23. Hukuk Dairesi 2014/3025 E. , 2014/6322 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 24/09/2013
NUMARASI : 2011/562-2013/393
Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali ve alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatif üyesi olduğunu, 26.06.2011 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında ortaklara 60.000,00 TL ek ödeme yükümlülüğü getirildiğini, bunun üzerine müvekkilinin 20.07.2011 tarihinde ortaklıktan istifa ettiğini, ek ödeme yükümlülüğüne ilişkin alınan kararın usulsüz olduğunu ileri sürerek, alınan genel kurul kararının iptalini ve istifa eden müvekkilinin ödemiş olduğu 104,450,00 TL"nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 26.06.2011 tarihli genel kurulda alınan kararın bilanço açıklarını kapatmaya yönelik olmayıp, inşaatların bitirilmesine yönelik olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve dosya kapsamına göre; davacının istifa dilekçesinin 15.07.2011 tarihinde kooperatife tebliğ edildiği, yönetim kurulunun da 20.07.2011 tarihinde istifanın kabulüne karar verdiği, bu şekilde ortaklık sıfatı sona eren davacının, genel kurul kararının iptalini isteme hakkına sahip olmadığı, kaldı ki, genel kurulda alınan kararın 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 31. maddesi anlamında ek ödeme yükümlülüğü getiren bir karar olmadığı, istifa eden davacının zaten bu aidatı ödemesi gerekmediği, 04.07.2012 tarihinde muaccel olan çıkma payı alacağının dava tarihinde muaccel olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Genel kurul kararının iptali davasını 1163 sayılı Kooperatif Kanunu"nun 53. maddesi uyarınca ancak kooperatifin ortağı açabilir. Dava koşulu olan üyelik sıfatının kararın kesinleşmesine kadar devam etmesi gerekir. Aksi halde davacının dava açmakta hukuki yararı kalmaz. Bu husus dava koşulu olup, mahkemece de re"sen gözönünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda, davacının dava tarihinden önce istifası nedeniyle üyelik sıfatının sona erdiği ve genel kurul iptal davasını açmakta hukuki yararının bulunmadığı gözetilerek, HMK"nın 114/1-h ve 115/2. madde hükümleri uyarınca iptal isteminin usulden reddine karar verilmesi gerekirken, aynı sonuca esasa ilişkin yazılı gerekçenin eklenmesiyle de varılması gereksiz ise de, sonucu itibariyle doğru olan kararın, HUMK"nın 438/son maddesi uyarınca iptal istemi yönünden gerekçesi kısmen değiştirilerek ve hüküm fıkrasında yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün HUMK"nın 438/7. maddesi uyarınca aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilmesi suretiyle, çıkma payı yönünden hüküm yerinde yazılı gerekçelerle onanması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın, gerekçesi değiştirilerek ve ""HÜKÜM"" fıkrasının birinci paragrafındaki "Davanın" ibaresinden sonra "çıkma payı istemi yönünden erken açılması nedeniyle, iptal istemi yönünden ise usulden" ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.