8. Hukuk Dairesi 2013/12505 E. , 2014/1961 K.
"İçtihat Metni"İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir 9. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/02/2013
NUMARASI : 2011/1022-2013/96
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire"ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R
Borçlu vekili vekil edeni aleyhine İzmir 1.İcra Müdürlüğü"nün 2004/6893, 6895, 6896, 6897 sayılı dosyaları ile yapılan takibin S.. B.. P.."ye ondan da S.. V.. Yönetim A.Ş"ye temlik edildiğini, 2004/6893 sayılı dosyada 23.12.2008 tarihinde kaydının kapatılıp 20.08.2009 tarihinde yenilenmeden işlem yapıldığını, yine 2004/6895 sayılı dosyada 09.12.2006 tarihinde kaydının kapatılıp 20.07.2007 tarihinde yenilenmeden işlem yapıldığını, aynı şekilde 2004/6896 sayılı dosyada da 09.12.2006 tarihinde kaydının kapatılıp 24.01.2008 tarihinde yenilenmeden işlem yapılarak takibe devam edildiğini, anılan tarihlerden sonra düşen ve usulünce yenilemeyen dosyalarda yapılan tüm takip işlemlerinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece bilirkişiye 2004/6895 ve 6897 Esas sayılı dosyalar dışındaki takip dosyaları incelettirilerek, İzmir 1. İcra Müdürlüğü"nün 2004/6895 sayılı dosyası yönünden İzmir 2. İcra Mahkemesi"nce 09.04.2010 tarih ve 2010/340 Esas 370 sayılı kararı ile daha önceki tarihte karar verilmiş olduğundan, diğer takip dosyalarında ise; uzman kişi aracılığıyla yapılan inceleme nedeniyle denilerek, başkaca bir gerekçe gösterilmeden, tüm dosyalar yönünden iddialar sabit olmadığından şikayetin reddine karar verilmiştir.
Borçlu vekili tarafından hüküm temyiz edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun "Hükmün Kapsamı" başlıklı 297/1-c maddesinde gerekçeli hükmün; “tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri " kapsaması gerektiği düzenlemiştir.
Bir mahkeme kararının gerekçesi o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar. Kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir. Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp, değerlendirebilmeleri ve Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün bulunması zorunludur. Mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa"nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK"nun 27 ve 297. maddeleri işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2011/6-18 Esas-2011/30 Karar sayılı, 05.12.2007 gün ve 2007/3-981/936 sayılı; 23.01.2008 gün ve 2008/14-29/4 sayılı kararları).
Yine, bazen bir mahkeme kararının, başka bir dava yönünden kesin hüküm veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi konularda yapılacak hukuksal değerlendirmelerin sağlıklı olabilmesi de, o kararın yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür (Hukuk Genel Kurulu"nun 18.10.2006 tarih ve 2006/11620 Esas, 2006/659 Karar sayılı kararı).
Ayrıca, HMK"nun 266. maddesi uyarınca hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.
Tüm bu açıklamalar ışığında; somut olayın incelenmesinde: Şikayete konu takip dosyalarında iddia edildiği şekilde işlemler yapılıp yapılmadığı hususunda takip dosyalarının tamamının asılları getirtilerek incelenmediği, bilirkişiye takip dosyalarının incelettirildiği., bilirkişinin 2004/6896 Esas ve 2004/6893 Esas sayılı dosyalar üzerinde 2007-2009 tarihleri arasında yapılan işlemler incelenerek 10.04.2012 havale tarihli raporu sunduğu görülmüştür.
Rapora karşı alacaklı vekili, dosyalarda 29.05.2008 tarihli satış avansı yatırma talepleri ve İcra Müdürü Z.. İ.."nin bu talep üzerine yaptığı işlemin de bulunduğunu, ancak raporda bu işlemin yapıldığına dair bir ifadenin yer almadığını, takip dosyalarında tüm işlemlerin yapılması sonrasında kendilerince zabıtın fotokopisinin alınarak saklandığını, 29.05.2008 tarihli işlemin de nazara alınarak ek rapor alınmasını talep etmşitir.
Mahkemece, ilgili zabıtların kayıp olup olmadığı, oldu ise bu konuda işlem yapılıp yapılmadığı husunda bilgi istenmiş, İcra Dairesi"nce; 2004/ 6893 Esas sayılı dosyaya yönelik olarak icra müdür yardımcısı ve zabıt katiplerinin tuttuğu 17.02.2011 tarihli belge sunularak, borçlu şirket yetkilisi ve vekilinin istemi üzerine, dosyanın (5 nolu klasörün) fotokopisinin çekilmesi amacıyla Baroya klasörlerin teslim edildiği, çekilen fotokopilerin ve iki adet tebliğat aslının istem sahibine verildiği, dosya aslının geri alındığı ve dosyada eksik bir evrakın olup olmadığının bilinmediği cevaben bildirilmesi üzerine; alacaklı vekilinin ibraz ettiği evrak nazara alınarak ek rapor hazırlanması bilirkişiden talep edilmiştir. Bilirkişi, iddia edilen 29.05.2008 tarihli evrak aslının dosyalarında bulunmadığı, tasdiksiz fotokopisinin bulunduğunu belirterek bu fotokopi zabıttaki işlem de nazara alınarak rapor sunmuştur.
Borçlunun İcra Mahkemesi"ne başvurusu İİK"nun 78. maddesi gereğince düşen takibin usulünce yenilenmediği, yine İİK"nun 150/e maddesi kapsamında takibin düştüğüne ilişkin olup, icra hakiminin genel ve hukuki bilgisi ile çözümlenmesi gerekir. Bu konuda bilirkişi incelemesi yapılarak sonuca gidilmesi hakimlik mesleği ile bağdaşmayacağı gibi yasaya da aykırılık teşkil eder.
Bu durumda, Mahkemece; tüm takip dosya asıllarının celbiyle incelenerek, alacaklı vekilinin ibraz ettiği fotokopi belgenin aslının olup olmadığı, var idi ise kaybolup olmadığı husunda zabıtta ismi geçen ve imzası bulunan İcra Müdürü Z.. İ.."nin beyanı da alınarak, gerekli olduğu takdirde yasal işlemler de yapılarak, yine 2004/6895 Esas sayılı dosya yönünden İzmir 2.İcra Mahkemesi"nin 2010/340 Esas ve 370 Karar sayılı hükmünün hangi açıdan kesin hüküm teşkil ettiği ve de kararının kesinleşip kesinleşmediği hususu da incelenerek, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda istemin niçin reddedildiği yönünde açık, ayrıntılı ve anlaşılır bir gerekçeyle hüküm tesisi yerine, eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK"nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 10.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.