2014/6359 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İzmir (Kapatılan) 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
    TARİHİ : 19/11/2013
    NUMARASI : 2013/268-2013/370

    Taraflar arasındaki sözleşmenin geçersiz olduğunun tespiti, tapu iptali ve tescil davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -K A R A R-
    Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında 20.10.2000 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, müvekkilinin davalı Av. H.. N.."a vekaletname verdiğini, bu kişinin sözleşmede de şirketi temsilen imzasının bulunduğunu, davalının, aldığı vekaletname ile taşınmazı diğer davalıya sattığını, şirketin de satın aldığı taşınmaza karşı sözleşmeden doğan edimini yerine getirmediğini, aynı zamanda müvekkilinin arsasını ya da değerini iade etmediklerini, müvekkilinin, davalıların haksız tutumu sebebiyle taşınmazında tasarruf etme hakkını kullanamadığını, maddi kazanç kaybına ve kâr mahrumiyetine uğradığını ileri sürerek, sözleşmenin geriye etkili olarak geçersiz olduğunun tespiti ile taşınmazın tapu kaydının davacı adına tescilini, tescilin imkânsızlığı halinde şimdilik payın bedeli olan 15.000,00 TL ile kazanç kaybı olan 5.000,00 TL"nin sözleşme tarihinden itibaren en yüksek reeskont faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekili, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin adi yazılı şekilde yapıldığını, sözleşmenin hiçbir şekilde yerine getirilmediğini, arsa devrinin rızaen yapıldığını ve müvekkilinden senet alındığını, bu senedin karşılıksız olduğunu bilmesine rağmen kötüniyetli olarak takibe konulduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesi"nin 18.10.2012 tarih ve 3059 E., 6604 K. sayılı ilamıyla, diğer temyiz itirazlarının reddiyle, Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi"nin zorunlu şekil koşuluna uygun olarak yapılması gerektiği, ancak, zorunlu şekil koşuluna uygun yapılmamış olsa dahi; tarafların sözleşme ile yüklenilen edimlerini karşılıklı olarak ifa etmeleri durumunda ya da inşaatın en az kullanılabilir derecede tamamlamış veya çok büyük bir bölümünün yapılmış olması ile arsa sahibinin inşaatın yapımı süresince karşı koymamış ve inşaatın yapılmasına rıza göstermiş olması halinde, veyahut arsa ya da arsa payının, yüklenici adına veya onun bildirdiği kimse adına kayden geçirilmiş olması durumlarında Türk Medeni Kanunu"nun 2. maddesi hükmünde düzenlenen “dürüstlük kuralı” gereğince, sözleşmenin tarafları bağlayıcı olacağı, somut olayda da, davalı yüklenici şirket ile davacı arasında yapılan sözleşmenin “Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi” olduğu, yüklenici şirket tarafından sözleşme konusu taşınmaz payı dava dışı üçüncü kişilere kayden temlik edilmiş olduğundan sözleşmenin yerine getirilmesinin davalı yüklenicinin kusuru sonucu imkânsızlaştığı, diğer yandan, dosya
    kapsamındaki tapu kayıtları ve akit tabloları da değerlendirildiğinde, taşınmazın diğer paydaşlarının tümüyle arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapılıp yapılamadığının anlaşılamadığı, müşterek mülkiyet konusu olan taşınmazın tüm paydaşlarının katılımıyla ya da onay vermeleri ile sözleşme yapılabileceği, açıklanan şekilde sözleşme yapılmışsa yukarıdaki sebeplerle bağlayıcı olan sözleşmenin ifası, davalı şirketin kusuru sonucun imkânsızlaşmışsa “kusurlu imkânsızlık” sebebiyle sorumlu tutulması gerektiği gibi; sözleşmenin geçersiz ya da bağlayıcı olmaması durumunda da 818 sayılı BK"nın 61 ve izleyen maddeleri hükümleri ve haksız iktisap kuralları gereğince davacının taşınmaz payını aynen; olmadığı takdirde bedelini iade ile yükümlü olduğundan, Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi uyarınca 818 sayılı BK"nın 106/II. maddesi gereği olarak “ifa yerine geçen olumlu zararını”; sözleşmenin bağlayıcı olmaması durumunda da az yukarıda belirtilen yasal nedenlerle, arsa payının dava tarihindeki serbest piyasa rayiçlerine göre bedelini tazminle yükümlü olduğu, diğer yandan davalı H.. N.."ın, davacının vekili sıfatıyla, 818 sayılı BK"nın 390. maddesi gereğince, davacıya karşı vekilliğini özenle ve davacı yararına yerine getirmekle yükümlü olduğu halde, taşınmaz payının ortağı olduğu şirkete temlikini sağladığı gibi; şirket tarafından da 3. kişilere devrinin sağlanmasını önlemediğinden vekâlet görevini kötüye kullanmış olduğunun kabulü gerektiği, bu sebeple davalı H.. N.."ın sorumlu olduğu, dava tarihi itibariyle serbest piyasa koşullarına göre taşınmazın bedelinin hesaplanmış olduğu, ancak, davada istenen taşınmaz bedelinin daha az yani 15.000,00 TL olması gözetilerek davanın kısmen kabulü ile 15.000,00 TL maddi tazminatın, BK"nın 51. maddesi hükmü gereğince davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; 21.10.2000 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin gayri resmi şekilde yapıldığı, davacı tarafın, yüklenici şirkete payını tapuda devrederek kendi edimini ifa etmiş olduğu, sözleşmenin geçerli olduğu, davalı yüklenici şirketin, kendisine devredilen payını bir başkasına devrettiği, davalının ediminin ifasının hukuken imkânsız olduğu, davacının taşınmazın bedeline yönelik ıslah talebinde bulunduğu ve fakat Yargıtay bozma ilamından sonra ıslah yapılmasının mümkün olmadığı, ıslahın mümkün olduğunun kabulü halinde dahi, sözleşme geçerli sayılırsa BK"nın 125. maddesi uyarınca 10 yıl; geçersiz sayılırsa BK"nın 66. maddesi uyarınca 1 yıl ve her halükarda 10 yıllık zamanaşımı süresi ıslah tarihi itibariyle dolduğundan talebin reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, 15.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1- Yargıtay 15. Hukuk Dairesi"nin 18.10.2012 tarih ve 3059 E., 6604 K. sayılı bozma ilamıyla, resmi şekil şartına uyulmadan yapılan arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin hangi hallerde geçersizliğinin ileri sürülemeyeceği açıklandıktan sonra, taşınmazın diğer paydaşlarıyla sözleşme yapılıp yapılmadığının anlaşılamadığı belirtilerek, TMK"nın 692. maddesi hükmüne uygun olarak sözleşme yapılmış ise geçerli olan sözleşmenin ifasının davalı yüklenici şirketin kusuru sonucu imkânsızlaşmış olması durumunda, kusurlu imkânsızlık nedeniyle (818 sayılı BK"nın 96. maddesi uyarınca) sorumlu tutulması gerektiği, buna göre de 818 sayılı BK"nın 106/2. maddesi gereği olarak ifa yerine geçen olumlu zarardan (bağımsız bölümün teslimi gereken tarihteki bitmiş halinin rayiç değerinden) sorumlu olduğu, sözleşmenin geçersiz olması ve bağlayıcı olmaması durumunda da 818 Sayılı BK"nın 61. vd. maddeleri uyarınca haksız iktisap kuralları gereği davalı yüklenicinin,
    davacının taşınmaz payını aynen, olmadığı takdirde dava tarihindeki serbets piyasa rayicinin iadesi ile yükümlü olduğu, bilirkişi raporunda dava tarihi itibariyle belirlenen rayiç değerin talepten fazla olduğu, buna göre talebin kabulü gerektiği açıklanmıştır.
    Mahkemece, bozma ilamında belirtilen TMK"nın 692. madde hükmü uyarınca diğer paydaşların sözleşmeye onay verip vermedikleri ya da ayrı sözleşme yapıp yapmadıkları hususları araştırılmadan, davacının taşınmaz payının davalı şirkette temlik edildiği gerekçesiyle, onay ya da sözleşmeler varmış gibi sözleşmenin geçerli olduğu kabul edilip, edimin davalı kusuru ile imkânsız hale geldiği sonucuna varılmış ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Ne var ki, mahkemece, dava konusu edilen 15.000,00 TL üzerinden taleple bağlı kalınarak hüküm kurulmuş olup, açılacak olan bir ek davada Yargıtay 15. Hukuk Dairesi"nin bozma ilamı doğrultusunda sözleşmenin bağlayıcı olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre; bağlayıcı olması halinde davacı tarafın ifa yerine geçen olumlu zararını, bağlayıcı olmaması halinde ise devredilen arsa payı bedelini talep edilebileceği ve bu koşullar oluşmuş ise bu taleplerin karara bağlanacağı tabiîdir.
    Yargıtay 11. H.D."nin 02.10.1997 gün ve 3788 E., 6483 K; 23.11.2000 gün ve 7946 E., 9237 K; 15.2.2001 gün ve 2000/10078 E., 2001/1244 K. sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere, hukuki ilişkinin varlığı, husumet gibi bazı hususlar bakımından kısmi davada verilen hüküm sonradan açılan ek dava için kesin hüküm oluşturulabilirse de, kısmi davada zararın bir kısmı dava edildiği için tüm zarar değil, sadece dava edilen tutar kesinleşir. Ancak, kısmi davada mahkeme itirazları dikkate alıp gerçek zararı saptamış,Yargıtay, hükmün temyizi üzerine kısmi davada alınan raporu irdelemiş ve benimsemiş ise, bu durumda kısmi davadaki raporun ek davada tarafları ve hakimi bağlıyacağı benimsenebilir. (YHGK"nın 23.02.2000 tarih ve 1195-135 sayılı ilamı)
    Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine ve özellikle, davacının zararının tamamının işbu hüküm ile kesinleşmemesine, işbu dava konusu talep miktarı kadar belirleme yapıldığının kabulü gerekmesine, temyize gelmeyen davalı yönünden talep miktarı kadar kararın kesinleşmiş bulunmasına, geriye kalan kısma ilişkin açılacak ek davada değerlendirme yapılmasının mümkün, gerekli ve tabiî bulunmasına, bozma ilamının bu anlama gelmesine, payın bedeli ile ilgili fazlaya ilişkin hakkın reddedilmemiş bulunmasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    2-Davacı tarafça ıslah edilen miktara yönelik harç yatırılmış olup, mahkemece ıslahla arttırılan miktara yönelik talebin bozmadan sonra ıslah talebinin mümkün olmadığı gerekçesiyle reddine karar verildiğine göre, davalı lehine karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT"nin 7/2. maddesi uyarınca Tarife"nin 2. bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere 3. kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekirken, maktu vekalet ücreti miktarının üzerinde nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle davacı lehine bozulması gerekmiş ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamaya gereksinim göstermediğinden, HUMK"nın 438/7. maddesi uyarınca hükmün, aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, ""HÜKÜM"" fıkrasının 5. bendindeki " 6.637,00 TL" ibaresi çıkartılarak, yerine " 1.320,00 TL " ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararının tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi