17. Hukuk Dairesi 2015/19103 E. , 2018/5817 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu ..."nun alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı dört adet taşınmazı diğer davalı ..."a sattığını belirterek, davalılar arasındaki tasarrufların iptalini talep etmiştir.
Davalı borçlu ..., davaya konu taşınmazların 2010 yılından önce satıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; tasarruf tarihinin alacağın dayanağı bononun vade tarihinden önce olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu,davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri ... yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını
isteyebileceği (İİK.md.283/1), bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı, bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki ... takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması ve davanın iptali istenen tasarruftan itibaren beş yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmış olması gerektiği, bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği, özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmeli, aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalı, keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmeli, öte yandan İİK.nun 279. maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Yapılan açıklamalar ışığında somut olay ön koşullar yönünden değerlendirildiğinde; davacının borçludaki alacağının gerçek olduğu, borçlu hakkındaki ... takibinin kesinleştiği, borçlu hakkında alınmış aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunduğu, davanın iptali istenen tasarruftan itibaren beş yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemenin red gerekçesi olarak belirttiği “..davalılar arasındaki tasarrufun 31/03/2010 tarihinde yapılmış olmasına rağmen davacının alacağının dayanağı olan bono 15.03.2010 tarihinde tanzim edilmiş olup vade tarihi 20.05.2010" dur, kambiyo senedi vasfındaki bonodan ötürü bu haliyle borcun doğum tarihi vade tarihi olduğundan iptali istenen tasarruf borcun doğumundan daha önce gerçekleştirilmiştir..” şeklindeki ön koşul yokluğundan red doğru değildir.
Borcun doğum tarihinin alacağın kaynağı bononun tanzim tarihi olan 15.03.2010 tarihi olduğu gözetildiğinde, ön koşullardan; iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması koşulunun da gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Bu halde mahkemece, önkoşulların tümünün mevcut olduğu davada, İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği, özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği tasarrufların iptali gerektiği, dosya kapsamından tasarruf bedeli ile gerçek bedeller arasında aşırı fark olduğunun bilirkişi raporu ile tespit edildiği anlaşılmakla, davanın kabulü gerekirken, hatalı değerlendirme ve gerekçe ile yazılı olduğu şekilde red kararı verilmesi uygun bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 04.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.